Doğu Türkistan işgalinin 73’üncü yıldönümü nedeniyle Ankara’da basın açıklaması
Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği, Komünist Çin rejimi tarafından 73 yıldır işgal edilen Doğu Türkistan için toplanarak protesto eylemi gerçekleştirdi.
Ankara Ulus Meydanında toplanan kitle tarafından Komünist Çin rejimi protesto edildi. Yapılan basın açıklamasını Uluslararası Doğu Türkistan STK’lar Birliği Başkanı Hidayet Oğuzhan okudu. Sık sık sloganların atıldığı basın açıklamasında işgalin bitirilmesi için artık gerekenlerin yapılması gerektiği vurgulandı.
Basın açıklamasında Oğuzhan, “Doğu Türkistan 1 Ekim 1949 yılında işgalci Çin güçleri tarafından işgal edildiği andan bugüne kadar, Çin, Doğu Türkistan’da işgal politikasını uygulaya gelmektedir. İşgalci Çin, Doğu Türkistan’da her türlü sömürü faaliyetlerini yürütmekte, Müslüman halkı asimile etmek ve onları Çinlileştirebilmek için tüm devlet aygıtını kullanmaktadır. Çin’in bu asimile pilatikası, Doğu Türkistanlıların kimliğinin yok edilmesi, Doğu Türkistan’ın demografik yapısının işgal güçleri tarafından değiştirilmesi ve bu kapsamda dil, din yasağı, serbest seyahat yasağı, doğum yasağı gibi yasaklarının yanı sıra, tarihi eserleri, camileri ve Doğu Türkistan’a özgün medeniyet sembolleri tahrip etmektedir. İşgalci Çin'in bu tür politikaları sonucu 73 yıldır milyonlarca Doğu Türkistanlı hayatını kaybetmiştir.” dedi.
İşgalci Çin'in, asıl toprak sahipleri olan Uygurlu Müslümanları doğrudan öldürme, yargısız infaz, müebbet hapis gibi yollarla soykırıma tabi tutmakta olduğunu dile getiren Oğuzhan, “Her çeşit fiziki işkenceler, iç organları çalma, tecavüz, hakaret, ırkçılık, hukuksuz tutuklama, dini inanç hürriyetlerinden mahrum bırakma, mal varlıklarına el koyma, alimler kanaat önderleri ve aydınların öldürülmesi, zorla kürtaj ve kısırlaştırma, cami ve kutsal mekânların tahrip edilmesi, Doğu Türkistanlıların Çin’deki fabrikalarda köle işçi olarak zorla çalıştırılması, aileleri parçalama, çocuk kampları, ebeveynleri kendi çocuklarını eğitme ve dil kültürlerini tanıtma haklarından mahrum bırakma, ebeveynleri öldürülen yahut kamplara kapatılan çocukları Çinlilere zorla evlat olarak verme gibi zulümleri uygulamaktadır. İşgalci Çin Doğu Türkistan’da uygulamakta olduğu tüm bu vahşi cinayetleri işleyerek evrensel insan hakları beyannamesindeki tüm maddelerini ihlal etmektedir. Hatta daha fazlası Çin tam anlamıyla soykırım suçu işlemektedir. Nitekim 2021 yılında Londra’da bağımsız hukukçulardan oluşan bir heyetin kurduğu Uygur mahkemesinde, Çin işgalci güçlerinin Doğu Türkistan’da soykırım yaptığına hüküm verilmiştir.” ifadelerine yer verdi.
Açıklamasının devamında Oğuzhan, şöyle dedi:
“2013 yılında başlayan Çin’in yeni soykırım politikası yeni bir boyut kazanmış, Çin, Doğu Türkistan’da toplama kampları inşa etmeye başlamıştır. Şu an Çin’in Doğu Türkistan’da inşa ettiği kamp sayısı gün gittikçe artmıştır. Bu kamplarda 8 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı, işgalci Çin tarafından kitlesel bir biçimde sözde ‘eğitim kamplarında’ tutsak olarak tutulmaktadır. Alimler ve kanaat önderleri, ünlüler, gazeteciler, yazarlar ve zengin iş adamları hapsedilmiş, öldürülmüş ve türlü işkencelere maruz bırakılmıştır. Melek Yuvası adı konulmuş çocuk kamplarına hapsedilen milyonlarca Doğu Türkistanlı çocuklar. Çin Kültürü ve dili ile yetiştirilmektedir Doğu Türkistanlıların kendi kimliğini yaşama, evlatlarına öğretme hakları elinden alınmıştır. Bir de Çin’in son 9 senedir yürütmekte olduğu kültürel yıkım neticesinde 16 binden fazla cami yıkılmış, din adamları ve aydınlar tutuklanmıştır ya da işkence edilerek öldürülmüştür. Xi Jin Ping Çin’in başkanı olarak seçildikten sonra Çin için yeni bir misyon belirledi ve Yol Kuşak İnisiyatifini ilan etti. O günden buyana işgalci Çin Dünya düzenini bozmaya, uluslararası kuruluşları işlevsizleştirmeye, uluslararası değerleri ve ilkleri açıkça çiğnemeye, her türlü yolsuzlukları desteklemeye başlamaktadır. Çin açık bir şekilde dünyaya tehdit oluşturmaktadır.”
