Kategori: Yurt

  • BEYLİKDÜZÜ’NDE YOL BAKIM VE YENİLEME ÇALIŞMALARI HIZ KESMİYOR

    BEYLİKDÜZÜ’NDE YOL BAKIM VE YENİLEME ÇALIŞMALARI HIZ KESMİYOR

     

    İlçenin altyapı sorunlarını çözmek için 2019 yılından bu yana çalışmalar yürüten Beylikdüzü Belediyesi, altyapısı tamamlanan yolların bakım ve asfaltlama işlemlerine devam ediyor. Beylikdüzü genelinde şimdiye kadar 480 km’lik yol ağının 156 km’lik kısmında altyapı, bakım, onarım ve yenileme çalışmaları büyük oranda tamamlandı.

    2019 yılından bu yana İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iş birliğiyle ilçenin altyapı sorununu kapsamlı bir yaklaşımla ele alan Beylikdüzü Belediyesi, altyapısı tamamlanan yollarda başlattığı bakım ve asfaltlama çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor. Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerince 10 mahallede eş zamanlı olarak yürütülen çalışmalar doğrultusunda ilçe genelinde 480 km’lik yol ağının 156 km’lik kısmında altyapı, bakım, onarım ve yenileme çalışmaları büyük oranda tamamlandı.

    BAKIM, ONARIM VE ASFALTLAMA ÇALIŞMALARIYLA YOLLARIMIZI İYİLEŞTİRİYORUZ”

    Ekiplerin gece gündüz demeden sahada olduğunu belirten Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, “Beylikdüzü’nde göreve geldiğimiz günden bu yana kentsel projelerle eş güdümlü bir şekilde altyapı çalışmalarımızı da aralıksız sürdürdük. İBB iş birliğiyle büyük çapta bir altyapı yenileme seferberliği başlatmıştık. Ekonomik ömrünü tamamlamış, ihtiyaç duyulan yollarımızda altyapı çalışmalarını tamamladık. Şimdi ise bakım, onarım, yenileme ve asfaltlama çalışmalarıyla yollarımızı iyileştiriyor, sorunlu alanları tek tek çözüme kavuşturuyoruz. Süreci en kısa sürede ve hızla tamamlayarak vatandaşlarımızın daha konforlu bir yaşam sürmesini sağlayacağız” diye konuştu.

     

     

  • KDZ. EREĞLİ’DE ZARAR GÖREN AYDINLATMALAR ONARILIYOR

    KDZ. EREĞLİ’DE ZARAR GÖREN AYDINLATMALAR ONARILIYOR

    Kdz. Ereğli’de 19 Kasım’da meydana gelen afetin izlerini silmek için belediye tüm birimleriyle çalışmalarına devam ediyor. Kdz. Ereğli Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü de kentte zarar gören aydınlatmaları tamir ediyor.

    19 Kasım’da tarihinin en büyük felaketini yaşayan Kdz. Ereğli’de meydana gelen zararlar gideriliyor. Kdz. Ereğli Belediyesi, kentin zarar gören tüm alanlarında ekipleriyle çalışmalarını sürdürüyor.

    Kdz. Ereğli Belediyesi Destek Hizmetleri Müdürlüğü de afet sonrası zarar gören aydınlatmaları onarıyor. Destek Hizmetleri Müdürü Etem Özdemir, afetin ardından şiddetli fırtına nedeniyle zarar gören aydınlatma arızalarını gidermek için çalışmalara başladıklarını belirterek, “Sokak aydınlatma arızaları, Sanat Sokağı krom baba montajı, Bozhane Limanı projektör arızaları ve Halk Kafe tamirat çalışmalarını yaptık. Ekiplerimiz kalan bölgelerde çalışmalarına devam ediyor” dedi.

  • MERKEZEFENDİ, HALK SÜT VE HALK EKMEK İLE BULUŞTU

    MERKEZEFENDİ, HALK SÜT VE HALK EKMEK İLE BULUŞTU

    Merkezefendi Belediyesi’nce başlatılan Merkezefendi Halk Süt ve Halk Ekmek projesi ile ilçede yaşayan vatandaşlar hem kaliteli süt ürünlerine hem de taze ekmeğe kolayca ulaşabilme imkanı yakaladı.

    Alım gücünün azaldığı ve ürün fiyatlarının arttığı bu dönemde 2-5 yaş arasındaki Merkezefendili çocuklara ücretsiz ulaştırılan ‘Merkezefendi Halk Süt’ projesi ile ailelerin bütçelerine ve yerli süt üreticilerinin bütçelerine destek sağlanıyor.

    Merkezefendi Belediyesi, Türkiye genelinde nüfusa oranla çocuklara en çok süt desteğinde bulunan ikinci belediye olma özelliğini de sürdürüyor.

    Belediye, vatandaşların kaliteli, taze ve sağlıklı ekmeğe ekonomik fiyatla ulaşabilmesi için de 20 ‘Merkezefendi Halk Ekmek’ büfesini hizmete açtı.

