Kategori: Yurt

  • TEPEBAŞI’NDA ‘ÜRETİMİN GÜCÜ KADINLARIN GÜCÜ’ SÖYLEŞİSİ DÜZENLENDİ

    TEPEBAŞI’NDA ‘ÜRETİMİN GÜCÜ KADINLARIN GÜCÜ’ SÖYLEŞİSİ DÜZENLENDİ

    Tepebaşı Belediyesi tarafından ‘Üretimin Gücü Kadınların Gücü’ söyleşisi düzenlendi. Söyleşiye konuşmacı olarak katılan Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Kurucu Başkanı Hayriye Kuşçu, kadınların birlikte hareket ederek, el emeklerini kazanca çevirebileceğini belirterek, birlik vurgusu yaptı.

    Tepebaşı Belediyesi, vatandaşlara yönelik bilgilendirici faaliyetler gerçekleştirmeye devam ediyor. Bu kapsamda Tepebaşı Kırsal Hizmetler Müdürlüğü ile Kültür İşleri Müdürlüğü iş birliğinde ‘Üretimin Gücü Kadınların Gücü’ isimli söyleşi Özdilek Sanat Merkezi’nde düzenlendi.

    Üretici kadınlara yönelik söyleşiye, Eskişehir Kadın Eli Kooperatifi Kurucu Başkanı Hayriye Kuşçu, konuşmacı olarak katıldı.

    Kuşçu, “Türkiye’de ilk defa bir kadın kooperatifini şubeleştirdik. Birlik oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü birlikten kuvvet doğar. Bizim en büyük sıkıntımız bir birlik olamıyoruz. O birliği sağlarsak eğer her üreticinin elinde ürettiği şeyi satarız. Eskişehir’de yapmak istediğimiz şey de her kooperatif aynı şeyi üretiyor. Aynı şeyi ürettiğimiz için hepsini aynı anda satamıyoruz. Diyorum ki birimiz paketleyelim, birimiz etiketleyim bir ağ oluşturalım, birbirimize destek olalım. Eskişehir’de böyle bir ağ oluşturmak istiyorum” diye konuştu.

    Kendi başarı hikayesini anlatan Kuşçu, kadınlara tavsiyelerde de bulundu. Kooperatifçilik, pazarlama ve e-ticarette dikkat edilmesi gereken unsurları anlatan Kuşçu, kadınların birlikte hareket ederek el emeklerini kazanca çevirebileceğini belirterek, birlik vurgusu yaptı.
    Söyleşi, soru cevap bölümü ile sona erdi.

  • GRUP KİBELE, YENİ ALBÜMÜ “KOÇER’İ” ANKARALILARLA BULUŞTURDU: “MÜZİK BİRLEŞTİRİCİ. HER ŞEY BOZULUR AMA MÜZİK HERKESİ YİNE BİR ARAYA GETİRİR. DÜŞMANLIKLARI YOK EDER; HALKLARI, DÜŞÜNCELERİ YAN YANA GETİRİR”

    Haber: DİLAN KUTLU/ Kamera: EYLEM LADİN DEĞER

    Ankara sahnelerinde 22 yıldır dinleyicileriyle buluşan Grup Kibele, 11 yıl aranın ardından ikinci albümü “Koçer’i” dün akşam verdikleri konserle duyurdu. Kibele’nin solisti Rezzan Bilgin, “Kibele’yi Anadolu’nun bereketini türkülerde arayan onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak tanıtabiliriz. Bir Ankara grubuyuz… Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir” dedi. Solist Mert Kılıç ise “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey… Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu.

    2000’li yılların başında kurulan Grup Kibele, çıkardığı “Koçer” isimli albümü; dün akşam Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde verdikleri tanıtım konseri ile duyurdu. 11 parçalık albümde grubun bir de derlemesi bulunuyor. 

    SOLİST REZZAN BİLGİN: “TARZIMIZ, HALK TÜRKÜLERİNİN DERİNLİĞİNİ BOZMADAN DİNLETEBİLMEK”

    Grup Kibele’nin solisti Rezzan Bilgin, konser öncesi ANKA Haber Ajansı’na konuştu: 

    “Grup Kibele, 2000’li yılların başında kurulmuş bir grup. 2009’da ‘Bereket’ adıyla ilk albümümüzü yapmıştık. İkinci albümü de geçtiğimiz 24 Kasım’da çıkarmış olduk. Albümümüzün adı da Koçer. Kibele, aslında biraz Kibele’ye benzeyen… Anadolu’nun, Mezopotamya’nın bereketini türkülerde arayan ve onu da dinleyicilerimize duyurmaya çalışan bir grup olarak kendimizi tanımlayabiliriz. Bir Ankara grubuyuz. Yıllardır Ankara’da müzik yapıyoruz ve Ankara’da tanınıyoruz o yüzden de… Bu ikinci albümü pandemi döneminde yapmaya verdik, aslında yoktu böyle bir düşüncemiz. Pandemi herkese çok zarar verdi. Grup Kibele’ye şöyle bir yarar getirdi. Yeni bir albüm yapmış olduk. Bugün de Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde o albümün tanıtımını yapacağız. O şarkıları söyleyeceğiz. Onun yanında farklı şarkılar, türküler söyleyeceğiz. Grubumuzda; farklı dillerde türküler, şarkılar söyleniyor, deyişler söyleniyor.

    İkinci albümümüzde bir Zazaca ve bir deyiş, kendi bestemiz olan iki tane şarkı yaptık. Halk türkülerini, hangi dilden olursa olsun; içeriğini bozmadan, içindeki o derinliği bozmadan, ama kendi yorumumuzla herkese dinletebilmek. Bir Kürtçe şarkıyı, Kürtçe bilmeyen bir insana gerçekten onun kulağına hoş gitsin değil, ama kendi tarzımızda ona beğendirebilme gibi bir görevimiz var diye düşünüyorum.

