ABDURRAHMAN TUTDERE'DEN “AKP’NİN ZULÜM LİSTESİ” ÇALIŞMASI: "GÜBRE FİYATLARI YÜZDE 15-53, YEM FİYATLARI YÜZDE 83-170 ORANINDA YÜKSELDİ"

ABDURRAHMAN TUTDERE'DEN “AKP’NİN ZULÜM LİSTESİ” ÇALIŞMASI: "GÜBRE FİYATLARI YÜZDE 15-53, YEM FİYATLARI YÜZDE 83-170 ORANINDA YÜKSELDİ"
CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tuttedere’nin hazırladığı “AKP’nin zulüm listesi” başlıklı çalışmaya göre; son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 15-53, yem fiyatlarında yüzde 83-170 oranında artış yaşadı. Geçen yıl litre fiyatı 6 lira 75 kuruş olan mazot bugün 23 lira 58 kuruşa yükseldi. Tut...

MAHİR BAĞIŞ

CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tuttedere’nin hazırladığı “AKP’nin zulüm listesi" başlıklı çalışmaya göre; son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 15-53, yem fiyatlarında yüzde 83-170 oranında artış yaşadı.  Geçen yıl litre fiyatı 6 lira 75 kuruş olan mazot bugün 23 lira 58 kuruşa yükseldi. Tutdere, “AK Parti iktidarı döneminde 28 milyon hektar olan tarım arazisinin 23 milyon hektara gerilediğini görüyoruz. Türkiye, AK Parti iktidarı döneminde Ukrayna’dan gelecek buğday yüklü gemileri bekler hale gelecek, bu da ülkemiz için büyük bir utanç, bu ülkeyi bu utançtan kurtarın diyoruz” dedi.

CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere, son bir yıl içerisinde tarım ve hayvancılıkta yaşanan fiyat artışlarını hesapladı. Tutdere’nin hesabına göre son bir yıl içerisinde, gübre fiyatlarında yüzde 15-53, yem fiyatlarında yüzde 83-170 oranında artış yaşadı.  Tarım ve hayvancılık başat bir unsur olan mazot ise geçen yıl litre fiyatı 6 lira 75 kuruş iken bugün 23 lira 58 kuruşa yükseldi.

Tutdere, hazırladığı çalışmayı ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Tarım için tehlike çanlarının çaldığını belirte Tutdere, şunları söyledi:

“AK PARTİ İKTİDARI DÖNEMİNDE 28 MİLYON HEKTAR OLAN TARIM ARAZİSİNİN HEKTARA GERİLEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”

“Tek adam rejiminin ülkemizi getirdiği durum istatistiklere de yansımış durumda. Özellikle tarım çiftçilerimiz çok ciddi bir sorunla karşı karşıya, tarımda tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Geçen yıl ağustos ayı verileriyle 2022 Ağustos ayının verilerini karşılaştırdığımızda tarım sektöründe ve hayvancılıkta ciddi bir fiyat artışının olduğunu görmekteyiz. Mazot fiyatları son bir yıl içinde yüzde 249, yem fiyatları yüzde 97 civarında artmış durumda. Bu artış bütün kalemlerde kendisini gösteriyor. Özellikle kötü tarım politikası ve tarım girdi maliyetlerindeki artışlar Türkiye’deki yurttaşlarımızın, çiftçilerimizin tarımdan elini çekmelerine sebep veriyor ve hızla tarım arazileri boş kalıyor. AK Parti iktidarı döneminde 28 milyon hektar olan tarım arazisinin 23 milyon hektara gerilediğini görüyoruz.

“TÜRKİYE, UKRAYNA’DAN GELECEK BUĞDAY YÜKLÜ GEMİLERİ BEKLER HALECEK, BÜYÜK BİR UTANÇ”

Bu veri bile tek başına Türkiye’de nüfus artarken tarımdaki işlenen arazi oranın düşüklüğü bize gösteriyor ki bu veri Türkiye’deki hayvancılığın ve tarımın hızla bitme noktasına doğru sürüklendiğini görmekteyiz. Buradan iktidara ve Tarım Bakanlığı’na şu çağrıyı yapıyoruz; bu verileri görün. Türkiye’de tarım ve hayvancılık sizin anlattığınız gibi işler gerçekten güllük gülistanlık değil tedbir alınmazsa ülkemiz büyük bir gıda krizi ile karşı karşıya kalabilecek. Türkiye, AK Parti iktidarı döneminde Ukrayna’dan gelecek buğday yüklü gemileri bekler hale gelecek, bu da ülkemiz için büyük bir utanç, bu ülkeyi bu utançtan kurtarın diyoruz. “

 Tutdere, hazırladığı “AKP’nin çiftçiye zulmü” başlıklı araştırmaya göre, bitkisel üretim yapan çiftçinin en önemli girdilerinin traktör, mazot, gübre, tohum, ilaç, tarla kirası, işçilik ve işletme giderleri olduğunu belirterek şunları kaydetti:

“Üretim maliyetlerini doğrudan etkileyen faktörler bunlar.  Hayvansal üretim yapanlar için hayvan materyali, yem, işçilik, hastalıklar mücadele için veterinerlik hizmetleri ve yine işletme giderleri maliyetleri en çok etkileyen unsurlardır. Elde edilen tarımsal ürün veya hayvansal ürünün tüketiciye ulaşması için nakliye, ambalaj, vergiler, aracı karları, reyon, pazarlama giderleri maliyetleri artıran en önemli kalemlerdir. 