     

  • ESKİŞEHİR BAROSU: “MADEN OCAĞI İÇİN ÇED OLUMLU KARARI VERİLMEMELİ”

    ESKİŞEHİR BAROSU: “MADEN OCAĞI İÇİN ÇED OLUMLU KARARI VERİLMEMELİ”

    MELTEM KARAKAŞ

    Cengiz Holding’in Eskişehir’de yapacağı maden çalışmasına ilişkin açıklama yapan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “Projeye karşıyız. ÇED olumlu kararının verilemeyeceği kanaatindeyiz” dedi.

    Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır Maden’in Eskişehir’de altın-gümüş madeni çıkarma faaliyetine ilişkin basın açıklaması yaptı. Söz konusu projeye karşı olduklarını söyleyen Elagöz, altın gümüş maden faaliyetinin doğaya ve insan sağlığına büyük zararları olacağını belirtti.

    “SÖZ KONUSU PROJEYE KARŞI OLDUĞUMUZU ESKİŞEHİR BAROSU OLARAK BİLDİRMİŞTİK”

    Mustafa Elagöz açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

    “İlimiz Mihalgazi İlçesine bağlı Alpagut ve Atalan Mahallelerinde Eti Bakır A.Ş. tarafından Siyanürlü Altın-Gümüş Maden Ocağı, Cevher Zenginleştirme, Hazır Beton Tesisi ve Su Temin Gölleri Projesi yapılması planlandığını öğrenmiş bulunmaktayız. Geçtiğimiz günlerde Eskişehir Kıymetlidir diyerek Belediyelerin, vakıfların, derneklerin STK’ların da içerisinde olduğu bir platformda söz konusu projeye karşı olduğumuzu Eskişehir Barosu olarak bildirmiştik. Geçmiş tecrübelerimizin bize gösterdiği şekilde bu gibi proje örnekleri ülkemizin birçok bölgesinde çevre felaketlerine yol açmış, telafisi mümkün olmayan kalıcı zararlara neden olmuştur. Özellikle Çanakkale Kaz Dağları, Erzincan İliç, Ordu Fatsa bölgesinde açılan maden ocaklarının doğaya ve canlı hayatına zararları ortadadır. Bu projelerin hayata geçirilmesi ile binlerce ağaç kesilmekte, siyanür kullanımı ile su ve toprak zehirlenmekte, tarım alanları tahrip edilmekte ve biyolojik çeşitlilik yok olmaktadır. Bilindiği şekilde projenin yapılmasının planlandığı alan Sakarya Vadisi olarak anılmaktadır. Bu vadi ülkemizin narenciye, sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan en önemli üretim alanlarındandır. Bu sebepledir ki Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerimiz ve mahallelerimizde seracılığın gelişmesi için devlet eliyle çeşitli teşvikler gerçekleştirilmektedir. Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki söz konusu projenin uygulanması ile Sakarya Nehri ve bölgedeki tarımsal üretim bitecektir.

    “AÇIK OCAK İŞLETMECİLİĞİ İLE PATLATMA YAPILACAK”

    Proje dosyasına göre ÇED Alanı 6.718.900 m2 yani yaklaşık 7 milyon m2’dir. Projenin incelenmesinde alanın orman, mera ve tapulu şahıs arazilerinden oluştuğu görülmektedir. Proje kapsamında açık ocak işletmeciliği ile patlatma yapılarak maden çıkarılması planlanmaktadır. Bu patlatma işlemi ile oluşacak çatlakların içerisine dolacak olan zararlı ağır metaller bölgedeki içme ve kullanma sularına karışacak, yer altı ve yer üstü sularına zarar verecektir. Çıkarılacak cevher yığını liç yöntemiyle siyanür kullanılarak işlenip üretim gerçekleştirilecektir. Siyanürlü liç alanı 1.137.000 m2 olup, ağır metal içeren bu atıklar havaya ve suya karışacaktır. Geçmişte Giresun’da, Kütahya’da, Ayvalık’ta, Gümüşhane’de bulunan atık depolama havuzlarının patlaması telafisi mümkün olmayan büyük çevre felaketlerine yol açmıştır. Yapılacak olan atık havuzunun doğal afetler sebebiyle kontrol altına alınamayarak taşması veya çökmesi durumunda bölgedeki bitki örtüsü, hayvanlar, mahsuller, su varlıkları ve insanlar yıllarca telafisi mümkün olmayan bir zehirlenmeye maruz kalacaktır. Proje ömrünün 20 yıl olduğu belirtilmiştir. Ayrıca maden şirketi yeni rezerv tespit edildiği halde bu sürenin artabileceğini beyan etmektedir.