    22 sene çok uzun bir süre… Burada öğrencilik yapıp, mezun olup; farklı şehirlere gidip, farklı işler yapıp, yurt dışına gidip gelen insanlar oluyor. İstanbul’dan, İzmir’den, Antalya’dan, Diyarbakır’dan izleyicimiz, dinleyicimiz hala gelip bizi dinleyebiliyorlar. Ama bir türlü ulusallaşamadık, biz. Bu da sürekli Ankara’da oluşumuz, hepimizin Ankara’da yerleşik işlerinin oluşu, müziği bir başka iş olarak düşünmüyoruz, sevdiğimiz bir iş olarak yaptığımız için… Grubumuzun çoğunun ikinci bir işi var. Ama (geçimini) yalnızca müzikten sağlayan arkadaşlarımız da var. Bizim dışımızda farklı gruplara gidip çalabiliyorlar…”

    SOLİST MERT KILIÇ: “MÜZİK BU TOPRAKLARDA BİRLEŞTİRİCİ”

    Kibele’nin solistlerinden Mert Kılıç ise şöyle konuştu:

    “Biz müziği, yaptığımız işi çok sektör içinde, piyasa ile entegre bir şey olarak tanımlamıyoruz. Biz bunu doğal bir refleks olarak yapıyoruz. Bizim söylemeye ihtiyacımız var. Nasıl ki insanların dinlemeye, belli şeyleri işitmeye olduğu gibi bizim de söylemeye ihtiyacımız var. Bunu yaparken keyif de alıyoruz. Her bir eseri okurken, söylerken, seslendirirken, çalarken; biz aynı duyguyu hissediyoruz. Anadolulu olma, buralı olmanın duygusunu hissediyoruz. Kendimizi buradan, Türkiye koşullarından daha farklı bir noktada tanımlayamıyoruz.

    Bu işi böyle uzun süre sürdürmek de gerçekten, bir tarafı ile zorlukları da olan bir şey. Değişen birçok şeye biz direnmeye çalışıyoruz. Çünkü toplumsal anlamda yaşadığımız yozlaşma, müziğin içinde de var. Piyasa koşullarında da biz bu yozlaşmayı yaşıyoruz, buna direnmeye çalışıyoruz, müzik yaparken. Aynı zamanda bunu profesyonel olarak yapıyoruz. Bunun bir ekonomisinin de olması gerekiyor. Bu işleri sürdürmek için bu koşullar da bizi zorluyor.”

    Rezzan Koçer ise sözlerini şöyle sürdürdü:

    “(Albüme) Şu anda fiziki olarak da isteyen dostlara, Kalan Müzik’ten ulaşabilirler. Hep, var olmaya yine çalışacağız Ankara’da yaşadığımız sürece. Türkülerimizi, deyişlerimizi… Bu toprakların, kadim toprakların ezgilerini söylemeye devam edeceğiz. Ve dinlettirmeye de devam edeceğiz. Bizim de görevimiz biraz da dinlettirmek. İnsanların bizi dinleyip, hakikaten içlerinde güzel duygularla, düşüncelerle bizden ayrılmalarını sağlamak.

    Biz aynı zamanda sokaklarda da varız. Ankara’daki tüm sendikaların, anmaların, sokak gösterilerinin, mitinglerin de en başta gideniyiz. Emekçileri, işçi dostları hiçbir zaman yalnız bırakmadık alanlarda. Hep oralarda da var olmaya çalıştık. Çünkü bizi besleyen yer yine alanlar. Yani o alanlar bizi beslediği kadar, çünkü bunun sosyal, kültürel ve siyasal da bir tarafı var; onlar bizi beslediğinde biz de güç alıyoruz alanlardan, insanlardan…”

    Mert Kılıç ayrıca şunları söyledi:

    “Toplum yerinde duran, yerinde sayan bir organizasyon değil, organik. Toplum ile beraber dinleyicilerimiz de değişiyor. İnsanlar da değişiyor. Bilerek geliyorlar neticede. Bizim ne yaptığımızı bildikleri için geliyorlar, bizi dinlemeye geliyorlar. Biz piyasa koşullarının dayattığı üretim biçimlerini çok benimsemediğimiz için özgün bir üretimimiz olduğunu, özgün bir repertuvarımız olduğunu düşünüyoruz. Bunu bilerek geliyor insanlar.”

    REZAN KOÇER: “HER SİYASAL DÜŞÜNCEDEN İNSAN, GELİP BİZİ DİNLEYEBİLİYOR”

    Rezan Koçer, “Her siyasal düşünceden insan, gelip bizi dinleyebiliyor. Bunu da fark ediyoruz. Bu çok enteresan. Dini duyguları çok farklı insanlar da…” dedi. Kılıç, “Biz müziği de ayırmıyoruz, toplumu da ayırmıyoruz, müzik birleştirici bir şey. Lazın da Çerkez’in de Alevinin de Sünni’nin de herkesin bir alın teri var, bir değer bırakmış. Biz bunların hepsini aynı şeklide kıymetli gördüğümüz için bu belki de yaptığımız müziğe de yansıyor. Her kesimden, her inanç grubundan, her siyasi fraksiyondan dinleyicimiz var. Gurur duyuyoruz” diye konuştu. Koçer de “Müzik birleştirici. Her şey bozulur ama müzik herkesi yine bir araya getirir. Düşmanlıkları yok eder; halkları, düşünceleri yan yana getirir. Herkesin acısı ortak. Bu topraklar bir sürü acıyı ortak yaşamış” ifadelerini kullandı.

    ARANJÖR TARİKÇİ: “ÖZGÜN BİR ÇALIŞMA”

    Albümün aranjörü Prof. Dr. Abdurrahman Tarikçi ise “Kibele’nin ikinci albümü bu çeşitli tarzları birleştiren, çeşitli formları birbirine yakıştıran, farklı farklı kimselerin söylediği ama çoğunlukla grup elemanlarının çaldığı bir albüm oldu. O açıdan kendilerine benzeyen bir şey, özgün bir çalışma. Zaten eskiden beri kendi tavrı olan bir grup. O tavrı korudukları bir albüm olduğunu düşünüyoruz” dedi.

     

  • DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAY, ADANA’DA ANILDI

    DEVRİM ŞEHİDİ KUBİLAY, ADANA’DA ANILDI

    Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, memleketi Kozan’da adına yapılan parktaki anıtı önünde, Atatürkçü Düşünce Derneği Kozan Şubesi’nce düzenlenen törenle anıldı.

    Törene katılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay Parkı’nda, onun anıtı önünde gerçekleştirilen anma törenine katılmaktan büyük gurur duyduğunu söyledi.

    “CANI PAHASINA DİRENMİŞ, ACIMASIZCA KATLEDİLMİŞTİR”

    Başkan Zeydan Karalar, “Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay bir Devrim ve Cumhuriyet şehididir. Cumhuriyet düşmanlarına karşı canı pahasına direnmiş ve acımasızca katledilmiştir. O bu bedeli Cumhuriyet için ödemiştir. Onun adına yapılan parkta ve anıtı önünde düzenlediğimiz bu anma töreninde, hatırası önünde saygıyla eğiliyorum” dedi.