Oğuzhan, “İşgalci Çin sadece işgal ettiği topraklarda değil, ihraç ettiği ucuz mallar ve teknoloji ürünleri ile Dünya’ya emperyalist değerleri de ihraç etmekte. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü, Dünya Bankası ve diğer uluslararası denge ve ortak değerleri korumak amacıyla kurulan kurumları istila etmiş ve kendi menfaatine hizmet ettirmeye çalışmıştır. Afrika ve Orta Asya devletlerinde kullandığı borç tuzağı neticesinde bu devletlerin kendi topraklarındaki egemenlik haklarını elinden almış, liman, oto yollar ve diğer strateji öneme sahip yerlere el koymuş ve Çin’in ticari projeleri için kullanmıştır. Son günlerde işgalci Çin, Doğu Türkistan’da sözde ‘Sıfır COVID’ politikası kapsamında karantina adı altında çok sert tedbirleri uygulamaktadır. İli, korla, Urumçi ve Hotan gibi şehirler Çin tarafından tamamen kapatılmıştır. Bölgeden gelen sosyal medyada paylaşılan görüntülerde bu şehirlerdeki halkın tamamen evlerinden çıkmaların yasaklandığını, halkın temel gıda ihtiyaçlarının karşılanmadığı, kentte üretim ve günlük yaşamın tamamen durduğu, halkın açlığa terk edildiği ve bundan dolayı insanların evlerinde açlıktan dolayı vefat ettiği bilinmektedir.” diye belirtti.
Çin zulmünden kaçarak Endonezya’ya sığınan ve 2015 yılından bu yana tutuklu olan 4 Uygurlu Müslümanın durumu hakkında bilgi veren Oğuzhan, “2020 yılı Eylül ayında ve bu sene Temmuz ayında uluslararası kamuoyunun ve Doğu Türkistan teşkilatlarının çabaları ve ısrarlı taleplerine rağmen Çin’e iade edilmesi ve ölüme terk edilmesi, Biz diasporadaki Doğu Türkistanlıları derinden üzmüştür. Endonezya hükümetinin Müslüman ülke ve insan haklarını temel ilkesi olarak kabul eden bir devlet olarak 4 Uygur kardeşimizi ölüme teslim etmesinin İslam kardeşliğine ve İnsan Hakları anlaşmasına aykırı olduğunun altını çizmek istiyoruz. Bu minvalde, Suudi Arabistan, Fas, Tayland ve diğer Devletlerin geri gönderme merkezlerinde tutuklu olan Doğu Türkistanlıları insanlık dışı muamelelere ve ölüme maruz kalacağı Çin’e iade etmemeye ve Türkiye’deki ailelerine kavuşmalarına izin vermelerine İslam kardeşliği ve evrensel insan hakları ilkelerini referans alarak davet ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Son olarak Oğuzhan, “Uluslararası Doğu Türkistan Sivil Toplum Kuruluşları Birliği olarak her türlü meşru yollarla Doğu Türkistan halkının özgürlüğü ve bağımsızlığı için mücadelemizde devam edeceğimiz buradan belirtmekle birlikte, tüm Doğu Türkistan halkı adına Adaleti ve İnsan haklarını savunana tüm dünyaya sesleniyoruz; tüm tarafları Çin’in ‘terörizm ve dinî aşırılık’ bahanesiyle devam ettirdiği bu ırkçı tutumundan, insan hakları ve inanç hürriyeti kısıtlamalarından ve ‘Çağdaş Nazi İşkence Kampı’ uygulamasından bir an önce vaz geçmesi için harekete geçmeye çağırıyoruz. BM genel kurulunu, BM genel sekreteri Antonio Guterres’i ve BM insan hakları yüksek komitesini Doğu Türkistan’da gerçekleşmekte olan bu soykırımın durdurulması için acilen harekete geçmesini ve Doğu Türkistan için bir özel temsilci atamasını, bağımsız gözlemleme ekibi göndermesi talep ediyoruz. Ekim ayının ilk haftası BM insan hakları yüksek komitesinde Doğu Türkistan’daki İnsan hakları ihlallerini müzakere etmek üzere açılması planlanan özel oturumda Türkiye, Malezya, Katar ve diğer tüm üye ülkeleri Doğu Türkistan’daki soykırımı durdurmak için Çin’e karşı bizim yanımızda durmaya ve Doğu Türkistanlıları desteklemeye çağırıyoruz. Ayrıca AB, İslam İş birliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı gibi uluslararası kurum ve kuruluşları Çin’in Doğu Türkistan’da gerçekleştirmekte olduğu soykırım suçunu durdurmak için acilen göreve çağırıyoruz.” dedi. (İLKHA)