    “TÜM CANLILAR VE EKOSİSTEM GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN ZARARLARA MARUZ KALACAKTIR”

    Alanda 1 yılda 12 milyon ton kazı yapılacaktır. Bitkisel üretim için gerekli olan 1 cm’lik tarım toprağının 500 ila 1000 yıl süre içerisinde oluştuğu düşünüldüğünde, meydana gelecek zararın boyutu ve bu zararın telafisinin mümkün olamayacağı aşikardır. Proje alanı içerisinde sadece maden faaliyetleri için yer altı ve yer üstü suları kullanılarak gölet yapılacak olup, bu gölet sebebiyle bölgedeki kısıtlı su kaynakları yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Projenin gerçekleşmesi halinde bölgenin su ihtiyacını karşılayan kaynak ve isale hatları ile projeye kuş uçuşu yaklaşık 7 km. uzaklıkta bulunan termal turizm bölgesinin su rezervlerine de zarar verecektir. Madenin kurulması ülkemizin ve şehrimizin, iklimi ve doğasıyla öne çıkan bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın geçim kaynağı olan meyve, sebze, örtülü tarımın yok olmasına sebep olacak; cevheri ayrıştırmak için kullanılacak siyanürün ve pasa içerisinde bulunacak olan ağır metallerin (arsenik, kurşun, civa vb.) doğaya karışması sonucunda tüm canlılar ve ekosistem geri dönüşü olmayan zararlara maruz kalacaktır.

    “DOĞA KATLİAMINA KARŞI OLAN MÜCADELEMİZİ YILMADAN SÜRDÜRECEĞİZ”

    TC Anayasası 56. Maddesi ‘herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir’ demektedir. Söz konusu projeye yürürlükteki mevzuatımız uyarınca projenin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonrasında kabul edilebilir düzeylerde olacağını ifade etmekte olan ÇED olumlu kararının verilemeyeceği kanaatindeyiz. Belirttiğimiz gerekçelerle buradan vicdanı hür, kamu sağlığına önem veren tüm yetkilileri, görevlerini icra etmeye davet ediyor, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımıza saygı duyulmasını ve desteklenmesini talep ediyoruz. Bizler Eskişehir Barosu olarak yapılmak istenilen bu doğa katliamına karşı olan mücadelemizi yılmadan sürdüreceğimizi, sürecin takipçisi olduğumuzu Eskişehir Kamuoyuna saygılarımızla bildiririz.”

     

  • 9. ULUSLARARASI EDİRNE MARATONU 21 NİSAN’DA DÜZENLENECEK

    Balkan Ülkeleri Dostluk Grubu Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Önder Akdağ bugün Selimiye Meydanı’nda yaptığı açıklamada, 9. Uluslararası Edirne Maratonu’nun kayıtlarının başladığını ifade etti. Akdağ, 21 Nisan 2024 tarihinde tüm sporcuları Edirne’ye davet etti.

    Balkan Ülkeleri Dostluk Grubu Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Önder Akdağ, 9. Uluslararası Edirne Maratonu’nun bu yıl 21 Nisan’da düzenleneceğini söyledi. Akdağ, “Bu yıl Türkiye Atletizm Federasyonu ile birlikte işbirliği yaptık ve sporcu kayıtlarını daha güvenli alanda oluşturabilmek adına Türkiye Atletizm Federasyonu sayfasından yürütüyoruz hem (edirnemaratonu.org.tr.) hem (taf.org.tr.) sayfaları üzerinden dileyen tüm sporcular kayıtlarını oluşturabilecekler” dedi.

    EDİRNE MARATONU’NUN PARKURU BÜTÜN TARİHİ DOKUYU İŞLEYECEK ŞEKİLDE”

    Akdağ, şunları kaydetti:

    “Bu yıl Türkiye Atletizm Federasyonu ile birlikte işbirliği yaptık. Ve sporcu kayıtlarını daha güvenli alanda oluşturabilmek adına Türkiye Atletizm Federasyonu sayfasından yürütüyoruz. Hem (edirnemaratonu.org.tr.) hem (taf.org.tr.) sayfaları üzerinden dileyen tüm sporcular kayıtlarını oluşturabilecekler. Sprocuların kart bilgileri vs. daha güvenli bir alanda kayıt oluşturulmasının önünü açmış olduk. Bu yılda bu organizasyonu Edirnemize, ülkemize yakışır bir şekilde coşkuyla gerçekleştireceğiz. İlk defa gelecek sporculara şunu söylemek istiyorum; Edirne Maratonu’nun parkuru bütün tarihi dokuyu işleyecek şekilde, bir açık müzede koşuyormuş hissiyle koşulacak parkur. Bugüne kadar deneyimlemeyen tüm sporcuları muhakkak Edirne Maratonu’nda koşarak Edirne’nin gastronomisini, tarihi dokusunu, parkuru keşfetmelerini öneriyoruz ve bütün sporcuları 21 Nisan’da Edirne’de ağırlamaktan mutlu olacağımızı ifade etmek istiyorum.”

