DAHA İYİ YARGI DERNEĞİ BAŞKANI AVUKAT MEHMET GÜN: “ANAYASA MAHKEMESİ KARARI TARTIŞMASIZ UYGULANMALI, YARGITAY, KARARLAR HİYERARŞİSİNE UYGUN DAVRANMALIDIR
Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Avukat Mehmet Gün, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Avukat Can Atalay hakkında verilen Anayasa Mahkemesi (AYM) kararına uymaması ve kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasına ilişkin; “Hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hem de Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı, Anayasa’nın 153. maddesinde öngörülen ve AYM kararına üstünlük tanıyıp koşulsuz olarak uyulmasını gerektiren hiyerarşiye aykırıdır. Yargı makamlarının kararları arasında Anayasa ile net bir şekilde oluşturulan hiyerarşinin göz ardı edilmesi kabul edilemez. AYM ile Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri arasındaki bu ilişki devlet düzeni ve birliği ile yakından ilgilidir. Ne kadar hatalı olursa olsun AYM kararı tartışmasız uygulanmalı, Yargıtay, kararlar hiyerarşisine uygun davranmalıdır. Yargıtay; AYM kararını, ‘Anayasa'nın yorumu yanlıştır’ diyerek eleştirmekte ve uygulamaktan kaçınıyor ancak Resmi Gazete’de yayınlanan AYM kararında bir sahtelik olmadığına göre, hatalı olsa bile, kararın aynen ve derhal uygulanması zorunludur" açıklamasını yaptı.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiği yönündeki kararına uyulmamasına hükmetti. Daire, “yargısal aktivizm” yapmakla suçladığı ihlal kararı yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Daha İyi Yargı Derneği Başkanı Avukat Mehmet Gün, Yargıtay’ın aldığı kararla ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“ANAYASANIN 153. MADDESİ GEREĞINCE AYM KARARLARININ DERHAL YERİNE GETİRİLMESİ ZORUNLU”
“Anayasanın 153. maddesi gereğince AYM kararlarının derhal yerine getirilmesi zorunlu. En başta, 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekli kararı vermeyerek sorumluluğu Yargıtay'a atması doğru değil. Dosyayı böylece ele alan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM kararına uymamaya karar verdi. Her iki mahkemenin kararları incelendiğinde AYM ile ile Yargıtay arasındaki fark şöyle ortaya çıkmakta: AYM’ye göre Anayasa’nın 14. maddesindeki yasama dokunulmazlığına istisna olan hallerin bir kanunla düzenlenerek netleşmesi gerekir ve bu muğlaklık, mahkeme ve Yargıtay içtihatları ile sağlıklı olarak doldurulamaz. O nedenle yasama dokunulmazlığı ihlal edilmiştir. Yargıtay’a göre ise 14. maddedeki istisnalar mahkeme içtihatları ile doldurulmuştur ve AYM’nin bu içtihatları göz ardı ederek ihlal kararı vermeye yetkisi yok.
“AYM KARARINDA BİR SAHTELİK OLMADIĞINA GÖRE, HATALI OLSA BİLE, KARARIN AYNEN VE DERHAL UYGULANMASI ZORUNLUDUR”
Hem İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hem de Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı, Anayasa’nın 153. maddesinde öngörülen ve AYM kararına üstünlük tanıyıp koşulsuz olarak uyulmasını gerektiren hiyerarşiye aykırıdır. Yargı makamlarının kararları arasında Anayasa ile net bir şekilde oluşturulan hiyerarşinin göz ardı edilmesi kabul edilemez. AYM ile Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri arasındaki bu ilişki devlet düzeni ve birliği ile yakından ilgilidir. Ne kadar hatalı olursa olsun AYM kararı tartışmasız uygulanmalı, Yargıtay, kararlar hiyerarşisine uygun davranmalıdır. Yargıtay; AYM kararını, ‘Anayasa'nın yorumu yanlıştır’ diyerek eleştirmekte ve uygulamaktan kaçınıyor ancak Resmi Gazete’de yayınlanan AYM kararında bir sahtelik olmadığına göre, hatalı olsa bile, kararın aynen ve derhal uygulanması zorunludur.
“HİÇBİR YARGI MENSUBUNUN SUÇUNU SORUŞTURMASI KENDİ KURUMUNUN İZİN VERMESİNE TABİ OLMAMALI”
AYM üyeleri hakkında soruşturma yapılabilmesi, adı geçen üyelerin çekinmek zorunda olması sebebiyle genel kurul nisabı oluşmasını engelleyeceğinden, fiilen imkansızdır. Benzer bir şekilde Yargıtay üyeleri hakkında Anayasa'nın 153. maddesine aykırılık nedeniyle yapılacak bir soruşturma başvurusu da Yargıtay Başkanlar Kurulu izin vermediği takdirde yerine getirilemeyecektir. Bu durum, uyum ve iş birliği içinde çalışması gereken bu iki güzide kurumumuzu birbirine düşürme kapasitesi taşımaktadır. Dolayısıyla, yargı üyelerinin bağımsızlıklarından ödün vermeksizin hesap verirliğini sağlamak ciddi bir tasarım sorunu ortaya çıkarmaktadır. Hiçbir yargı mensubunun suçunu soruşturması kendi kurumunun izin vermesine tabi olmamalı, bu görev yetkin ve uzman bir mahkeme tarafından görevin hassasiyetlerine uygun bir şekilde yerine getirilmelidir.
“YASAMA FAALİYETİ İLE İLGİLİ OLMAYAN SUÇLARIN SONUÇLARINDAN KORUNMA SAĞLAYAN BİR SIĞINAK HALİNE GELMESİ DE ÖNLENMELİDİR”
Milletvekillerinin yasama dokunulmazlığı sağlam hukuki süreçler ve uzman mahkeme tarafından incelenmek suretiyle güçlendirilmeli, ancak peşin dokunulmazlık verilerek, yasama dokunulmazlığının, yasama faaliyeti ile ilgili olmayan suçların sonuçlarından korunma sağlayan bir sığınak haline gelmesi de önlenmelidir. Daha İyi Yargı Derneği, milletvekillerinin yasama dokunulmazlığında Meclis’in dokunulmazlık kaldırması, yargıçların suçlarının soruşturmasında kendi kurumlarının izin vermesi şartlarının kaldırılmasını, bu hususta oluşturulacak uzman Adalet Yüksek Mahkemesi’nin bağımsızca, izin almadan soruşturma ve yargılama yapmasını, Yüce Divan’da açılacak davalarda ise iddianameyi onaylamasını öneriyor.”