Kronik hasta ve yaşlı mahkûmlar adalet bekliyor
28 Şubat Davası kapsamında müebbet hapse mahkûm edilen Emekli Orgeneral Çevik Bir; bulunduğu cezaevinden, sağlığı cezaevi koşullarında kalmaya elverişli olmadığı gerekçesiyle tahliye edilmişti. Yaşanan gelişme, akıllara cezaevinde kronik hasta ve tek başlarına hayatlarını idame ettiremeyen yaşlı, buna rağmen tahliye edilmeyen çok sayıda hasta mahkûmların durumu getirdi.
İslami kimliklerinden dolayı çeşitli kumpaslar sonucu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Şehmus Alpsoy ve babası Mehmet Emin Alpsoy'un (75) durumları Çevik Bir'den daha ağır oldukları halde halen cezaevinde olmalarına tepki gösteren aile, Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı başta olmak üzere yetkili mercilerden adalet istiyor.
"Adli Tıp Kurumunun Adalet Bakanlığına bağlı olması tarafsızlığı konusunda yıllardan beridir tartışma konusu"
Şehmus ve Mehmet Emin Alpsoy'un avukatlarından Harun Agah, adaletin tüm hasta ve yaşlı mahkumlara adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini vurguladı.
Harun Agah
Çevik Bir'in tahliye edilmesiyle beraber tekrardan hasta ve yaşlı mahkûmların infazının ertelenmesi gündeme geldiğini hatırlatan Agah, "Geçtiğimiz yıllarda da kendi müvekkilimiz Şehmus Alpsoy ve babası Mehmet Emin Alpsoy için taleplerde bulunmuştuk. Müvekkil Şehmus Alpsoy kolon kanseri hastalığının tedavisi yıllardan beri sürüyor. Ancak buna rağmen taleplerimiz reddedildi. Adli Tıp Kurumundan olumlu rapor alınamadı. Adli Tıp Kurumunun Adalet Bakanlığına bağlı olması tarafsızlığı konusunda yıllardan beridir tartışma konusu. Yine diğer müvekkilimiz Mehmet Emin Alpsoy da 70 yaş üzeri ve Parkinson hastası. Onun için de yine yıllardan beri talepte bulunmamıza rağmen herhangi olumlu bir rapor alınamadı. Çevik Bir'den daha ağır durumda bulunmalarına rağmen taleplerimiz reddedildi. Tüm mahkûmlar için hastalık, ağır hastalık ve yaşlılık durumunda tarafsız bir kurum tarafından düzenlenecek raporlarla infazın ertelenmesi, hızlıca uygulanması gerekmektedir." dedi.
"Herkese verilen adalet ya da verilen haklar niye bize verilmiyor?"
Şehmus Alpsoy'un eşi Suat Alpsoy, eşinin kolon kanseri olduğunu, birkaç kez ameliyat edildiğini ve adeta ölüme terk edildiğini belirterek kronik hastalıkları nedeniyle mahkumiyeti daha da zorlaştığını söyledi.
Şehmus Alpsoy'un eşi Suat Alpsoy
Artık söyleyecek bir şeylerinin kalmadığını dile getiren Alpsoy, "Bu devlet görüyor da duyuyor da bilmiyorum. Herkese verilen adalet ya da verilen haklar niye bize verilmiyor? Ben onu da anlamış değilim. Artık 23 yıl oldu. Neredeyse çeyrek asırdır içerideler. Yetmiyor mu yani? Bilmiyorum. Darbe yapanlar bırakılıyor. Adam öldürenler bırakılıyor. Her türlü kötülüğü yapanlar dışarı bırakılıyor ama nedense bizimkilere adalet hiç uğramıyor. Yani biz de bu memleketin insanlarıyız, bu memleketi seven kişileriz. Bu memleketin cefasını belki de biz çektik hâlâ da çekiyoruz. Hâlâ da devlet bizi görmek istemiyor. Talebimiz ya dosyalarına bakılıp yeniden yargılama verilsin ya da bu hastalıklarından dolayı serbest bırakılsın. Kayınpederim de aynı durumda. Eşim sabah telefonda babasının idrarında kan çıktığını söylüyordu. O da durumu kötü her gün hastanede. Eşim ve kayınpederim ikisinin de hastalıkları birbirinden daha ciddi. Yani artık ikisi de kendilerine bakmıyorlar. Zaten belki on yıldan fazla tek hücrede tutuldular. Şimdi ikisi hasta olduğunda bir de yer olmadığından dolayı yan yana koyuyorlar. Yer olsa belki ayrı ayrı yerlere koyacaklar. Her birisi ayrı bir hücrede ölüp gidecek. Yani kimse de görmeyecek onları. Çünkü ikisi de rahatsız. Eskiden eşim babasına bakıyordu, şimdi o da bakamıyor. Bilmiyorum artık ne diyeceğimizi artık hiç bilemiyoruz." ifadelerine yer verdi.