  • BOZÜYÜK’TE ALTYAPI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    BOZÜYÜK’TE ALTYAPI ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

    Bozüyük Belediyesi Su ve Kanalizasyon Müdürlüğü ekiplerinin ilçe genelinde başlattığı altyapı çalışmaları hız kesmeden devam ediyor.

    İlçenin sağlam ve sağlıklı bir altyapıya sahip olabilmesi için ekipler tarafından ihtiyaç görülen noktalarda gerçekleştirilen yeni kanalizasyon hattı yapım çalışmaları devam ederken, abone bağlantıları yapılıyor, su ve kanalizasyon hatlarında meydana gelen arızalar da süratle gideriliyor.

    Devam eden çalışmalar kapsamında Çarşı Mahalle’de 200’lük borularla 200 metrelik kanalizasyon hattı döşendi. 

    Ekipler, altyapıda çeşitli nedenlerle meydana gelen arızalardan vatandaşların etkilenmemesi amacıyla çalışmalarını 7 gün 24 saat aralıksız olarak sürdürüyor.

  • EDİRNE’DE SMA HASTASI BEBEKLERİN TEDAVİLERİNE KATKI İÇİN LOKMA SATILDI

    EDİRNE’DE SMA HASTASI BEBEKLERİN TEDAVİLERİNE KATKI İÇİN LOKMA SATILDI

    Edirne’de Mor Ev Atölyesi’nde pişirilen lokmalar, SMA hastası bebeklere katkı sağlamak için satışa çıkarıldı. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın eşi Esra Gürkan, “SMA hastalığının tedavisi için gereken para bir ailenin üstesinden gelebileceği bir rakam değil.  Çok büyük rakamlar. Dolayısıyla el birliğiyle ne kadar destek olabilirsek o kadar faydalı oluruz diye düşünüyorum” dedi.

    Edirne Belediyesi ile Edirne Kent Konseyi Kadın Meclisi kadınları iş birliğinde, bugün satılan lokmalardan elde edilecek gelir SMA hastası bebeklerin tedavisinde kullanılacak. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’ın eşi Esra Gürkan’ın da lokma satış noktasına gelerek, SMA hastası bebeklere destek verdi.

    “NE KADAR DESTEK OLABİLİRSEK O KADAR FAYDALI”

    Esra Gürkan, şunları söyledi:

    “SMA hastalığı çok uzun süreçli ve tedavisi oldukça pahalı bir hastalık. Tedavi süreçleri hem meşakkatli hem de hassasiyetle yürütülmesi gerekiyor. Bizler de bu zincirin birer halkaları olabilirsek ne mutlu bize. SMA hastalığının tedavisi için gereken para bir ailenin üstesinden gelebileceği bir rakam değil.  Çok büyük rakamlar. Dolayısıyla el birliğiyle ne kadar destek olabilirsek o kadar faydalı oluruz diye düşünüyorum.”

    “BEBEKLERİMİZE BİR LOKMA BİR CAN OLSUN”

    Edirne Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nurcan Pektaş, “Bebeklerimize bir lokma bir can olsun dedik. Kadınlarımızla çıktık bu yola. Biz her hafta Cuma günü burada lokma yapıyoruz ama bu hafta burada elde edilen gelirin tümü SMA’lı bebeklerin tedavisinde kullanılması için bağışlanacak. Katkı sunan herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

    Lokma pişiren Hafize Belge ise “Çocuklarımıza umut ve can, kan olsun. Yeğenimin 8 yaşında kızı öldü bu hastalıktan” dedi.  

     

     

  • SİNOP’TA HER YAĞMURDA EVİ SU ALAN VATANDAŞ: “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    SİNOP’TA HER YAĞMURDA EVİ SU ALAN VATANDAŞ: “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    MUSTAFA USTA 

    Sinop’ta yaşayan Fatma Uzun, her yağmur yağdığında evinin su aldığını belirterek “Evimin içinde laminantlar kalktı. Yatak odam battı. Işıkları da açamıyorum. Yaptırmaya param yetmiyor ki, nasıl yaptırayım? Ben 1 maaş alan insanım. Eşim yok, kimsem yok” dedi.

    Sinop kent merkezinde yaşayan 63 yaşındaki Fatma Uzun, son 2 senedir yağmur yağdığında çatıdan gelen su yüzünden evinin odalarının su aldığını ve maddi açıdan zorlandığı için çatısını yaptıramadığını belirtti. Yetkililerden yardım isteyen Uzun, şöyle konuştu:

    “YAPTIRMAYA PARAM YETMİYOR Kİ, NASIL YAPTIRAYIM?”

    “Yağmur yağdığında evimi çatıdan su basıyor. Odamı ve salonum su oluyor. 2 senedir yağmur yağınca su evime, odama kadar giriyor. Allah yardım ediyor ki, yağmur yağmıyor. Yağmur yağsa evi sel alıp gidecek. Ben de duvarı delirdim, su merdivenlerden aşağı akıyor. Allah’tan Sinop’a bu aralar yağmur yağmadığı için şu an akmıyor. Evimin içinde laminantlar kalktı. Yatak odam battı. Işıkları da açamıyorum. Yaptırmaya param yetmiyor ki, nasıl yaptırayım? Ben 1 maaş alan insanım. Eşim yok, kimsem yok. Yetkililerden yardım istiyorum.”

