BES İZMİR ŞUBESİ'NDEN KARŞIYAKA ADLİYESİ ÇİĞLİ EK BİNASI'YLA İLGİLİ ASANSÖR PROTESTOSU: "AYDIN’DA YAŞANAN FACİANIN BENZERİNİ YAŞAMAK İSTEMİYORUZ, ÖNLEM ALINSIN”

BES İZMİR ŞUBESİ'NDEN KARŞIYAKA ADLİYESİ ÇİĞLİ EK BİNASI'YLA İLGİLİ ASANSÖR PROTESTOSU: "AYDIN’DA YAŞANAN FACİANIN BENZERİNİ YAŞAMAK İSTEMİYORUZ, ÖNLEM ALINSIN”
Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi, Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Binası’nın depreme dayanıksız ve asansörlerinin bozuk olduğu gerekçesi ve “Asansör faciası istemiyoruz, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınsın” talebiyle basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Aydın’da yaşanan facianın bir benzerini yaşamak istemiyoruz...Alınmayan önlemler nedeniyle iş cinayetine kurban gitmek istemiyoruz. Canımızı tehlikeye atan bu koşullara karşı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasına göre gerekirse çalışmama hakkım

SULTAN EYLEM KELEŞ

Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi, Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Binası’nın depreme dayanıksız ve asansörlerinin bozuk olduğu gerekçesi ve “Asansör faciası istemiyoruz, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınsın” talebiyle basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “Aydın’da yaşanan facianın bir benzerini yaşamak istemiyoruz...Alınmayan önlemler nedeniyle iş cinayetine kurban gitmek istemiyoruz. Canımızı tehlikeye atan bu koşullara karşı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasına göre gerekirse çalışmama hakkımızı kullanacağımızı buradan bir kez daha belirtiyoruz” denildi. Eski Çiğli Belediyesi çalışanı Gürkan Karakaya da “Ya bir şey olsa? Kim bunun sorumlusu? Kimse. Ondan sonra devlet diyor ki; kazaydı, kaderdi. Kader böyle mi ya? İnsanlar öldükten sonra kaderi mi var bunun” dedi.

Kamu Emekçileri Konfederasyonu Sendikası’na bağlı (KESK) Büro Emekçileri Sendikası (BES) İzmir Şubesi, “Asansör faciası istemiyoruz, işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınsın” talebiyle Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Binası önünde bugün basın açıklaması yaptı. Kullanılamaz halde olan ve gerekli bakımları yapılmayan asansör sorununa ve kamu binalarının güvensizliğine vurgu yapılan basın açıklamasını BES İzmir Şube Hukuk Sekreteri Veli Salgın okudu.

“ÇALIŞANLARIN CAN GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA”

Salgın, açıklamasında şunları kaydetti:

“Büro Emekçileri Sendikası İzmir Şube Yönetimi ve Karşıyaka Adliye Temsilciliği olarak bugüne kadar üyelerimiz nezdinde çalışan tüm yargı emekçilerinin sorunlarının giderilmesi adına sendikal faaliyetlerimizi hiçbir ayrım yapmaksızın yürütmeye çalıştık. Bundan sonra da aynı titizlikle mücadelemizi sürdürmekte kararlıyız. Özellikle Çiğli ek binamızda yaşanan sorunlarımız kısmen çözülmeye çalışılsa da her gün bir yeni sorun ile karşılaşmaktayız. Bunun da temelinde Karşıyaka halkının ihtiyacı olan tek bir hizmet binasının tahsisinin yapılmaması, derme çatma işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin olmadığı ek binalarda hizmet yürütüyor olmamızdan kaynaklıdır diye düşünmekteyiz. Anayasa ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre her devlet çalışan sağlığına göre kamu hizmet binalarını tahsis etmesi gerektiği açıktır. Can güvenliği tehdit altında olan çalışanların bu korkuyla çalıştırılıyor olması kabul edilemez.

“ADLİYE VE BELEDİYE ÇALIŞANLARI HER SARSINTIDA ECEL TERİ DÖKÜYOR”

Buraya taşındığımızdan bu yana binamızın çürük olduğunu iddia ettik, karot testi yapılmasını talep ettik. Bize burayı tahsis eden belediyenin memurları ellerinde çekiç ile kontrol ederek bina sağlam, çalışabilirsiniz dediler. Fakat yaşanan her sarsıntıda hem adliye hem de belediye çalışanlar ecel terleri dökmekteyiz. Beton yığını içerisinde kalmak istemiyoruz. Bu hususta Çiğli Belediye Başkanı Selim Utku Gümrükçü’den sendika temsilciliği olarak randevu istedik, vermedi. Bugün bize randevu vermeyenler afet bölgesi olan İzmir’de olabilecek bir felakette bu binada yaşanabilecek olumsuzluklardan sorumlu olacaklarını hatırlatmak isteriz.