"Cumhurbaşkanı bir inisiyatif kullansın bıraksın artık bu hasta mahkumları"
Yetkililere seslenen Alpsoy, şunları aktardı:
Cumhurbaşkanı bir Necdet Sezer kadar gelemiyor mu? O binlerce teröristi bıraktı, dağ başına çıktılar, yeniden canlı bomba olup patlattılar her tarafı. Bir inisiyatif kullansın bıraksın artık bu hasta mahkumları. Bir tek eşimi, kayınpederimi değil, binlerce hasta mahkûm var içerde. Herkese adalet gelsin. Bir tek bize değil herkese uğrasın. Eğer birine hak veriliyorsa herkese verilsin. Verilmiyorsa hiç kimseye verilmesin. Yani burada çifte standart olmasın. Madem ki aynı ülkede yaşıyoruz, madem ki aynı ülkenin insanlarıyız, bu insanlara da aynı haklar verilsin ki herkes bilsin ki Türkiye'de de adalet var. Ama artık hiç kimse adalete güvenmiyor. Çünkü adalet yok. Birine verilen haklar öbürüne verilmiyor. Ya bizim dayımız olacak ya da hiç kimse bize sahip çıkmıyor. Öyle mi olması gerekiyor? Madem ki Müslümanız, Hazreti Ömer'in adaletine baksınlar, nasıl bir adaleti uyguluyordu, nasıl yapıyordu, nasıl bir İslam ülkesi kurmuşlardı ona baksınlar birazcık olsun örnek alsınlar. Madem ki alnı secde de olan kişilerdir. Birazcık olsun örnek alsınlar o Müslümanları. Bu yapılan zulümler kimsenin yanında kalmayacak ve Allah herkesin cezasını da verecek. Ama biz herhalde sabır edemiyoruz işte.
Alpsoy son olarak, "Çevik Bir, en büyük darbeyi o yaptı Müslümanlara ve bütün ülkeye yaptı. Yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede bırakmıyorlardı başörtüsü taksınlar. Başka bir şey değil. Yani bırakın Müslümanca yaşamayı bir Müslüman kadına başörtüsünü bile çok görüyorlardı. Çevik Bir nasıl, niye serbest bırakılıyor da bizimkileri bırakılmıyor? O da aynı cezayı yemiş, eşim de aynı cezayı yemiş. Madem ki ona bir hak verildi, eşime de kayınpederime de verilsin, başka hasta olan Müslümanlara da verilsin, hasta olan bütün herkese verilsin. İsterse Müslüman olsun olmasın hak haktır. Madem ki birine veriliyor herkese verilmesi lazım." diye konuştu.
"Yetkililere sesleniyorum artık hasta mahkumlarımızı bıraksınlar"
Rabia Alpsoy
Mehmet Emin Alpsoy'un eşi ve Şehmus Alpsoy'un annesi Rabia Alpsoy, "Eşimin yaşlılıkla birlikte birçok hastalıkları var. Kendine bakamıyor. Kendi çamaşırlarını yıkayamıyor. Zaten oğlum Şehmus hastadır şimdiye kadar ona o bakıyordu. Oğlumu bugün hastaneye götürmüşler. Yeni, çok perişan. 23 sene oldu içeride yaşlandı artık. Ben kanser olduğumdan bir senedir görüşlerine gidemiyorum. Büyüklere sesleniyoruz artık bıraksınlar. O kadar milleti bırakıyorlar. Niye onları bırakmıyorlar? Çok yaşlandı, elleri titriyor, kendine bakamıyor. Allah bize yardım etsin. Allah bizim hakkımızı bırakmasın. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Herkese adalet var da bize de bari olsa. Ben hastanedeydim hastanede 44 gün yattım. Eşimi ziyaretime getireceklerini bekliyordum izin vermediler. Eşimin hastaneye gelmesini çok istedim ama bırakmadılar, getirmediler. Ne diyeceğimi bilmiyorum eşim ve oğlum içeride perişan olmuşlar. Benim kanser tedavim altı aydır devam ediyor. Kemoterapi tedavisi gördüm. Yetkililere sesleniyorum artık onları bıraksınlar. Bu kadar milleti bırakıyorlar, bari sıra bizimkilere de gelsin." dedi. (İLKHA)