  • TÜM EMEKLİLER SENDİKASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ: “EMEKLİ TABAN MAAŞI EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA EŞİTLENMELİDİR”

    TÜM EMEKLİLER SENDİKASI ESKİŞEHİR ŞUBESİ: “EMEKLİ TABAN MAAŞI EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞINA EŞİTLENMELİDİR”

    MELTEM KARAKAŞ

    Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Nalan Karagöz, “Emeklilere maaş bağlama oranı dul ve yetimleri de kapsayacak biçimde değiştirmeli ve taban maaş uygulaması güncellenmelidir. Buna göre yıllarını çalışma hayatına vermiş, değer üretmiş, emekli hakkını almış ve emekli olmuş her bireyin taban maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yani 30- 40 yıl çalışmış, değer üretmiş ve primlerini peşin ödemiş, türlü zorluklara göğüs germiş bir emeklinin alacağı maaş, henüz işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bugün için bu miktar 32 bin lira civarındadır” dedi.

    Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şubesi tarafından bugün Hamamyolu Caddesi’nde basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya CHP Eskişehir Milletvekilleri Utku Çakırözer ve Jale Nur Süllü ile CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz da katıldı. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen Tüm Emeklilerin Sendikası Eskişehir Şube Başkanı Nalan Karagöz, şunları söyledi:

    “GERÇEK ENFLASYON BİL CÜMLE HALKIN YAŞADIĞI HAYAT PAHALILIĞIDIR”

    “Yine TÜİK şaşırtmadı. Açıkladığı aralık ayı enflasyonu ve 2023 yılı için açıkladığı yıllık enflasyon gerçeği yansıtmıyor. Daha doğrusu yaşamımızda karşılığı yoktur. Artık TÜİK’in bizim nezdimizde güvenirliği yoktur. TÜİK’in Merkez Bankası’nın aylar önce açıkladığı enflasyon oranının bir tık altıda enflasyon açıklayacağını söylemiştik, hiç yanılmadık. TÜİK enflasyonu yüzde 64,77 olarak açıkladı. Bağımsız ve bilim insanlarından oluşan ENAG ise enflasyonu yüzde 127,21 olarak açıkladı. Bağımsız kuruluş olan ENAG ve DİSK-AR’IN verileri bizim çalışmalarımızı doğruluyor. Bize göre de emekli maaşlarına 2023 yılı için en az yüzde 96’lık artışa ilave olarak 2024 yılı ilk 6 ayı için öngörülen enflasyon eklenmelidir. Onun için biz TÜİK verilerini hiç dikkate almadan direkt olarak iktidara seslenmek istiyoruz. Gerçek enflasyon emeklinin yaşadığı, çalışanlarımızın yaşadığı, asgari ücretlilerin yaşadığı, gençlerimizin yaşadığı, kadınlarımızın yaşadığı, kısaca halkın yaşadığı hayat pahalılığıdır. Yapacağınız maaş artışını bu kritere göre yapmalısınız.

    “TABAN MAAŞ UYGULAMASI GÜNCELLENMELİDİR”

    Yaşanan hayat pahalılığının giderilmesi, emeklilerin bir nebze de olsa insanca yaşaması için artık yüzdelik zamların bir anlamı kalmamıştır. Yeni bir anlayışın, yeni bir uygulamanın devreye sokulması gerekir çünkü bu kadar düşük maaşların sebebi AKP iktidarının 2008’de kanunlaştırdığı sözde sosyal güvenlik reformudur. Bugün bu uygulama iflas etmiştir. İflas etmiş bu uygulamaya derhal son verilmelidir. Yeni bir yöntem bulunmak zorunludur. Yeni yöntemi biz söyleyelim; emeklilere maaş bağlama oranı dul ve yetimleri de kapsayacak biçimde değiştirmeli ve taban maaş uygulaması güncellenmelidir. Buna göre yıllarını çalışma hayatına vermiş, değer üretmiş, emekli hakkını almış ve emekli olmuş her bireyin taban maaşı, işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Yani 30- 40 yıl çalışmış, değer üretmiş ve primlerini peşin ödemiş, türlü zorluklara göğüs germiş bir emeklinin alacağı maaş, henüz işe yeni başlamış en düşük memur maaşına eşitlenmelidir. Bugün için bu miktar 32 bin lira civarındadır. Prim, gün sayısı, prim miktarı, eğitim, ek ödeme vb. kriterler de göz önüne alınarak emekli maaşlarına hak edişler kademe kademe eklenmelidir. Memurlara verilen 8 bin 77 lira yeni artışıyla birlikte bütün emeklilere de verilmelidir.