    “ŞEHİDİMİZİN ADINA PARK VE ANIT YAPMAK BİZE NASİP OLDU”

    Adanalı, Kozanlı olan Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın, şehit edildiği Menemen’de ve bazı başka yerlerde anıldığını, doğduğu Kozan’da da hemşehrileri olarak onun adına bir park ve anıt yaparak, anılmasını sağlamanın kendilerine nasip olduğunu belirten Başkan Zeydan Karalar, “Güney’in insanları yiğittir ve Cumhuriyet için, Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri için canlarını feda etmeye her zaman hazırlardır” diye konuştu.  

    Başkan Zeydan Karalar, Irak’ın kuzeyinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen askerlere de Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır, yaralı askerlere acil şifalar diledi. Törende şehitler için dualar okundu.

    Atatürkçü Düşünce Derneği Kozan Şube Başkan Yardımcısı Atalay Özer de Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın hayat hikayesini ve mücadelesini anlattı.

    Törende ayrıca Kozan İlçe Eski Milli Eğitim Müdürü Hüseyin İnan’a, Şehit Asteğmen Hüseyin Fehmi Kubilay Parkı’na katkılarından dolayı plaket verildi.

     

     

  • KADİRLİLİ PAZARCI: “BEN EMEKLİYİM, ÇARESİZLİKTEN MANDALİNA SATIYORUM”

    KADİRLİLİ PAZARCI: “BEN EMEKLİYİM, ÇARESİZLİKTEN MANDALİNA SATIYORUM”

    BURHAN DEMİRCİOĞLU

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde mazota gelen zamdan dolayı pazar esnafı zor günler geçiriyor. Pazarcı Mustafa Karabörk, “Mazot bizi çok kötü etkiliyor. Bir malı bedava alsak yerinde maliyet pahalı olduğu için kurtarmıyor. Ben emekliyim, benim emekli maaşım 7 bin 500 lira. Eğer bana devlet başka ülkelerdeki gibi geçinebileceğim parayı versin bana silah soruyla bu mandalinayı sattıramazlar hemşehrim. Ben çaresizlikten satıyorum mandalina” dedi.

    Osmaniye’nin Kadirli ilçesinde mazota gelen zamdan dolayı pazarcılar 3-4 kişi birleşip mal almaya gittiklerini ifade etti. Pazarcı Nurettin Yılmaz, “Mazota gelen zamlardan sonra 3- 4 kişi toplanıp birlikte mala gider olduk. Yani yetişemiyoruz artık her gün zam, her gün zam, her gün zam…” ifadelerini kullandı. 

    “NE YAPACAĞIMIZI ŞAŞIRDIK”

    Pazarcı Mustafa Karabörk şunları söyledi:

    “Mazot bizi çok kötü etkiliyor. Bir malı bedava alsak yerinde maliyet pahalı olduğu için kurtarmıyor. Malı çok ucuz satıyoruz. Ben mandalinacıyım. Bahçeden 3 liraya alıyoruz artı işçilik artı mazot parası. Bunu 10 liraya 7 buçuk liraya veriyoruz. Onu da her gelen müşteri 7 buçuk liraya verdiğimize ‘5 liraya ver’ diyor. 10 liraya verdiğimizi ‘7 buçuğa ver’ diyor. Normalde 10 liraya verdiğimiz zaman bizi kurtarmıyor. Neden kurtarmıyor; gidiyorsun bahçeden kestiğin malı eskiden 3 ton mal satıyorduk bir pazarda, şimdi 500 kilo satıyorsun. Bedava alsak onu da buraya getirseler yine kurtarmıyor. Mazot pahalı olduğu için bütün ürünlere zam geliyor. Poşetin kilosunu 10 liraya alıyorduk, 55 lira oldu poşetin kilosunu ya. Ne yapacağımızı şaşırdık, bıktık gerçekten. Üstelik ben emekliyim, benim emekli maaşım 7 bin 500 lira. Eğer bana devlet başka ülkelerdeki gibi geçinebileceğim parayı versin bana silah soruyla bu mandalinayı sattıramazlar hemşehrim. Ben çaresizlikten satıyorum mandalina. Başka ihtiyacı olan adam satsın. Ben satmam giderim, köşeme çekilirim, çorumla çocuğumla uğraşırım. Tarlam var takımım var, onlar da Andırın’da hepsi ekemiyorum mazot pahalılığından.”

    “BİZ AÇ MI ÖLECEĞİZ?” 

    Bir başka pazar esnafı Nurettin Yılmaz ise, “Mazota gelen zamlardan sonra 3- 4 kişi toplanıp birlikte mala gider olduk. Yani yetişemiyoruz artık her gün zam, her gün zam, her gün zam…” dedi.

    Pazar alışverişine gelen bir vatandaş, “Bizim paramız yetmiyor, acımızdan ölüyoruz. Bu fiyatların düşmesini istiyoruz. Bizi aç mı öldüreceksiniz, susuz mu öldüreceksiniz? Git gide pahalılaştırıyorsunuz, git gide, biz aç mı öleceğiz? Alamıyoruz. Bir şey alıp yiyemiyoruz. Benim eşimin hiç işi yok ben de hastayım eşim de hasta, yatıyoruz” diye konuştu. 

     

     

  • EDİRNELİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ÜRETİCİSİ: “BU SÜRÜYÜ KOMPLE SATACAĞIM”

    EDİRNELİ KÜÇÜKBAŞ HAYVAN ÜRETİCİSİ: “BU SÜRÜYÜ KOMPLE SATACAĞIM”

    Edirne’nin Havsa ilçesine bağlı Hasköy’de küçükbaş hayvan üretici Koray İlergin, yem parasını ödemek için hayvanlarını satmak zorunda kaldığını söyledi. İlergin, “Ben bu sürüyü komple satacağım çünkü bunun yemini karşılayabilmek için dışarıda ekstradan inşaata git, babamın emekli maaşına, krediye yüklen olmuyor. 300 koyun var. Yem parasını veresiye ödüyoruz” dedi.

    Eski CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, bugün üretici Koray İlergin’i işletmesinde ziyaret etti. İlergin’in sorunlarını dinleyen Gaytancıoğlu, üreticilerin devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etti.