Uygulanan politikalara bakıldığında bitkisel üretimde ve hayvancılıkta üretim maliyetlerini düşürecek önemli hiçbir önlem alınmazken, maliyetleri artıracak, ithalata mecbur bırakacak birçok yanlış yapılıyor. Hem hükümet hem de tüketici istiyor ki, gıda fiyatları hiç artmasın. Etin, sebzenin, meyvenin, bakliyatın, ekmeğin fiyatı hep aynı olsun. Fakat böyle bir dünya yok. Çünkü eskilerin deyimiyle ne koyarsan kazana o gelir kepçene."

Mazot fiyatlarının son bir yılda yüzde 249 zamlandığına dikkat çeken Tutdere, şu değerlendirmeyi yaptı:

“İKTİDAR KIRMIZI MAZOT ÇAĞRIMIZA ACİLEN KULAK VERMELİDİR”

 “İster bitkisel üretim, isterse hayvancılık yapsın üreticinin en önemli girdilerinden olan mazot son bir yılda yüzde 249 zamlandı. Geçen yıl litre fiyatı 6 lira 75 kuruş olan mazot bugün 23 lira 58 kuruşa yükseldi. Akaryakıta bir yılda peş peşe gelen zamlar sonrası her ne kadar fiyatta indirime gidilmiş olsa da indirimli hali bile geçen yılın üç buçuk katı durumunda. Bunun üretilen ürüne yansıması olmayacak mı? Çiftçi, artan bu maliyeti cebinden mi karşılayacak? Akıllara ‘Hükümet çiftçiye mazot desteği vermiyor mu?’ sorusu gelebilir. Ancak üreticilerimiz bilir ki, destek hem yetersiz hem de çok geç ödendiği için bir işe yaramıyor. Çözüm olarak Genel Başkanımızın “kırmızı mazot” önerisi bir an evvel hayata geçirilmelidir. Ancak vatandaşlarımız rahat olsun, millet ittifakının iktidarında kırmızı mazot uygulamasıyla bu sorun öncelikli olarak çözüme kavuşturulacaktır.”

Artan maliyetler yüzünden çiftçilerin tarlasına gübre atmayı unuttuğunu ifade eden Tutdere, şunları kaydetti:

“AVRUPALI ÜRETİCİ DEKARA 1 TON ÜRÜN ALIRKEN ANADOLU’DA ÜRETİCİLERİMİZ 350 KG’YE SEVİNİYOR”

 “TÜİK verilerine göre 17 milyon ton buğday üretmemize rağmen, yanlış sanayileşme ve üretim-tüketim endeksinin doğru kurgulanmaması sonucu ithalatımızın 10,5 milyon tona ulaştığını gözlemlemekteyiz. Özellikle savaşın etkisiyle dünyada artış gösteren tarımsal girdiler, AKP’nin yanlışlar zinciri nedeniyle oluşan güçsüz ekonomik yapımızdan dolayı standart bir Avrupa ülkesine göre bizde kat be kat daha fazla etki göstermektedir. TMO’nun geçen seneki yanlış alım politikası tarım geçmişimizdeki en büyük hatalardan biridir. Dünyada tarım emtialarında doğru bir yol izlemek istiyorsak, akılcı ve akademik adımlara ihtiyacımız var. Örneğin Rusya dünya buğdayının sadece yüzde 10’unu üretip bu konuda söz sahibi olurken, biz dünyanın yüzde 70 üretimini yaptığımız fındıkta bile söz sahibi olamıyoruz. Avrupa’da çiftçiler doğru hibrit tohumu ve ıslah çalışmaları sonucu dekara 800 kg hatta 1 tona yakın verim alırken Adıyaman’daki Abuzer amca maalesef 350 kg’ye sevinir olmuş durumda. Kat be kat artan maliyetler karşısında çiftçimiz uzun yıllardır gelir sağlayamayıp, tarlasına gübre atmayı unutur olmuştur. Türkiye’de son 10 yıldaki kuru-sulu karışık ortalama dekar buğday verimi 275 kg’dir. Tarım Bakanı, vaatlerinin arasında olmasına rağmen hala tarımsal destekleme modelini neden açıklamadı? Çiftçinin yarısı kayıt dışı iken üretimle ilgili nasıl bir devrim olacaktır?” 