    “GÖRÜNEN TÜİK KILAVUZ İSTEMEZ”

    Emeklilerin ekonomik sorunlarının çözüm yolu budur. Bunun dışında yüzdelik artışlar çözüm değildir. Bugün yapılan artış 3 ay sonra anlamsızlaşıyor. Zira iktidar ne bürokratlarının ne de iktidar erkinin öngördüğü enflasyon oranları hiçbir zaman tutmadığı gibi yine tutmayacaktır. Görünen TÜİK kılavuz istemez. İktidarı bir noktada daha uyarmak istiyoruz. 7 bin 500 lira maaş alan emekli arkadaşlarımızın hemen hemen tamamının kök maaşı çok daha düşüktür. Sakın ola ki kök maaş üzerinden maaş artışlarını düşünmeyin. O durumda yeni bir 2023 Temmuz sendromu yaşanır. Yani 6 milyon emekli yine sıfır zam ile karşılaşır ki bu tam da emeklileri diri diri mezara gömmek olur.

    “SORUN ADİL BÖLÜŞÜMDÜR, SORUN TERCİH SORUNUDUR”

    Emeklilere bayram ikramiyesi diye verilen 2 bin liranın güncel karşılığı kalmamıştır. Satın alma gücü yok denecek kadar azdır. Bunun yerine bayram ikramiyeleri asgari ücret düzeyine çıkarılmalıdır. Bize; bütçemiz kısıtlı, para yok hikayeleri anlatılmasın. Para yok diye ÖTV arttırıldı MTV ikiye katlandı ama şans oyunlarında vergiler yüzde 50, yani yarı yarıya düşürüldü. Demek ki sorun para sorunu değildir. Sorun adil bölüşümdür, sorun tercih sorunudur. İlerlemiş yaşların rağmen binlerce emekli Ankara’ya akın ederek 10 Aralık’ta Ankara’da görkemli miting ile talebelerini kamuoyu ile paylaşmıştı. İktidarın takip ettiğini biliyoruz fakat işlerine gelmediği anlaşılıyor. Zira taleplere dair henüz bir açıklama duymadık. Sahici bir çözüm yerine emeklileri oyalamayı, süreci seçimlere endekslemeyi tercih ediyorlar.”

  • İZMİR’DE 6 ŞUBAT DEPREM DAVALARI İÇİN ADALET NÖBETİ : “11’İNCİ AYIN SONUNDA TÜM SORUMLULARIN YARGILANMALARINI BEKLİYORUZ”

    HABER: SULTAN EYLEM KELEŞ – KAMERA: KERİM UĞUR

    Adalet Peşinde Aileleri Platformu, üzerinden 11 ay geçen 6 Şubat depremlerine ilişkin davalarda yaşanan hukuksuzlukları protesto etmek için İzmir Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ tuttu. İzmir Barosu’nun da katıldığı nöbette platform adına açıklama yapan avukat Gökeren Şahin, “Depremin üzerinden 11 ay geçti biz hala adalet bekliyoruz, delillerin toplanmasını, bilirkişi raporlarını, kayıplarımızın bulunmasını bekliyoruz, ihmali bulunan kamu kurum ve kuruluşları için soruşturma izinlerinin verilmesini, şüphelilerin tutuklanmalarını, tutukluların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, firarilerin yakalanmasını bekliyoruz. 11. ayın sonunda tüm sorumluların yargılanmasını bekliyoruz” dedi.

    Adalet Peşinde Aileleri Platformu ve İzmir Barosu, deprem davalarında yaşanan hukuksuzluklar için bugün Bayraklı Adliyesi önünde “Adalet Nöbeti” eylemi yaptı. öbete İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, depremde hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda avukat katıldı. Nöbette “Daha kalabalık olabilirdik eğer yaşasalardı”, “Katiller taksirle değil, olası kastla yargılansınlar”, “Yastayız, adalette ısrarlıyız” pankartları taşındı.

    “DEVLETİN ULAŞMASI GEREKEN YERDE DEVLETİN OLMADIĞINI, İNSANLARIN SOĞUKTAN DONARAK ÖLDÜĞÜNÜ GÖRDÜK”

    Nöbette konuşan İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz, şunları söyledi:

    “Bundan tam 11 ay önce, 6 şubat saat 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş olarak ifade edilen o büyük depremde yaklaşık 55 bin yurttaşımızı kaybettik, 100 binin üzerinde yaralı olduğunu ve 35 binin üzerinde binanın yıkıldığını biliyoruz. Bu depremden hemen sonra, 2 gün sonra biz Hatay’daydık, orada yaşanan dramın ne kadar büyük olduğunu çok yakından görme olanağımız oldu. Hep söylüyoruz, bilim insanları da söylüyor; deprem öldürmez bina, öldürür diye. Evet, gerçekten binaların öldürdüğünü gördük. Ama biz orada başka bir şey daha gördük; bizim oraya ulaştığımızdan 3-4 gün sonrasına kadar orada kurtarma çalışmalarının başlamadığını gördük. Aslında sadece bina öldürmüyor, ihmal öldürüyor, programsızlık, plansızlık öldürüyor, liyakatsizlik öldürüyor. Evet, depremde göçük altında kalan yurttaşlarımıza günlerce ulaşılamadı ve o canlar belki iç kanamadan, belki depremin verdiği asır hasardan dolayı vefat ettiler ve bu insanlar için otopsiler dahi yapılmadı. Eğer otopsiler yapılmış olsaydı ölüm sebepleri en azından ortaya çıkacaktı ve devletin sorumluluğunun varlığı ortaya çıkacaktı. Evet, gerçek sorumlular o zamanlar ortaya çıkacaklardı, müdahale etmeyenlerin sorumluluğundan bahsediyorum. Yaklaşık 13 milyon 500 bin yurttaşımızı etkileyen bir depremdi bu, Türkiye’nin yüz ölçümünün 6’da 1’ini ve 11 ili etkileyen bir depremdi. En çok etkilenen 4 il oldu. Bu illerden bir tanesi Adıyaman’dı. Biliyorsunuz çarşamba günü Adıyaman’da İsias Oteli’nin duruşması yapıldı. Orada 72 genç, çocuk vefat etti, çöken bir binadan, bir otelden dolayı. Neden vefat etti? Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin verdiği bir rapor var o dosyada, bu binada zemin etüdü yapılmamış. Bu bina önce konut olarak yapılmış, sonra otele çevrilmiş, kullanılan demirlerin çapları uygun değil, ayrıca asla kullanılmaması gereken dere kumu kullanılmış. Çarşamba günü yapılan duruşmada 5’i tutuklu 11 sanık hakkında ifadeler alındı, ancak bu sanıklar ne yazık ki adliyeye getirilmedi. Ceza hukukunun en önemli ilkesi olan yüz yüzelik ilkesi orada da ihlal edildi. Yani nereye bakarsanız bakın hukuksuzluk ne yazık ki bu ülkede aldı başını gidiyor. Ben geçtiğimiz dönemlerde şunu söylemiştim, Victor Hugo’nun sözüdür bu: Evet her yerde polis var ama hiçbir yerde adalet yok. Adaleti sağlamanın yolu emniyet güçlerini arttırmak değil, işini gerçektne iyi bilen, liyakatli, becerikli, donanımlı insanlara iyi şeyler yapabilmektir, doğru işler yapabilmektir. Biz gittiğimiz illerde ne yazık ki devletin ulaşması gereken yerlerde devletin olmadığını, insanların soğuktan donarak öldüklerini ne yazık ki gördük ve acı bir tecrübe olarak yaşadık”

    “ENKAZ DIŞINDAKİLER BİLE ÖLÜME TERK EDİLDİ”

    Basın açıklamasını okuyan Avukat Gökeren Şahin, şöyle konuştu:

    6 Şubat ve sonrasında 35 binden fazla bina yıkıldı ve 300 bine yakını ağır hasar aldı, 1.5 milyon insan evsiz kaldı, en az 50 bin kişi hayatını kaybetti. Bu yıkıma sebep olanlar, tam anlamıyla yargılamaya dahi tabii tutulmadı, adalet karşısında hesap vermediler. 6 Şubat’ı yaşayan bizler enkazdakileri kurtarmayı düşünürken, enkazların dışındakiler bile ölüme terk edildi. Birçok ilde yemek yoktu, su yoktu, karın kışın ortasında çadır bile yoktu. Telefon şebekelerinde bant daraltılması yapılmıştı ve biz o gün çaresiz sadece bekledik. Yasımızı tutamadık. Ölenlerimizin mezarlarının bulunmasını bekledik. Daha kayıplarımızı bulamamışken enkazları kaldırmaya geldiler, gerekli numunelerin alınması için enkazların başında bekledik. Bilirkişi raporlarını bekledik. adliyede savcılar yoktu, savcıları bekledik. Evraklar kayboldu, bulunmasını bekledik.

    “SORUŞTURMA EVRAKLARI NEDEN EKSİK, RUHSAT DOSYALARI NEREDE?”

    Yitirdiğimiz canlarımıza sebep olan şüpheliler aramızda gezerken acımızın hesabını sormayı bekledik. Dosyalarda tutuklu dahi yoktu, tutuklanmalarını bekledik. Bugün burada süreç boyunca yaşadığımız hukuksal problemleri haykırmak ve nedenlerini sormak için toplandık. 11 ayın sonunda sorulmayan, cevaplanmayan soruları sorarak haykırıyoruz ve cevap istiyoruz. Davası açılmış deprem soruşturmalarında ilk duruşmada sanıklar olmadan yargılama yapılabilir mi? Adliyede dosyaların içerisinde olması gereken soruşturma evrakları neden eksik, zemin etütleri, binaların ruhsat dosyaları, tadilat ruhsatları nerede? Toplam ölü sayısının yanı sıra her apartman/siteye ait ölüm sayıları neden hala net bir şekilde tespit edilmedi? Enkazlardan detaylı ve yeterli delil neden toplanmadı? Enkazlar daha depremin üzerinden 1 ay geçmeden temelleriyle beraber neden kaldırıldı? Bilirkişi raporları neden hala sonuçlanmadı? Sonuçlanan bilirkişi raporları neden izaha muhtaç? Bilirkişi raporları neden teknik üniversitelere gönderilmiyor, raporları değerlendiren üniversite heyet ve kurulları ile ilgili açıklama istiyoruz.

