TEMEL KARAMOLLAOĞLU, SUUDİ ARABİSTAN’DAN PARA ALINACAĞI İDDİALARINI DEĞERLENDİRDİ: "BUNUN KARŞILIĞINDA BİZDEN NE İSTEYECEKLER?"
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Suudi Arabistan'dan Türkiye’ye 20 milyar dolarlık para girişi olacağı” iddialarına ilişkin, "Şimdi her yerden biraz para geliyor, musluklar yavaş yavaş açılıyor. Bir de bunun maliyeti ne merak ediyorum? Türkiye’nin şu anda 160 milyar doların üzerinde paraya ihtiyacı var. Suudi Arabistan bunun karşılığında ne verecek, bizden ne isteyecek? Elbette bunu merak ederiz. Ama bu paralar bu iktidarın, bu ülkenin ihtiyacı olan parayı karşılamaz" dedi.
Temel Karamollaoğlu, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Seçimlere az bir zaman kaldı. İktidarın 2022 yılı için vermiş olduğu vaatler yerine getirilmedi. 2023 hedefleri de iddia ve boş vaat olmaktan öteye geçemeyecek” diyen Karamollaoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
FİLİSTİN SAVAŞI HER MÜSLÜMANIN ÖNÜNDE SINAV KAĞIDIDIR: Katil İsrail alçakça saldırılarına hala devam ediyor. Son saldırılarında sivil ve masum insanları katlettiler. Şimdi de bir normalleşme süreci başlatıldı. İktidara sormak istiyorum bu alçaklarla katillerle normalleşeceksiniz. Gördünüz mü alay-ı vala ile karşılaştığınız tıyneti bozukların son tavırlarını. Biz İsrail ancak ‘güçten anlar’ diyorduk. Bir Filistin atasözü, ‘İsrail’le örtünen çıplak kalır’ der. Bunu bugünkü iktidar ve dünya ne zaman anlayacak merak ediyoruz. Ukrayna için ayağa kalkan kurum ve kuruluşlar başta Türkiye olmak üzere neden Filistin’de yıllardır devam eden katliamlarına rağmen kılını bile kıpırdatmıyor. Filistin savası her Müslümanın önünde sınav kağıdıdır. Bu sınavda sınıfta kalan diğer tüm derslerinden geçse bile hiçbir anlamı ve kıymeti yoktur.
CUMHURBAŞKANI DAHA YORGUN: Erdoğan iktidarının ve Cumhur İttifakı’nın yönetim tarzının ülkemizi yorgun düşürdüğünü görüyoruz. Konun esas alındığı Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi Erdoğan iktidarının nobranlığıyla birleşince Türkiye sorunların yumağı haline geldi. Sorunlar çözülemiyor çünkü ekonomi yorgun, bürokrasi yorgun daha da önemlisi Sayın Cumhurbaşkanı hepsinden daha yorgun. Gıda fiyatlarında da gıda fiyatlarında da durum farklı değil. Enerji enflasyonu komşumuz Yunanistan yüzde 55,7 Almanya’da yüzde 38,3 onlar da enerjiyi dışarıdan alıyorlar biz de alıyoruz. Dünyadaki küresel problemler elbette ülkemizi etkilemektedir. Buna karşı tedbir almak ve üstesinden gelmek elbette mümkündür. Liyakat ve ehliyetin, üretime dönük ekonominin olduğu bir ülkede hiçbir küresel kriz bu denli yoğun bir hasara yol açmazdı.
TOPLUMUN HER KESİMİNE ÇATIK KAŞ SERT SÖZLERLE HİTAP EDİYOR: Geçtiğimiz hafta binlerce memur işten atıldı. Beraat ettiği halde işine dönmeyi bekleyen on binlerce memur var ülkemizde. Eğitim yazboz tahtasına çevrildi. Bu hangi küresel etkinin altında kaldığımız için meydana geldi merak ediyorum. İfade hürriyetinde, basın hürriyetinde, hukukun üstünlüğü endeksinde, yolsuzluk endeksinde ülkemizi en kötü ülkeler arasında gösterecek hale getirirken; hangi küresel etkinin altında kaldı bu iktidar merak ediyoruz. Kutuplaşma sona erdirmek için bir adım bile atmaktan aciz arkadaşlar. Toplumun her kesimine çatık kaşlar ve sert sözlerle hitap ederken hangi küresel gelişmeleri dikkate alarak davranıyorlar merak ediyoruz. Herhalde sinirleri bozuluyor bunu başka türlü anlamak ve anlatmak mümkün değil.
