MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündeme ilişkin yazılı bir açıklamada bulundu. Bahçeli açıklamasında, ” Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur”. dedi. Türkiye’de yurttaş her sabah zam haberine uyanırken ve Türk Lirası’nın tarihi değer kaybı ve enflasyon baskısı sürerken Bahçeli, ” “Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır” ifadelerine yer verdi.
“Ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp, OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur.” diyen Bahçeli, Türkiye ekonomisinin yükseldiğini, toparlandığını ve dengelendiğini iddia etti.
Türkiye ekonomisinin geldiği noktayı tartışanlara, “makroekonomik parametrelerle ilgili cahilce polemikler yapmak yalnızca krizseverlere hizmet, yalnızca Türkiye’nin düşmesini gözleyenlere himmettir.” yakıştırması yapan Bahçeli, “Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır.” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu da hedef alan Bahçeli, “CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir.” dedi.
Marketlerde; yağ, şeker, un, salça, süt gibi mallarda daha önce uygulanan 10 adet satış kısıtlaması, geride bıraktığımız günlerde 5’e indirilmişti, bugünlerde ise 2’ye düştü. Geçen ay 9.75 TL’ye satılan 100 gramlık Türk kahvesinin de fiyatı yükselerek 13.90 TL oldu ve yeni zam endişesi ile kota uygulanan ürünler arasına eklendi. Birçok markette Türk kahvesi almak isteyen vatandaşa en fazla iki tane satılıyor.
Daha önce fahiş fiyat uyguladıkları söylentisi ile rekor cezalara tabi tutulan ve halk arasında üç harfliler olarak bilinen zincir marketlerde çalışanlar mağazalara ürünlerin çok az geldiğini söylüyor. Çalışanlar birçok üründe kesin kural olduğunu ve ikiden fazla ürün satamadıklarını kaydederken bu ürünlerin listesinin de gün geçtikçe yükseldiğini söylüyor.
Cumhuriyet’ten Ali Can Polat’ın aktardığına göre, geride bıraktığımız aylarda un ve yağ gibi ürünlerde kota uygulanırken şimdi salça, süt ve Türk kahvesini de ikiden fazla satamadıklarını belirten bir market personeli, “Farklı markalardan alsanız bile ikiden fazla ürünü kasadan geçemiyorum maalesef” dedi.
Çalışan, tuvalet kağıdı reyonunun boş olmasıyla alakalı da “Neredeyse bir aydır doğru düzgün gelmiyor” diye konuştu.
Fırıncılar, un fiyatlarının son birkaç ayda yüzde 100 oranında artması ve maliyetlerinin çoğalmasından dolayı 2,5 lira olan ekmeği 3,5 liradan satmaya başlamıştı. Yılbaşından itibaren 2,5 liradan satılan ekmeğe zam bekleniyor. İstanbul’da 230 gram ekmek 2,5 liradan satılırken, bazı fırınlar fiyatları yükseltti. Fiyat artışı yapan fırınlar ekmeği 3,5 liradan satıyor. Ekmeği 2,5 liradan satan fırınlar ise, yılbaşında zam bekliyor.
Ekmeği 2,5 liradan sattıklarını belirten fırıncı Yaşar Sandal, “Yılbaşında ekmeğe zam bekliyoruz. Bazı ilçelerde ekmek 3 lira olmuş durumda. Hatta 3,5 lira yapanlar bile oluyor. Bu fiyata satanlar zarar etmemek için satıyorlar. Şu anda ekmeği 2,5 liradan satıyoruz ancak zarar ediyoruz. Un fiyatlarında bir artış söz konusu, devletimizden bununla ilgili bir denetleme yapmasını bekliyoruz. Yılbaşında ekmeğin 3,5 lira olmasını bekliyoruz” dedi.
Ekmek fiyatlarının artmasından dolayı günlük satışlarda azalmalar yaşadıklarını belirten Sandal, “5 ay önce ekmek 2 lirayken, üç bin ekmek satıyordum. Şimdi ekmek 2,5 lira oldu, günde 2 bin ekmek yapıyorum” ifadelerini kullandı.
Her gün yapılan market zamlarına bir yenisi geldi.
Bugün de süt ürünlerinin de içinde olduğu 112 ürüne zam yapıldı.
Peynir, yoğurt gibi ürünlerde yapılan ve yüzde 40’a çıkan zamlar etiketlere yansıdı.
soL’un haberine göre, A101’de çalışan bir market çalışanı en az 112 ürüne zam geldiğini söyledi.
O zamlardan bir bölümü şöyle:
Dünya genelinde yaşanan tedarik zinciri sorunu ve enerji fiyatlarının artışı yanında Türkiye‘deki kur yükselişi, zamları daha da artırdı. Somut nedenlerle yapılan fiyat artışının yanında durumdan faydalanmak isteyen bazı fırsatçılar ise kur artışını bahane ederek ya fahiş fiyatlar uyguluyor ya da mallarını depolarında saklayarak piyasaya ürün vermiyor.
Kamuoyunda tepkilere neden olan stokçuluğa karşı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti bir adım attı. Stokçulukla mücadele kapsamında uygulanan cezaların artırılmasını da içeren 8 maddelik Kanun Teklifi, Meclis Başkanlığına sunuldu.