    “NEDEN HİÇBİR KAMU KURUM VE KURULUŞU İÇİN SORUŞTURMA İZNİ YOK?”

    Neden şüphelilerin neredeyse tamamı bilinçli taksirle adam öldürme suçundan yargılanıyor? Adil olan para hırsı ve açgözlülük saikleriyle onlarca insanın ölmesini göze alarak bina inşa edenlerin, tadilat yapanların, imar izni verenlerin, yeterince denetlemeyenlerin olası kastla adam öldürme suçundan yargılanması değil mi? Neden bazı dosyalarda şüpheliler tutuklu yargılanıyor iken diğer dosyalarda sadece ‘yurt dışı çıkış yasağı’ gibi son derece yetersiz tedbir kararları veriliyor? 11 ay geçmesine rağmen neden hiçbir kamu kurum ve kuruluşu için verilen bir soruşturma izni yok?

    “ADALET ENKAZ ALTINDA KALMASIN DİYE…”

    Depremin üzerinden 11 ay geçti biz hala adalet bekliyoruz, delillerin toplanmasını, bilirkişi raporlarını, kayıplarımızın bulunmasını bekliyoruz, ihmali bulunan kamu kurum ve kuruluşları icin soruşturma izinlerinin verilmesini, şüphelilerin tutuklanmalarını, tutukluların ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini, firarilerin yakalanmasını bekliyoruz. Evrakların ortaya çıkartılıp dosyaya eklenmesini bekliyoruz. Taksirle değil kasten adam öldürmekle yargılanmalarını bekliyoruz. 11. ayın sonunda tum sorumluların yargılanmasını bekliyoruz. Mücadelemiz bitmedi, bugün burada sadece 6 Şubat’ta ölenlerin hesabını sormak için değil 6 Şubat’ta enkaz altında ölmeyen ancak hala insani bir yaşam bekleyen, depremden sağ kurtulan insanların haklarını sormak için bulunuyoruz, burada henüz depremi yaşamamış ancak bizi ölüme daha yaşamadan mahkum edenlerden dirençli kentler talep etmek icin bulunuyoruz. Birgün biz de enkaz altında kalıp bizim yerimize geride kalanlarımız adalet arayışında kalmak zorunda olmasın, adalet enkaz altında kalmasın diye bulunuyoruz”

    “SUÇLULARIN YARGILANMASINI VE TUTUKLANMASINI İSTİYORUZ”

    Açıklamanın ardından depremde yakınlarını kaybeden Adalet Peşinde Aileleri Platformu üyeleri de söz aldı. Yakınlarını kaybedenler, şunları söyledi:

    “-6 Şubat’ta Selim Köse Apartmanı Antakya’da kız kardeşim ve iki küçük yavrusunu kaybettik. Suçluları biliyoruz, sorumluların yakalanmasını, yargılanmasını ve tutuklanmasını istiyoruz. Bakın bu ülkeye olan güvenimizin, bu ülkeye güven duyabilmemiz için, bu ülkenin vatandaşı hissedebilmemiz için, adalet duygumuzun sağlanabilmesi için suçluların yargılanmasını ve tutuklanmasını istiyoruz”

    “BENİM ÇOCUKLARIM TOPRAĞIN ALTINDAYKEN ONLAR ARAMIZDA DOLAŞIYOR”

    -Ben 6 şubat depreminde 3 çocuğumu kaybettim, bir kızımı ve iki torunumu. Hasan Köse Apartmanı’nda imzası olan, onayı olan bütün sorumluların en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Benim çocuklarım toprağın altındayken onlar aramızda dolaşıyorlar. Ben hukuka, adalete güvenmek istiyorum.

    “TÜM AİLEMİ KAYBETTİM, SADECE BEN KALDIM, SORUMLULARIN HEPSİ GEZİYOR”

    -Adana Tutar Yapı Sitesi’nde tüm ailemi kaybettim, sadece ben kaldım. Sorumluların hepsi geziyor, kimlerin olduğunu da biliyoruz, isim isim biliyoruz. İsimlerini de verdik ama ne tutuklama var ne sorgulama var ne bir şey var. Bu adalet mi? Adalet istiyoruz. Sadece benim için değil, o apartmanda 63 vatandaşımız vefat etti. Hepsinin adına buradan ben sesleniyorum, adalet istiyoruz, hepsinin tutuklanmasını istiyoruz”