    “ONUN HAYVAN SATMAMASI, SÜRÜSÜNÜ ÇOĞALTMASI GEREKİYOR”

    Okan Gaytancıoğlu, şunları söyledi:

    “Bir üreticimizle beraberiz, koyun yetiştiriyor. Tarlada silaj yapıyor. Buğday, ayçiçeği yetiştiriyor ama hepsinden batıyorsun. Çok üzüldüm. Dedin ki bize, ‘yem parasını ödeyebilmek için koyunlarımı satacağım’. Koray gibi üreticileri, besicileri korumak, onun maliyetlerini düşürmek olmalı. Ona yem desteği vermek olmalı. Onun hayvan satmaması, sürüsünü çoğaltması gerekiyor ki, hem halkımızı sağlıklı ve dengeli besleyecek ete kavuştursun hem de kendisi para yapsın. İşletmesini büyütsün.”

    “YEM PARASINI VERESİYE ÖDÜYORUZ”

    Üretici Koray İlergin ise şunları söyledi:

    “Girdi maliyetlerimiz yüzde 300 arttı. Eğer TÜİK’in açıklamarına göre varsa öyle bir yem fiyatı getirsinler oradan alalım. Ben bu sürüyü komple satacağım çünkü bunun yemini karşılayabilmek için dışarıda ekstradan inşaata git, babamın emekli maaşına, krediye yüklen olmuyor. 300 koyun var. Yem parasını veresiye ödüyoruz. Yem çuvalı 400 liraysa 550 lira olarak ödüyoruz. Hep içten gidiyor. Şu anda sadece fiyat soruyorlar, almıyorlar. Kurtulmak istiyorum. Soruyorlar alan yok. Bunun yemini karmak için mazot, veterinerimiz sağolsun 3-5 aylık senet yapıyor. O şekilde idare ediyoruz. Esnaftan alışveriş yapıyoruz. Esnaf kollamaya çalışıyor ama nereye kadar. Bir koyunun sadece kırkım ücreti olmuş 30-40 lira. Yapağı satmaya kalksan alan yok.”

  • RİZE VALİSİ İHSAN SELİM BAYDAŞ: “UYUŞTURUCU ÇETELERİNE KARŞI OPERASYONLAR ÜLKENİN GÜVENİRLİLİĞİNİ PERÇİNLİYOR”

    RİZE VALİSİ İHSAN SELİM BAYDAŞ: “UYUŞTURUCU ÇETELERİNE KARŞI OPERASYONLAR ÜLKENİN GÜVENİRLİLİĞİNİ PERÇİNLİYOR”

    GENÇAĞA KARAFAZLI

    Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, “Şöyle de yaklaşmamak lazım; ‘efendim Türkiye güvensiz bir ülke’. Hayır güvensiz bir ülke böyle operasyon yapmaz. Türkiye güvenli bir ülkedir bu operasyonlarla daha da güvenli hale gelecek ve bu güvenirliliğini perçinleyecek. Rize de güvenli bir şehirdir bu operasyonlarla bu güvenli şehir algımızı perçinliyoruz perçinlemek için yapıyoruz” dedi.

    Rize Valisi İhsan Selim Baydaş, göreve başladığı 4 aydan bu yana yaptıkları çalışmaları paylaşmak üzere dün bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İl Emniyet Müdürü Murat Türesin ve İl Jandarma Komutanı Albay Ali Güngör de katıldı. 

    “4 AYDA 542 ŞOK UYGULAMA YAPILDI”

    Vali İhsan Selim Baydaş şunları söyledi:

    “Sayın bakanımız özellikle göreve başladığı günden bu tarafa uyuşturucu çetelerine karşı, uyuşturucu şebekelerine karşı olanca gücümüzle küvetimizle mücadele edeceğimizi ettiğimizi her seferinde vurguladı, vurguluyor. Şehir eşkıyaları tabiri ile toplumun huzurunu, güvenliğini, geleceğimizi tehlikeye atan bu alanda illegal faaliyet gösterenlere karşı devletin bütün imkanlarını seferber ederek emniyetimizle, jandarmamızla sahil güvenliğimizle, adliyemizle tüm idari amirlerimizle topyekûn bir seferberlikle bu konuyu gündemimizden çıkaracak ve bu konuda toplumun huzurunu refahını sağlayacak adımları atıyoruz. Bu süre zarfından Narkotik Suçlarla ilgili bir ivme yakaladık. Toplamda hem emniyet hem jandarma için söylüyorum 401 operasyon gerçekleştirildi.365 şahısa şüpheli olarak işlem yapıldı. 32 şüpheli şahıs adli makamlarca tutuklandı. Bu operasyonlarda da rakamsal olarak da 440 kg hint keneviri, 2 kg kenevir tohumu, 27 kg 513 gr esrar, 2 kilo 470 gr skot ve bitkisi, 1 kg 966 gr metamfetamin 5 kg 866 gr bonzai ve çeşitli vasıflarda sentetik ele geçirildi. Bu yapılan faaliyetlerde yaklaşık 401 irili ufaklı operasyon ve faaliyet gerçekleştirildi. 32 iki kişi sadece bu suçlardan dolayı tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    “OKUL ÇEVRELERİNDE ÖNLEM ALDIK”

    Bunlarla beraber yine bir kısmını sizler takip ettiniz bir kısmını emniyetimiz, jandarmamız basınla paylaştı veya birlikte yaptınız, sizler de bulundunuz şok uygulamaları yaptık. Habersiz yani herhangi bir uyarı önden bilgi olmadan yapılan 542 şok uygulaması yapıldı. Bu  uygulamalarda ise 26 aranan şahıs tespit ettik şok uygulamada yakalanan 26 kişi adli mercilere sevk edildi. Yine il genelinde merkezinde okullarımızda uygulamalar yaptık, hem bilgilendirme faaliyetleri yaptık hem okul çevrelerinde çalışmalar yaptık. Özellikle okul çevreleri ve okullarla ilgili aldığımız tedbirlerde şunu uyguladık; sadece okula gidip okulu ziyaret edip oradan ayrılmadık okulun çevresindeki esnafı da dolaştık okulu ve çevresini oradaki esnafa emanet ettik. Oranın en iyi güvenlik görevlisi orada yıllardır hizmet eden esnafımızdır dedik ve esnaf ziyaretine de bulunduk.