Yasalaşacak düzenleme kapsamında, piyasa dengesini ve serbest rekabeti bozucu faaliyetler ile tüketicinin mallara ulaşmasını engelleyici faaliyetlerde bulunan üretici, tedarikçi ve perakende işletmelere verilen 50 bin ila 500 bin TL arasındaki cezanın alt ve üst sınırlarını yükseltecek bir değişiklik yapılacak. Buna göre stokçuluk yapanlara verilen para cezasının alt sınırı 100 bin olurken üst sınırı ise 2 milyon TL’ye çıkarılacak.
Bu kapsamda marketlere satış sınırı konulmasına ilişkin bir düzenlemenin gündemde olmadığına, stok mallara el konulmasına ilişkin düzenlemenin ise mevcut yasada zaten yer aldığına dikkat çekti.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, yeni ekonomi modeli ile alakalı olarak, “Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin” dedi. Nebati, “Ben eve boynu bükük dönemem. Çünkü eğer öyle dönersem bilirim ki sokaktaki vatandaş, Dicle’deki çoban artık benden umudunu kesmiştir. Boynum bükülürse işçilerin artık mutlu olmadığını, patronların benden nefret ettiğini, siyasete ve Türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm” açıklamasında bulundu.
Bakan Nebati, HaberTürk yazarı Sevilay Yılman’a röportaj verdi. Nebati, faizleri düşük tutarak ekonomik büyümeyi ve ihracat potansiyelini rekabetçi kur ile tesis etme doğrultusundaki ekonomi politikasının başarılı olup olmayacağına dönük soruya, “Evet. Tabii ki! Göreceksiniz. Çok hızlı bir şekilde düzelecek ekonomi. Yeter ki bize güvenilsin. Dün toplantıda bankacılar da vardı. ‘Güvenin, inanının bize’ dedim. Faiz artırmayacağız. Bu işi faiz artırmadan da yapabildiğimizi göreceksiniz. Sadece güven” cevabını verdi.
Nebati, Merkez Bankası‘nın piyasaya müdahale etmesinin modele uygun olduğunu belirterek, “Çünkü dışarıdan herhangi bir saldırı yok! Çok net olarak söylüyorum. İçeride birkaç manipülatif, spekülatif işlemeler var. Merkez Bankası da onların bu hamlelerine karşı hamle yapıyor” ifadelerini kullandı.
“2800 TL ile bir adam geçinebilir mi?”
Nebati, asgari ücretle ilgili ise, “İyi olacak. Çok iyi olacak. Olması gerektiğini söyledim. Bizde de çalışan var. Biz daha üç ay önceden zam yapmaya başladık maaşlara. Birçok firma fiilen de başladı zam yapmaya. Zam olacak tabii. 2800 TL ile bir adam geçinebilir mi? Öyle şey olur mu? Olmaz! Vereceğiz. Asgari ücretin olabilecek en doğru rakamda olması konusunda en büyük destekçilerden biriyim. Bırakın bakan olarak desteklemeyi. Patron olarak destekliyorum” açıklamasında bulundu.
Yılman’ın sorduğu sorular ve Nebati’nin verdiği cevaplardan bazıları şu şekilde:
Peki Sayın Cumhurbaşkanı 5-6 ayda düzelecek dedi. Nasıl olacak bu?
Bize güvendiğiniz anda. İnandığınız anda bu iş çözülür. Sıkıntı yok. Türkiye’nin makro ekonomik göstergesinde hiçbir şekilde hiçbir sorun yok. Güven tesis edelim. Sorunlar var ama bunun üstesinden gelebilecek de çok güçlü bir altyapımız var. Sadece ve sadece insanları inandırmamız, geri adım atıp atmayacağımızı bilmeleri, kararlılığımızı anlamaları, samimiyetimize inanmaları gerekiyor. Bu kadar!
Peki bu modeliniz ya tutmazsa?
Üzülürüm. Çünkü ya kahramanı olacağım çocuklarımın. Ya da boynu bükük bir şekilde eve döneceğim ve onların da boynunu bükmüş olacağım. Ben eve boynu bükük dönemem. Çünkü eğer öyle dönersem bilirim ki sokaktaki vatandaş, Dicle’deki çoban artık benden umudunu kesmiştir. Boynum bükülürse işçilerin artık mutlu olmadığını, patronların benden nefret ettiğini, siyasete ve Türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm.
Umarım düzelir Sayın Bakan. Nihayetinde hepimiz bu gemideyiz!
Bravo! Öyleyiz işte. Bitersek hep beraber biteceğiz. Kazanırsak hep beraber. Karamsar tablo çizenler var. Hiçbir şekilde bize inanmayanlar. Onlara diyorum ki; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim. Ben bunu göze alır mıyım Sevilay Hanım? Bu işi ya düzelecek ya düzelecek! Yeter ki bize güvenilsin, inanılsın!”
Geçtiğimiz hafta gramajı 210’a düşürülüp 3 liraya satılan ekmeğe yine zam geldi ve birçok fırın, ekmeği 3,5 liraya satmaya başladı. Fahiş fiyatların belini büktüğü yurttaş da 250 gram ekmeği 1,25 TL’ye satan İstanbul Halk Ekmek‘e koştu.
Halk Ekmek’in önünde sıraya giren vatandaşlar metrelerce kuyruk oluşturdu. O görüntüler sosyal medyada paylaşıldı.
İBB Halk Ekmek yükselen talebi karşılayabilmek için dün 1 milyon 480 bin ekmek üretti. Ekonomik koşullar nedeniyle halk ekmek büfeleri önünde uzun kuyruklar oluşuyor. pic.twitter.com/PjtXgzy3Yk
— Büyükşehir Çalışıyor (@tcbuyuksehir) December 12, 2021