“AYDIN’DA YAŞANAN FACİANIN BENZERİNİ YAŞAMAK İSTEMİYORUZ”

Binada kullanılan her iki bloktaki dört asansörün bazen hepsi birden bozulmakta hem biz çalışanlarının hem de bizlerden hizmet alan vatandaşların işlerini zora sokmaktadır. Hamile olan kadınlar ile engelli vatandaş ve personel beş kat inip çıkmaktan yaşamları çekilmez bir hal almaktadır. Asansörler korku tüneli haline dönüşmüştür. Aydın’da yaşanan facianın bir benzerini yaşamak istemiyoruz. Yaşam kaygısıyla her gün işe gelip gitmek istemiyoruz. Bu asansörlerin miadını doldurduğu açıktır. Eskiyen kumaş dikiş tutmamaktadır. Bu yüzden tamir değil yeni asansörler istiyoruz, yaşama hakkımızı savunuyoruz.

“SORUMLULAR, GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAYAN İDARECİLER OLACAKTIR”

Aynı zaman hizmet binamızda kamu ciddiyetine uymayan güvenlik açıkları da vardır. Yargı çalışanları olarak gerek keşfe giderken gerekse giriş çıkışlarda zaman zaman eli sopalı, küfreden, hakaret eden, akli dengesi yerinde olmayan insanlar tarafından tacize uğruyoruz. Bu nedenle emniyet kontrollerinin zemin kattan itibaren sağlanması gerekir diye yetkili makamlara ilettik. Ancak hala bu tedbir alınmamıştır. Uyarıyoruz! Bu sözlü tacizler, fiili saldırılara dönüşürse, bunun sorumlusu gerekli önlemleri almayan idareciler olacaktır.

“ALINMAYAN ÖNLEMLER NEDENİYLE İŞ CİNAYETİNE KURBAN GİTMEK İSTEMİYORUZ”

Yani sözün özü şudur ki öncelikle işçi sağlığı ve güvenliğine uygun, depreme dayanıklı, asansörü yenilenmiş, güvenlik önlemleri alınmış kamu hizmeti bina ve binaları talep ediyoruz. Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek binasında alınmayan önlemler nedeniyle iş cinayetine kurban gitmek istemiyoruz. Bu nedenlerle burada belirttiğimiz konuların muhatabı olan Çiğli Belediyesi ve Karşıyaka Başsavcılığının acilen çözüm getirmelerini aksi takdirde canımızın tehlikeye atan bu koşullara karşı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Yasasına göre gerekirse çalışmama hakkımızı kullanacağımızı buradan bir kez daha belirtiyoruz”

“İZMİR’DE NİTELİKLİ, DEPREME DAYANIKLI KAMU BİNASI SORUNU VAR”

Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Binası’nda yaşanan sorunları Anka Haber Ajansı’na değerlendiren BES İzmir Şube Başkanı Mustafa Güven de şunları söyledi:

“Buradaki asansör problemi aslında hem Çiğli Belediye çalışanlarının hem birçok birimin olduğu bir pasaj burası, hem de Karşıyaka Adliyesi Çiğli Ek Binası burada. Asansörler çalışmıyor zaten, dört asansörün üçü çalışmıyor. Bunların iki tanesi yapılan kontroller sonucu kırmızı işaretli, iki tanesi de mavi, -aslında bütün hepsinin yeşil olması gerekiyor- ama o mavi işaretlilerden de bir tanesi çalışmıyor. Yani dört asansörün üçü çalışmıyor, ikisi zaten kırmızı işaretli. Sonuçta tek asansör kalıyor. Burada tabii her katta farklı birimler var, adliye var, engelli birimleri var… Engelli insanlar, çalışanlar için de adliye, belediye birimlerine gelecek vatandaşlar için de asansör bir problem. Bu asansörler çalıştığı zaman da hemen bozuluyor. İçinde insanlar kalabiliyor, hakim, savcı, engelli fark etmiyor. Bundan dolayı adliye emekçisi arkadaşlarımız, engelli vatandaşları sırtına alıp yukarı çıkarmak zorunda kalıyorlar. Bu birçok açıdan, sadece engelliler için değil ama özellikle engelliler için çok büyük bir problem tabii ki. Büyük bir sitede dört asansörün üçü de çalışmıyor. Aslında dört asansörün de yenilenmesi gerekiyor. Demek ki bakımlar yeterli olmuyor. İşin en somut noktası bu; asansör sorunu. Asansör aslında bir sonuç, nitelikli kamu binalarına hükümetin bütçe ayırmamasıyla ilgili bir mesele bu. Çünkü bu binalar aynı zamanda depreme dayanıklılığı şüpheli olan binalar. Zaten bu binada adli hizmetin üretilmemesi lazım, herhangi bir kamu binası olmaması lazım. İzmir’de kamu binalarının yüzde seksenin de depreme dayanıksız olduğu şüphesi var. Bunların çoğuna 2019 Deprem Yönetmeliğine göre bir performans analizine girse aslında dayanıksız çıkacağı için bu deprem testlerinin çoğu kamu tarafından yapılmıyor. Taleplerimizden biri de bu. 1999’dan bu yana, depremden bu yana toplanan deprem vergileri var. Bu deprem vergileri, depremzedelere kullanılmıyor. Kamu binalarının dönüştürülmesi ve güçlendirilmesiyle ilgili ayrılan bütçe var. Bu deprem vergilerinin bunlara kullanılması lazım, maalesef bunlara da kullanılmıyor. Buradaki kamu idarecileri bürokratik tutumlarına devam ediyorlar. İzmir’de 2020 depreminden sonra, biz sendika, BES olarak da KESK olarak da çok uğraştık. Birçok depreme dayanıksız, işçi sağlığı ve güvenliği olmayan kamu binalarıyla ilgili raporlamalar yaptık. Bunu ilgili birimlere iletiyoruz ama bu konuyla ilgili çok az adım atıldı. Valilik taşındı, bina yenileniyor, Emniyet Müdürlüğü taşındı. Bunlar hep bu mevzuattan kaynaklanıyor. Fakat İzmir’de nitelikli, depreme dayanıklı kamu binası sorunu var. Buna da dikkat çektik. Depremle ilgili toplanan vergiler kamu binalarına harcanmalı. Dağa taşa şehir hastanesi yapıyorsun, halkın gidemeyeceği yerlere hastane yapılıyorlar. Çiğli halkının burada insanca hizmet alabileceği bir adliye binasına ihtiyacı yok mu? Okullar için aynı sorun, hastaneler için aynı sorun devam ediyor. Aslında bu eylem aynı zamanda “sermayeye değil, halka, emekçiye bütçe”, “savaşa değil, halka bütçe” eylemidir. Talebimiz aynı zamanda budur. Artık işçi sağlığı ve iş güvenliği olmayan binalarda çalışırken ölmek istemiyoruz.”

“CAN GİTTİKTEN SONRA NE OLACAK? KADERDİ, KAZAYDI… KADER BÖYLE Mİ YA?”

Eski Çiğli Belediyesi çalışanı Gürkan Karakaya da asansörlerin bozukluğundan şikayet etti. Karakaya, “İnsanlar öldükten sonra kazaydı, şuydu buydu... Buralar depreme dayanıklı mı, değil mi bilmiyoruz. Yarın bir gün deprem olduğu zaman buradaki insanların hali ne olur, esnafın hali ne olur? Hiç kimse bilmiyor. Nasıl olacağını çözemedim. Sadece başa geliyorlar, her şeyi yapıyorlar. Ama bu can. Can gittikten sonra hiçbir kıymeti yok ki bunların. Bu insanlar burada neden toplanmış? Hepsinin çoluğu çocuğu var, yazık günah. Öğrenciler var, okuyor. Üniversitedekileri görüyoruz, bakın her yerde asansör eylemi var... Gidin bakın, asansörün birini kırmızı yapmışlar, biri yeşil. Hangisi doğru? Bilemiyoruz. Evet, çoluk çocuk var dördüncü kattan aşağı iniyor, ya bir şey olsa? Kim bunun sorumlusu? Kimse. Ondan sonra devlet diyor ki; kazaydı, kaderdi. Kader böyle mi ya? İnsanlar öldükten sonra kaderi mi var bunun” diye konuştu.