    “20 CEZASI OLAN VE SOKAKTA GEZEN HÜKÜMLÜLERİ YAKALADIK”

    Hakkında hüküm ve yakalama emri bulunan ama bir şekilde yakalanmamış dışarıda gezen hayatına devam eden ve suç işleme potansiyeli olan kişilerin yakalanmasına yönelik faaliyetti. Bu da sayın İçişleri bakanımızla yaptığımız toplantılarda sürekli gündeme gelen konulardan bir tanesi. Hem emniyetimiz hem de jandarmamız aracılığıyla operasyonlar yapıldı ve 178 kişi hakkında gözaltına alındı. Kaldı ki bunlar hakkında 20 yılın üzerinde hapis kararı olan var buna rağmen şehirde dolaşmaya devam ediyor bunlara yönelik yapılan operasyonlarda 178 kişiyi yakalanarak cezaevine teslim ettik. Göçmen kaçakçılığına yönelik olarak yapılan operasyonlar da var. Burada önemli olan bunların organizatörüdür. Bu operasyonda da 69 düzensiz göçmen yakalandı. Bunu organize eden 3 kişi de tutuklanarak cezaevine gönderildi. Şehrimizin huzurunu bozmaya hiç kimseye fırsat vermeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz, uyuşturucu ile ilgili kaynağını kurutmaya yönelik faaliyetlerimizden bir adım geri atmayacağımızı ifade etmek istiyorum.”

    “TÜRKİYE GÜVENLİ BİR ÜLKEDİR”

    Bir gazetecinin, ‘bu derece yoğun operasyonların olması uluslararası ve kamuoyunda güvensizlik yaratmaz mı’ sorusuna ise Baydaş şu şekilde yanıt verdi:

    “Şöyle de yaklaşmamak lazım; ‘efendim Türkiye güvensiz bir ülke’. Hayır güvensiz bir ülke böyle operasyon yapmaz. Türkiye güvenli bir ülkedir bu operasyonlarla daha da güvenli hale gelecek ve bu güvenirliliğini perçinleyecek. Rize de güvenli bir şehirdir bu operasyonlarla bu güvenli şehir algımızı perçinliyoruz perçinlemek için yapıyoruz. Ben karamsal bir tablo için söylemiyorum bu rakamları bu var, biz bununla mücadele ediyoruz, sokaklarımızı sağlıklı hale getiriyoruz, insanları huzurla güvenle güven duygusunun devamı için bu faaliyetimizi icra ediyoruz diyorum. Aynısını Türkiye için de söyleyebilirim. Türkiye bu manada güvenli bir ülkedir, yapılan operasyonlar o güveni perçinleyici faaliyetlerdir.”

  • YOZGAT’TA ÜRETİCİ KADINLAR, KURDUKLARI ATÖLYELERDE EKONOMİYE KATKI SUNMAYA DEVAM EDİYOR

    YOZGAT’TA ÜRETİCİ KADINLAR, KURDUKLARI ATÖLYELERDE EKONOMİYE KATKI SUNMAYA DEVAM EDİYOR

    SEYFİ ÇELİKKAYA

    Yozgat’ta kadın üreticiler tarafından kurulan kooperatiflere ait atölyelerde üretilen organik gıda ürünlerine talep artıyor. Girişimci kadınların bir araya gelerek kurdukları 16 kooperatiften 12’sinin aktif olarak çalışmalarını sürdürdüğü ilde kadın kooperatiflerinin artırılmasına yönelik çalışmalara da ağırlık verildi. 

    TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öcal, Yozgat’taki ticaret hayatının yüzde üçünü oluşturuyoruz ve bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz” dedi ve ticari hayatta kadınların daha fazla aktif rol almaları için çalıştıklarını söyledi.

    Yozgat’ın Yerköy ve Sarıkaya ilçeleri dışında il merkeziyle birlikte 12 ilçede üretici kadınlar tarafından üretilip, pazara sunulan organik ürünlerden hazırlanan gıda maddelerine olan talebi karşılayabilmek için çalışılıyor. Yozgat’ta kooperatif sayısının artırılması amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yozgat Kadın girişimciler Kurulu da devreye girdi. Kadın kooperatiflerin kuruluşu, faaliyetleri, destekler konularında bilgilendirmelerine yönelik toplantı düzenlendi. Yozgat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Taylan Alakoç, Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erkekli ve TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öçal yönetimindeki toplantıya, kadın kooperatiflarinin yöneticileri, girişimci kadınlar katıldı. Defterdar Yüksel Enoğlu, Ticaret İl Müdürü İbrahim Aktaş, KOSGEB İl Müdürü Mustafa Işık, Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürü Adnan Ünal, TKDK İl Koordinatörü Selim Türker, Oran Kalkınma Ajansı Koordinatörü Doğu Sezen,  Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürü Zarife Başer, Trendyol Satış ve İş Geliştirme Uzmanı İlkcan Soluk katılımcıları bilgilendirdi.

    “KOOPERATİF MAL ALIMLARINDA 400 BİN LİRAYA KADAR DESTEK VERİYORUZ”

    Yozgat Ticaret İl Müdürü İbrahim Aktaş, “Kooperatiflerimizin sunacakları projeleri üç grup ayırıyoruz. Kooperatif mal alımlarında 400 bin liraya kadar destek veriyoruz. 400 bin liralık bir proje yazmaları halinde, pazarlık usulüyle 300 bin liraya kadar da doğrudan teminle kolay bir şekilde ürün alınmalarını veya makine tesisat alınmalarına sağlıyoruz” dedi, Yozgat il genelinde kadınların kurduğu üretime dönük kooperatiflerin kuruluşuna desteklerinin devam ettiğini bildirdi.

    “KOOPERATİFLERE DESTEĞİMİZ BÜYÜK HİBE ORANLARIYLA DAHA FAZLA DEVAM EDECEK”

    Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) Yozgat İl Koordinatörü Selim Türker de konuşmasında şu bilgileri verdi:

    “Kırsalda büyük şeyler gerçekleştirdi TKDK, hem istihdam hem proje açısından. Bazı ilçelerimizin ekonomik motifleri değişti. Bazı yerlerde fabrikalarımız var. Mesela örnek vereyim; Yozgat’ta şu anda ton balığı üretiliyor. Aklınıza gelir miydi bilmiyorum. Yüz tane istihdamı var. İşte Boğazlıyan’da künefe yapılıyor, ihraç ediliyor, 130 tane kadın istihdamı var. Kooperatiflere desteğimiz büyük hibe oranlarıyla daha fazla devam edecek. Mesela yüzde 75’lere çıkacak kooperatiflere desteğimiz. Özellikle kadın kooperatifleri, tarımsal kalkınma kooperatifleri daha rahat yararlanabilecekler.”