Gübre, tohum, ilaç, yem gibi en temel girdilere yapılan zamları sıralayan CHP’li Tutdere, şöyle devam etti:

“EKMEKLİK BUĞDAYIN TOHUMU GEÇEN SENE 3,5 LİRA İKEN BU SENE 10,5 LİRADIR”

“Ülkenin ekonomi ve tarım politikalarını tarumar eden AKP iktidarının beceriksizliği ve kötü yönetimi yüzünden son bir yılda gübre fiyatlarında yüzde 53 ila yüzde 15 arasında artış, yem fiyatlarında ise yüzde 170 ila yüzde 83 oranında arasında artış yaşandı. Son bir yıl içerisinde amonyum sülfatın fiyatı yüzde 14,3; ÜRE gübresinin fiyatı yüzde 15; DAP gübresinin fiyatı yüzde 32,3; 20-20-0 gübresinin fiyatı yüzde 52.7; CAN gübresinin fiyatı yüzde 30.4 oranında artış gösterdi. Gübre altın oldu, tarlalar gübresiz kaldı. Gübrelerin ton fiyatlarına baktığımızda; geçen yıl ağustos ayında ton fiyatı 9 bin 800 lira olan Amonyum Sülfat bugün 11 bin 200 liraya, 14 bin 600 lira olan DAP gübresi 19 bin 400 liraya, 12 bin 178 lira olan ÜRE bugün 14 bin liraya, 8 bin 320 lira olan 20-20-0 gübresi 12 bin 700 liraya, 7 bin 360 lira olan CAN gübresi 9 bin 600 liraya yükseldi. TÜİK’e göre bile tarım ürünleri üretici fiyat endeksi (Tarım-ÜFE) yıllık yüzde 157,89 artmış. Ekmeklik buğday tohumu geçen sene 3,5 iken bu sene minimum 10,5 liradır. Çiftçi daha ucuz diye taban gübresinde 20-20 dışında gübre kullanamaz olmuştur. Yemde de durum farklı değil. Son bir yıl içerisinde besi yeminin fiyatı yüzde 83; süt yeminin fiyatı yüzde 97; yumurta yeminin fiyatı ise yüzde 169,4 oranında artış gösterdi.

 “GİRDİ MASRAFLARI EKİNDEN ÖNCE BÜYÜYOR”

Geçen yıl ağustos ayında 2 bin 440 lira olan besi yeminin tonu 4 bin 465 liraya, 2 bin 630 lira olan süt yeminin tonu 5 bin 180 liraya, 3 bin 140 lira olan yumurta yemi ise 8 bin 460 liraya yükseldi. Diğer bir önemli girdi kalemi olan zirai ilaçtaki artış ise dudak uçuklatır cinsten. Geçen yıl litresi 125 lira olan Decis (Deltamethrin) bugün 320 lira, 140 lira olan Herbisit grubu ot kurutma ilacı 300 lira, 150 lira olan kaptan tarım ilacı 320 liraya yükseldi. Ayrıca tarım makine ve ekipmanlarındaki fahiş artışlar da girdi fiyatlarıyla yarışıyor. 40’lık hububat mibzeri 40 bin liradan 88 bin liraya, 5 üniteli 12 inç pulluk 15 bin liradan 25 bin liraya yükselmiş durumda. Yani girdi masrafları ekinden önce büyüyor. Bu fiyatlar ve AKP’nin bilimsel bir dayanağı olmayan tarım politikaları karşısında üretici nasıl ekecek, nasıl biçecek?”

 Üreticinin fahiş girdi fiyatları karşısında dayanacak gücü kalmadığını ifade eden Tutdere, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“ÜRETİCİ HACİZLİ, ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINDA, ÜRETİM DURMAK ÜZERE”

“2007’den bu yana, çiftçimize verilmeyen tarımsal desteklerin toplamı 272 milyar lira. Kendi çiftçisine borç takan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Bankalar Birliği’nden alınan son verilere göre çiftçilerin bankalara olan borcu 224 milyar lirayı aşmış durumda. Bakanlık tarafından açıklanan verilere göre 1 milyon 366 bin tarım arazisinin ödenemeyen borç nedeniyle bankalar tarafından rehin alınmış duruda. 28 milyon hektarlık tarım arazi alanı 23 milyon hektara geriledi. 20 yılda 5 milyon hektarlık tarım arazimiz yok oldu. Tarlada yangın var ve bu yangın giderek büyüyor. AKP iktidarının kötü yönetimi üreticimizi büyük bir çıkmaza sürükledi. Üretim her geçen gün azalırken dışa bağımlılık artıyor. Üreticinin fahiş girdi fiyatları karşısında artık dayanacak gücü kalmadı.”