TÜRKİYE GIDA ARZ GÜVENLİĞİYLE KARŞI KARŞIYA: Türkiye nüfusuna her yıl birkaç milyon kişi eklenmektedir. Ayrıca bu nüfus içinde gözükmeyen milyonlarca sığınmacı ve mülteci de söz konusu. Artan bu nüfusa rağmen yanlış tarım politikalarının sonucunda ekilen tarım alanlarındaki düşüş pek çok gıda ürününde bugün yaşanan dışa bağımlılığımızı artırmaktadır. 2005 yılında 65 milyon olan Türkiye nüfusu 2021 yılı sonunda 84 milyona çıktı. Dışarıdan gıda ithal ederken hiç tereddüt göstermiyorlar çünkü bir ihtiyaç peki bunun için tedbir almak hükümetin elinde değil mi? Bugün Türkiye yanlış tarım politikalarını sonucunda gıda arz güvenliği ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çiftçinin girdi maliyetlerinin arttığı bir ortamda gıda ürünlerinin de önümüzdeki süreçte artması kaçınılmazdır. Artan gübre mazota rağmen çiftçiye hak ettiği destek veriliyor mu? Hayır.
HAYAL SAT OY AL: Temmuz ayı tüketici enflasyonu yüzde 2,37 aylık üretici enflasyonu yüzde 5,17 olarak açıklanmıştır. Bakın tüketici enflasyonu yüzde 2,4 civarında çiftçinin maliyeti ise 5,2 civarında artmış. Bu ne manaya geliyor? Önümüzdeki aylarda bu artış mutlaka fiyatlara yansıyacak. Artık vatandaş bu fiyatları yaşayarak görecek manasına geliyor. Kaçamazsınız ki bundan. Üreticilerin henüz fiyatlara yansıtmadığı fiyatlar var. Enflasyonun düşmesini bekliyor iktidar ama bu bize düşmek bir yana artmasının kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Hayal sat oy çal. Artık bu taktikle başarılı olamayacaklarını kendileri de anladılar sanıyorum. Ülkede bir iktidar var ama iktidara güven yok artık.
"İTİBAR KAZANMAK İÇİN YAPILAN HARCAMA TÜRK EKONOMİSİNE HİÇBİR KATKI SAĞLAMAZ”
Karamollaoğlu açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Karamollaoğlu, “Rusya’nın ardından Suudi Arabistan’dan 20 milyar dolarlık para girişi için görüşmelerin sürdürüldüğü belirtiliyor. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz” sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
“Şimdi her yerden biraz para geliyor musluklar yavaş yavaş açılıyor. Bir de bunun maliyeti ne merak ediyorum. Türkiye’nin şu anda 160 milyar doların üzerinde paraya ihtiyacı var. Suudi Arabistan kredi verme noktasına gidiyorsa bu kredinin şartlarını bilmek isteriz. Rusya’dan gelen parayı az çok anladık. Akkuyu santraliyle ilgili bir ödeme, ama Suudi Arabistan bunun karşılığında ne verecek bizden ne isteyecek, elbette bunu merak ederiz. Ama bu paralar bu iktidarın, bu ülkenin ihtiyacı olan parayı karşılamaz. Bunun en önemli sebebi de birincisi yolsuzluk. Ne koyarsan koy dipten akıp gidiyor. Ne gittiği, nereye gittiği belli değil. İkincisi de israf. Sayın Cumhurbaşkanı’nın kendi ifadesiyle 'itibarda israf olmazmış.' Vay canına. İsrafın esas kaynağı itibar kazanmak için yapılan harcamadır. İtibar kazanmak için yapılan harcama Türk ekonomisine hiçbir katkı sağlamaz.”