    “KOOPERATİFLERİMİZİN ARTMASINI İSTİYORUZ”

    Yozgat’ta kadın istihdamının ve üretimde daha fazla kadının yer alması noktasında çalıştıklarının altını çizen TOBB Yozgat Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Hatice Sarı Öçal da, şöyle konuştu:

    “Yozgat’ta kadın girişimcilerin artması, kadın kooperatiflerinin daha başarılı, daha büyük bir şekilde çalışmalar yapması ve sayılarının artması için çalışmalar yapmaktayız. Bugün 12 tane aktif olan kooperatifimizle 9 kurum müdürümüzü bir araya getirdik. Güzel, verimli bir toplantı oldu. Kooperatiflerimizin e-ticarette gelişmesi, vergi muafiyetleri, destekler, hibeler, kolaylıkları veya dikkat etmesi gereken konularla ilgili müdürlerle güzel bir çalıştay yaptık. Kooperatiflerimizin artmasını istiyoruz ki kadınların bir araya geldiğinde daha güçlü, daha verimli bir düzeyde ticaret yapacaklarını düşünüyoruz. Tabii her kadının güzel ticaretler yapacağını da düşünüyoruz. Yozgat’ta bu sayıların 12’den daha yüksek sayılara, ellilere, yüzlere tabii aktif bir şekilde çalışan kooperatif olarak artmasını hedefliyoruz.

    “YOZGAT’TAKİ TİCARET HAYATININ YÜZDE 3’ÜNÜ OLUŞTURUYORUZ”

    Yozgat’ta kadın istihdamının, kadın iş sahibi insanların artmasını hedefliyoruz. İnşallah bu süreçte çalışmalarımız devam edecek. Bilmediğimiz için birçok desteği, birçok kolaylığı kaybediyoruz. Bu yüzden her şeyi bilip, öğrenip ondan sonra da ticaretimizi güzel bir şekilde devam ettirmek istiyoruz. Kadınlarımıza bu yönde de örnek olmak istiyoruz. Yozgat’ta kadın kooperatiflerimizde hediyelik eşya üretenler var. Gıda üzerine, yöresel ürünler üreten kooperatiflerimiz var. Aromatik bitkilerden süs eşyası üreten kooperatiflerimiz var, 12 kooperatifin içinde. Bunlardan coğrafi işaret alan çömlek peyniri, üreten var. Ametist taşından aynı şekilde bayağı ihracata da açılan kooperatiflerimiz var. Onun yanında da Yozgat’ın yöresel ürünlerini üretip satan kadın kooperatiflerimiz var. Yozgat’ta kadın üretici, kadın istihdamında bulunan yüzde 5’lik bir rakam çıkıyor önümüze, resmi kurumlardan aldığımız rakamlar. Fakat bunun yüzde 3’ü aktif şekilde çalışan. Yüzde ikisi maalesef pozitif ayrımcılıktan faydalanmak isteyen, eşlerin hanımlarının üzerine açtığı kurumlar. Bu yüzden Yozgat’taki ticaret hayatının yüzde 3’ünü oluşturuyoruz ve bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz. Aslında en büyük hedefimiz de bu.”

  • BÜYÜKÇEKMECE BELEDİYESİ’NDEN 30 YIL SONRASINI PLANLAYAN PROJE

    Büyükçekmece Belediyesi’nin “Gelecek Sizinle Gelecek” sloganıyla Büyükçekmece’nin 2050 vizyonunu belirlemek için 2 yıl önce hayata geçirdiği projenin “Sonuç Bildirgesi”, düzenlenen lansman toplantısıyla duyuruldu.

    Türkiye’de ilk kez bir ilçe belediyesi 30 yıl sonrasını hedefleyerek, iklim değişikliği, çevresel sorunlar, ulaşım ve altyapı gibi sorunların tartışıldığı, toplumun her kesimin görüş ve önerilerinden yararlanılan, katılımcı yönetim anlayışıyla 2050 yılını planladı.

    16 ÜNİVERSİTE 39 BİLİM İNSANI

    Bin 669 katılımcıdan bin 934 farklı görüş, 24 mahallede bin 966 vatandaşla gerçekleştirilen 2050 Büyükçekmece Vizyon Anketi ve 16 farklı üniversiteden 39 bilim insanının katkısıyla farklı ilgi gruplarından 6.318 katılımcının görüş ve önerileri alınarak, 2050 Büyükçekmece Vizyonu şekillendirildi.

    “Küresel İklim Değişikliği ve Çevre Politikaları”, “Kamusal Mekan ve Kıyı Politikaları”, “Kentsel Dönüşüm, Ulaşım ve Alt Yapı Politikaları”, “Toplumsal Kapsayıcılık ve Katılımcı Yönetim”, “Gençlerin Gözünden Büyükçekmece” başlıklı konulara yer verilen 2 yıllık çalışmanın “Sonuç Bildirgesi” kamuoyu ile paylaşıldı.

    TOPLANTIYA İLGİ YOĞUN OLDU

    Geçmiş dönem Dışişleri Bakanı ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, 2050 Büyükçekmece Vizyon Projesi Onur Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ruşen Keleş, ve 2050 Vizyonu Bilim Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Mahmut Güler’in konuşmacı olarak katıldığı toplantıya akademik çevreler başta olmak üzere katılım yoğun oldu. Yapılan konuşmalarda Büyükçekmece 2050 Vizyon Projesi’nin amacı, hedefi ve gelecek nesiller açısından önemi değerlendirildi. Lansman toplantısının son bölümünde ise 2050 Büyükçekmece Vizyonu’na katkı sunan bilim insanları, icra ve düzenleme kurulu üyelerine plaket takdim edildi.

    BAŞKAN AKGÜN: “TÜRK BELEDİYECİLİĞİNE, TÜRK YEREL DEMOKRASİSİNE HAYIRLI OLSUN”

    Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, 2050 Büyükçekmece Vizyonu’nun 18 aylık bir çalışma ile şekillendiğini belirterek, şu açıklamayı yaptı:

