SAADET PARTİSİ'NDEN KONUT SORUNUNA ÇÖZÜM RAPORU: “DEZAVANTAJLI VE DAR GELİR GRUBU KONUTA ERİŞİMDE ÖNCELİKLENDİRİLMELİ”

SAADET PARTİSİ'NDEN KONUT SORUNUNA ÇÖZÜM RAPORU: “DEZAVANTAJLI VE DAR GELİR GRUBU KONUTA ERİŞİMDE ÖNCELİKLENDİRİLMELİ”
Saadet Partisi konut sorunu ve çözüm yolları ile ilgili rapor hazırladı. Raporda, “Konut krizi sadece finansal politikalarla çözülmeye çalışılmamalıdır. Konut kira ve satış ücretlerini dengeleyen, kira artışlarına karşı uygun koruma araçları sağlayan politikalar geliştirilmelidir. Merkezi yönetim, y...

Saadet Partisi konut sorunu ve çözüm yolları ile ilgili rapor hazırladı. Raporda, “Konut krizi sadece finansal politikalarla çözülmeye çalışılmamalıdır. Konut kira ve satış ücretlerini dengeleyen, kira artışlarına karşı uygun koruma araçları sağlayan politikalar geliştirilmelidir. Merkezi yönetim, yerel yönetimlere yerelden çözümler geliştirmeleri için farklı düzlemlerde destek vermelidir. Dezavantajlı ve dar gelir grubuna dahil bireylerin konuta erişimi önceliklendirilmelidir” denildi.

Saadet Partisi "Türkiye'nin Konut Sorunu ve Çözüm Yolları" başlıklı rapor hazırladı. Bugün açıklanan ve partinin resmi sosyal medya hesaplarından da paylaşılan raporda çözüm yolları şöyle sıralandı:

“Konutun sadece ekonomik, fiziksel bir araç olmadığı, temelde bir insan hakkı olduğu konusunda toplumun tüm kesimlerinin farkındalığı artırılmalıdır. Konut krizi tüm boyutlarıyla özellikle de sosyal politikalar bağlamında ele alınmalıdır. Konut krizine yönelik en temel ve acil tedbir olarak inşaat maliyetlerini ve alım gücünü doğrudan etkileyen enflasyon kontrol altına alınmalı ve fiyat istikrarı sağlanmalıdır. Konut meselesine ilişkin çözümlerde konutu, ülkedeki ekonomik problemlerin çözümü için finansal bir araç haline getiren değil; kendi vatandaşımızın barınma ihtiyacını merkeze alan bir vizyon benimsenmelidir. Konutu yatırım ve spekülasyon aracı olmaktan çıkaran, toplumsal gruplar arasında konut varlığına dayalı servet ve gelir eşitsizliğini ortadan kaldıran, tüm paydaşları bir araya getiren, bütünleşik planlama yaklaşımı ışığında konutla ilgili strateji, hedef ve politikalar belirlenmelidir. Konut politikaları enflasyon ve inşaat maliyet endeksleri göz önünde bulundurularak kalıcı çözümlerin üretileceği stratejiler doğrultusunda hazırlanmalıdır.

“MERKEZİ YÖNETİM, YEREL YÖNETİMLERE YERELDEN ÇÖZÜMLER GELİŞTİRMELERİ İÇİN DESTEK VERMELİ”

Konut krizi sadece finansal politikalarla çözülmeye çalışılmamalıdır. Konut kira ve satış ücretlerini dengeleyen, kira artışlarına karşı uygun koruma araçları sağlayan politikalar geliştirilmelidir. Toplumsal-mekânsal eşitsizliklerin önüne geçilmeli, toplumun genelindeki adalet ve aidiyet duygusu zedelenmemelidir. Yerel yönetimlerin geçmişte olduğu gibi konut sorunlarının ve bu sorunların nedenlerinin tespitinde ve bu sorunlara çözümler üretmede daha aktif rol alması sağlanmalıdır. Merkezi yönetim, yerel yönetimlere yerelden çözümler geliştirmeleri için farklı düzlemlerde destek vermelidir.

“GELİŞTİRİLECEK KONUT PROJELERİ MÜTEAHHİT DEĞİL; VATANDAŞ ODAKLI OLMALIDIR”

Dezavantajlı ve dar gelir grubuna dahil bireylerin konuta erişimi önceliklendirilmelidir. Türkiye’nin düzensiz kentleşme ve gecekondu gibi sorunlarına son dönemde çözüm olarak sunulan büyük ölçekli kentsel dönüşüm projeleri ve toplu konut uygulamaları insan merkezli olarak acilen gözden geçirilmeli ve yenilenmelidir. Bölgeye, kır-kent ayrımına, kentsel ve kırsal alanlardaki yerel yapılara göre konut sorunları ve bu sorunların kaynakları tespit edilmeli; ardından çözüm önerileri geliştirilmelidir. Yapılacak sosyal konutlar, ulaşım ve altyapı sorunları çözülmüş, düşük işlem ve kullanım maliyetine sahip projelerden inşa edilmelidir. Bu yapılar iskân ruhsatları verildikten sonra 5 yılda bir denetlenmelidir. Geliştirilecek konut projeleri müteahhit değil; vatandaş odaklı olmalıdır. Konut sorunlarına sürekli olarak yıkmak ve yapmak üzerinden yaklaşılmamalı; ekolojik, tarihi, toplumsal ve kültürel miras ve ülke kaynakları israf edilmemelidir. Konut, edinilme amacına göre (barınma veya yatırım) farklı vergilendirme süreçlerine tabii tutulmalıdır. Kurulacak olan sistem; kontrollü ve kademeli vergilendirmeye olanak sağlamalıdır. Yeni ve yaratıcı kooperatif modelleri gündeme alınmalıdır.”