    “Büyükçekmece’nin 2050 yılında nerede olması kararı Büyükçekmece’de hemşehrilerimiz ve onların bilgileri çerçevesinde bilim insanları verdi. Burada insan hakları, hukuk, adalet, çocuk hakkı, kadın hakkı, canlı hakkı var demektir. İşte 2050 Büyükçekmece Vizyonu sonuç bildirgesinin temeli budur. Bu şehrin ulaştığı noktadan sonra 2050 yılına doğru giderken hangi tehditlerle karşılaşacak? Bunları nasıl bertaraf edecek ve hemşehrileri ile beraber bu sonuç bildirgesine 2050 Vizyon Bildirgesi’ne nasıl sahip çıkacağız bunu ortaya koymuştur. Bu bildirgenin aynı zamanda bilimsel teknik izleme komitesi vardır. İzleme komitesi her 6 ayda bir başkanlık makamına ve oluşan kurula bilgi vererek Büyükçekmece’yi hangi tehditler veya hangi tuzaklar bekliyor? 2050 Vizyon Bildirgemizin şartlarına uymayan gelişmelere doğru giden yön var mı? Merkezi idare bizim planlarımızı, bu şehrin büyümesini veya bu şehrin gidişatını engelleyici mi yoksa destekleyici mi bir çalışma içerisinde kendini ortaya koyuyor? Örneğin; şehir planlarımızın 2 kat olarak belirlendiği yerde 38 kat inşaat ruhsatını merkezi idare verdi. İşte bunların korunması, bu olumsuz durumların korunması, temiz havanın, temiz suyun, temiz çevrenin, sıfır atığın, karbon salımının hangi şartlarda yerine getirebileceği, alternatif enerjiyi nasıl ortaya koyacağımızı, şehrin enerjisini Allah’ın vermiş olduğu, doğanın vermiş olduğu imkanlarla nasıl sağlayacağımızı ortaya koyan Türkiye’de ilk belgedir. 2050 Vizyonu Türkiye’de 1391 belediye içerisinde sadece 2019 yılından sonra Ekrem İmamoğlu’nun Başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi tarafından ortaya konulmuştur. İkincisi de 18 aylık çalışma sonucunda 40’tan fazla bilim insanının, 16 üniversitenin katılımı, 7 binden fazla paydaş hemşehrilerimizin katılımıyla Büyükçekmece Belediyesi ortaya koymuştur. Türk belediyeciliğine, Türk yerel demokrasisine hayırlı olsun.”

    PROF. DR. RUŞEN KELEŞ: “DÜNYANIN BAŞKA YERLERİNDE DE GÖREMEDİĞİMİZ BİR ÇALIŞMADIR BU”

    Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve 2050 Büyükçekmece Vizyonu Onur Kurulu Başkanı, Prof. Dr. Ruşen Keleş, projeye ilişkin şunları söyledi:

    “Bugün 2050 Vizyonu’nun temel ilkelerinin paylaşılacağı bir toplantı düzenlenmiştir. Ben şahsen bunu büyük bir takdirle karşılıyorum. Avrupa Konseyi’nde 20 yıl görev yapmış bir kimse olarak buna Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin ne kadar önem verdiğini çok yakından bilen bir kimseyim ve zaten belediye başkanımız da 20 yıldan fazla bir süredir Avrupa Konseyi’ndeki Türk Delegasyonunun üyesi olarak bu konulara yakından vakıf olan bir istisnai belediye başkanımızdır. Büyükçekmece’nin 2yıl, 2.5 yıldan beri gerçekleştirmeye çalıştığı etkinliklerin içerisindeki temel unsurlardan biri gençlik. Çocuklar var. Gençler var. Kadınlar var. Engelliler var. Toplumun bütün kesimlerine ulaşabilmek için elden geleni yapmış, onların karar süreçlerine katılmalarını sağlamış ve vizyon belgesinde de bunlar ile ilgili ilkelerin yer aldığını açık bir şekilde görüyoruz. Büyükçekmece Kentsel Şartı adını taşıyan bir belge hazırlamıştır. Başka hiçbir belediyede, dünyanın başka yerlerinde de göremediğimiz bir çalışmadır bu. Orada da belediye olarak sorumluluklarımızın neler olduğunun ayrıntıları görülüyor. Ayrıca halka düşen sorumlulukların da yükümlülüklerin neler olduğu açık bir şekilde anlatılmış. Bunları gençlerin, çocukların, kadınların okuyarak belediyenin şimdiki Büyükçekmece’yi nereden alıp nereye getirdiğini görmeleri bakımından çok önemli kaynak olduğu düşüncesindeyim. Maalesef kentsel dönüşüm çalışmaları Türkiye’de genel politikanın bir parçası olarak rant yaratmak ve paylaştırmak gibi yanlış bir amaca yönelmişken Büyükçekmece yüksek yapılaşmaya değil fakat yatay yapılaşma düzenini esas almak suretiyle çok ciddi adımlar atmıştır. Hem imar planının uygulanması bakımından hem de bir politika olarak hiçbir zaman rant yaratmak ve paylaştırmak belediyenin amacı olarak gündemde olmamıştır. Bunu da takdirle karşılamak gerektiğini düşünüyorum.”

    PROF. DR. MAHMUT GÜLER: “HAYALLER İLE BİLİMSEL GERÇEĞİ BİR ARAYA GETİRİP HARMANLAMAMIZ GEREKİYORDU”

    Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi ve 2050 Büyükçekmece Vizyonu Bilim Kurulu Koordinatörü Prof. Dr. Mahmut Güler ise şöyle konuştu:

    “Değerli bir ekiple çalıştım ve çok da faydalı olduğunu düşündüğümüz çalışmanın sonuna geldik artık. Türkiye’de ilk olarak birtakım çalışmaları tamamladık. Bu çalışmalar tamamıyla kent halkının faydasına, kentsel hizmetlerin daha kaliteli bir şekilde sağlanmasına yönelik çalışmalar oldu. Çalışma aslında ilk olması bakımından değerliydi. Çünkü 2050 Büyükçekmece Vizyon Çalışması uzun vadeli bir planlama gerektirdi ve Türkiye’de henüz daha uzun vadeli kentsel düzeyde bir planlama çalışması olmadı. Sadece Büyükşehir Belediyesi ile biz herhalde zannediyorum aynı dönemde başladık ve yaklaşık olarak aynı dönemde tamamladık. Bir kenti 30 yıl boyunca planlama işi çok zor bir iştir. Bu önemli ölçüde bir vizyon gerektirir ve dolayısıyla vizyoner bir belediye başkanı gerektirir. Her şeyden önce yöneticinin vizyoner olması gerekiyordu. Bu açıdan şanslıydık. Hasan Akgün bu hususta önemli destekler verdi. Destekleri iki türlüydü. Birincisi akademik yönü de vardır biliyorsunuz Hasan Akgün’ün. Akademik yönden destek sağladık. İkincisi uygulamayı uzun yıllardır belediye başkanlığı yapmış olmasından dolayı çok iyi biliyordu ve süreci çok kolaylaştırdı. Onun denetiminde, onun gözetiminde, onun bilgisi çerçevesinde hazırladık. İkinci şanslı olduğumuz bir nokta daha vardı. Bilim Kurulu’nu Türkiye’nin değişik üniversitelerinden oluşturduk ve dolayısıyla biz sahadaki bilgilerle bilimsel bilgiyi harmanlayarak 30 yıllık bir vizyon ortaya koymaya çalıştık. Bilim Kurulu’nun başında Prof. Dr. Ruşen Keleş’in olması da bize güç katıyordu aynı zamanda. Bu 30 yıl aslında kentlinin hayalini gerçekleştirmesi çalışmasıydı. Vizyon aslında hayaldir. Hayaller kurmalarını istedik biz kent halkından. Bu konuda önce kentsel sorunları belirleme şartıyla başladık. Daha sonra hayal ilgili anketler düzenledik. Hayallerini anlatmasını istedik anketlerde ve daha sonra odak grup çalışmaları, gençler, yaşlılar, dört farklı grupla çalışmalar yaptık. Farklı temalarda katılım özellikle sivil toplum kuruluşları, muhtarlar ve halkı davet ettik. 10 tema üzerinden oturumlar düzenledik. Bu oturumlar söz alan herkes istediği gibi kadar konuşabiliyordu. Dolayısıyla bu verileri topladıktan sonra hayaller ile bilimsel gerçeği artık bir araya getirip harmanlamamız gerekiyordu. Saha verilerini bilimsel anlamda işleyecek olan 40’a yakın öğretim üyesine biz teslim ettik. Beraber çalışmalar yaptık ve değerli hocalarımızın hem Büyükçekmece’nin kentsel sorunları ve geleceğe ilişkin bilimsel verilerden hem de beklentiler doğrultusunda çalışmalar yapıp tamamladılar.”

    SONUÇ BİLDİRGESİ

    Sonuç Bildirgesi’nde ise şu ifadeler yer aldı:

    “2050 Büyükçekmece Vizyon Belgesi’nde, gelecek senaryoları ekseninde amaç ve stratejiler tartışılarak, kentin geleceğine ilişkin, kentsel yaşamı oluşturan ve onunla eklemlenebilecek bilimsel, teknolojik, ekonomik ve toplumsal gelişmelerine ilişkin öngörüler değerlendirilmiştir. Bunun sonucunda ise gelecek tasavvuru ve ona ulaşılmasını olanaklı kılacak hedef ve öncelikler ortaya konulmuştur.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu, 16 farklı üniversiteden alanlarında uzman birbirinden değerli 39 bilim insanının önderliğinde ve kent halkının katılımı ile 2 yıl süren bir çalışmanın sonucunda tamamen bilimsel yöntemler ve verilerin ışığında ortaya çıkmıştır.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu, Büyükçekmece’nin gelecek 30 yılını şekillendirecek bir yol haritasıdır.

    2050 Büyükçekmece Vizyonu kapsamında; İklim Değişikliği, Ekoloji ve Çevre, Eğitim ve Kültür, Toplumsal Kapsayıcılık ve Katılımcılık, Kamusal Mekân ve Kıyı Politikaları, Kentsel Dönüşüm, Afet ve Risk, Ulaşım ve Alt yapı ile Yenilik ve Akıllı kentler başlıkları multidisipliner bir perspektifle ele alınmıştır.

    Bu belge aynı zamanda, Büyükçekmece’de kentsel hizmetlerin sürekli olarak iyileştirilmesine yönelik somut taahhüt içeren bir sözleşmedir.
    Önümüzdeki 30 yıla ilişkin kısa, orta ve uzun erimli, yenilikçi ve proaktif bir yaklaşımla bir ilçe belediyesi tarafından hazırlanmış ilk strateji belgesidir.

    Bu belgede, kent halkının gelecekteki beklentileri ortaya konulurken aynı zamanda kent yaşamını paylaşan tüm canlıların da geleceği göz önünde bulundurulmuştur.”

     

     

  • MARMARİS’TE ÖZEL ÇOCUKLAR YENİ YILI, BELEDİYE BAŞKANI OKTAY’LA BİRLİKTE KUTLADI

    MARMARİS’TE ÖZEL ÇOCUKLAR YENİ YILI, BELEDİYE BAŞKANI OKTAY’LA BİRLİKTE KUTLADI

    Marmaris’te özel çocuklar 2024’e erken ‘merhaba’ dedi. Belediye Başkanı Mehmet Oktay da onların mutluluğuna ortak oldu.

    Yeni yıl öncesi engelli çocukları mutlu etmek isteyen Marmaris İhtiyaç Sahipleri İçin Yardımlaşma ve Eğitim Derneği (MİYED) tarafından Siteler Mahallesi Muhtarlığı’nda yeni yıl kutlama etkinliği düzenlendi.

    Siteler Muhtarı Gülizar Pekpek’ın da desteğiyle organize edilen partide özel çocukları Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay da yalnız bırakmadı.

    MİYED Başkanı Hayat Yaraş ve dernek üyelerinin de katıldığı etkinlikte Başkan Oktay, çocuklarla birlikte pasta keserek herkese mutlu yıllar diledi. Başkan Oktay’a yakın ilgi gösteren çocuklar, Oktay’la hatıra fotoğrafı çektirdi.

  • ANTALYA PİYANO FESTİVALİ GÜLSİN ONAY KONSERİ İLE SONA ERDİ

    ANTALYA PİYANO FESTİVALİ GÜLSİN ONAY KONSERİ İLE SONA ERDİ

    23.Uluslararası Antalya Piyano Festivali ünlü piyanist Gülsin Onay’ın konseri ile sona erdi. Atatürk Kültür Merkezi’ni dolduran Antalyalılar, Gülsin Onay’ın konseri ile unutulmaz bir akşam yaşadı.

    Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin 23’üncüsünü düzenlediği, ünlü sanatçılar Selda Bağcan ve Fahir Atakoğlu’nun açılış konseri ile başlayan Antalya Piyano Festivali, Devlet Sanatçısı Piyanist Gülsin Onay’ın konseri ile sona erdi. Atatürk Kültür Merkezi Aspendos Salonu’nda gerçekleştirilen kapanış konserinde ünlü sanatçı piyanist Gülsin Onay, büyüleyici piyano resitali ile dinleyicilere unutulmaz bir müzik ziyafeti sundu.

    GÜLSİN ONAY’DAN MUHTEŞEM KONSER

    Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük piyanistlerden Gülsin Onay’a konserin ikinci bölümünde sahnede, oğlu Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nın başkemancısı Erkin Onay da kemanı ile eşlik etti. Keman  ve piyano repertuvarının en seçkin örneklerini sundukları konserde Gülsin Onay ve Erkin Onay, ayakta alkışlandı. Program sonunda Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cansel Tuncer’de sanatçı Gülsin Onay’a katkılarından dolayı teşekkür ederek plaket ve çiçek takdim etti.