MUSTAFA YENEROĞLU: “SEÇİM BEYANNAMESİNDE AK PARTİ, YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK 27 SOMUT VAADE YER VERDİ. BU VAATLERİN HİÇBİRİSİ YERİNE GETİRİLMEDİ”

MUSTAFA YENEROĞLU: “SEÇİM BEYANNAMESİNDE AK PARTİ, YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK 27 SOMUT VAADE YER VERDİ. BU VAATLERİN HİÇBİRİSİ YERİNE GETİRİLMEDİ”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, “Son genel seçim öncesi yayınlanan seçim beyannamesinde AK Parti, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik 27 somut vaade yer verdi. Bu vaatlerin hiçbirisi yerine getirilmedi. Söz verdin, niye yerine getirmiyorsun? Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Cuma günü Almanya’ya gideceksiniz. Diasporamızın yarısı Almanya’da yaşıyor. Oradaki vatandaşlarımıza verdiğiniz, ikisi bir talimatlık, imzalık, bu sözleri yerine getirin. Diğeriyle ilgili de ka

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, “Son genel seçim öncesi yayınlanan seçim beyannamesinde AK Parti, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik 27 somut vaade yer verdi. Bu vaatlerin hiçbirisi yerine getirilmedi. Söz verdin, niye yerine getirmiyorsun? Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Cuma günü Almanya’ya gideceksiniz. Diasporamızın yarısı Almanya’da yaşıyor. Oradaki vatandaşlarımıza verdiğiniz, ikisi bir talimatlık, imzalık, bu sözleri yerine getirin. Diğeriyle ilgili de kanuni düzenleme konusunda hemen Meclis’e getirin biz de her türlü desteği vereceğiz” dedi.

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, bugün, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Yeneroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“İKİ-ÜÇ YILDIR, İKİ ÜLKE ARASINDA SİYASİ İLİŞKİLERİN KÖTÜ OLMASI SEBEBİYLE KARŞILIKLI ZİYARETLER, RESMİ DÜZEYDE GERÇEKLEŞTİRİLEMEMİŞTİR”

“Sayın Cumhurbaşkanı 17 Kasım Cuma günü, Berlin’i ziyaret edecek ve ziyareti kapsamında önce Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile ardından da Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ile görüşme gerçekleştirecektir. Bu, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Almanya’ya beş yıl sonra yaptığı ilk resmi ziyarettir. Son iki-üç yıldır, iki ülke arasında özellikle siyasi ilişkilerin kötü olması sebebiyle karşılıklı ziyaretler, resmi düzeyde gerçekleştirilememiştir. Bu ilk resmi ziyarettir yıllardan sonra ancak bu ziyaret de aslında büyük bir krizin gölgesi altında ve bu noktada özellikle Türkiye’nin Gazze’deki zulme, Gazze’deki savaş suçlarını gerçekleştiren İsrail’in politikalarına karşı tutumu sebebiyle Almanya’nın da maalesef kayıtsız şartsız bir biçimde İsrail hükümetinin aşırı sağcı ve ırkçılarla birlikte yürütülen koalisyonun neticesinde, aslında İsrail’in menfaatleriyle bile uzaktan yakından alakası olmayan bir iktidarı, tek taraflı yaptığı bütün zulümlere, savaş suçlarına, insanlık suçlarına rağmen desteklediği bir ortamda gerçekleştirilmesi sebebiyle de elbette öncelikli gündem maddelerinin birisi, Orta Doğu meselesidir.

“ALMANYA, DIŞ TİCARET HACMİ ÇERÇEVESİNDE 52 MİLYAR EUROYU AŞAN DIŞ TİCARET HACMİYLE İHRACATTA BİRİNCİ, İTHALATTA DA ÜÇÜNCÜ ÜLKE OLARAK TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDANDIR”

Bunun ötesinde elbette İsveç’in NATO üyeliği de gündem maddelerinden birisidir. Ancak Almanya tarafından yapılan açıklamalara baktığımız takdirde, aynı şekilde Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında var olan geri kabul anlaşması veyahut karşılıklı taahhüdüyle ilgili de bir dizi konular gündeme gelecektir. Türkiye’nin mülteci meselesiyle ilgili gündemi de yine Almanya tarafına baktığımız takdirde gündeme alınacak konulardan birisidir. Tabii Türkiye-Almanya ilişkileri, gerçekten çok köklü bir tarihe sahip. İki ülke için de çok önemli konular, gündem başlıkları olarak önümüzde duruyor. Yine hafta sonu aynı zamanda Türkiye-Almanya milli maçı var. Bu da Türkiye-Almanya ilişkilerinde aslında dostluğun nişanesi adına da yine önemli bir müsabaka. Yakışır bir biçimde gerçekleştirilmesini elbette arzu ediyoruz. Tabii Türkiye-Almanya ilişkileri dediğimiz zaman, ekonomik ilişkiler özellikle akla geliyor. Almanya, Türkiye açısından dış ticaret hacmi çerçevesinde baktığımız zaman 52 milyar euroyu aşan dış ticaret hacmiyle ilgili ihracatta birinci, ithalatta da üçüncü ülke olarak Türkiye’nin en önemli ortaklarındandır. Bu çerçevede de Almanya’nın önemi, özellikle Almanya’nın Türkiye’de doğrudan yatırım yapmış şirketleri, 8 binin üzerindeki işletmenin de faaliyetleri açısından yine hele şu ekonomik kriz ortamında bizim için çok önemli bir konu olsa gerek.

“ALMANYA, TÜRKİYE DIŞINDA YAŞAYAN T.C. VATANDAŞLARININ İKİNCİ ÜLKESİDİR”

Tabii Almanya dediğimiz zaman da bizim diasporamız ilk akla gelen gündem maddelerinden birisidir. Toplam 3 buçuk milyonu aşan vatandaşımız veyahut vatandaşlık bağı olmasa da Mavi Kart veya başka bağlarla Almanya’da yaşayan Türkiyeli göçmenler var. Bunlar da Almanya-Türkiye ilişkilerindeki bu ilişkiyi sarsılmaz ve bir köprü olarak değerlendirme noktasında en önemli başlıklardan birisidir. Türk diasporası, Almanya’da eğitimden iş hayatına, sosyal hayattan ekonomik hayata kadar çok farklı alanları da hayatın çok içinde, çok güçlü bir biçimde yer almaktadır. Yine diasporaya baktığımız zaman, dünya genelinde bugün, 6 buçuk milyonu aşan vatandaşımız yaşıyor. Soydaşlarımızı vesaire doğrudan ele almadığımız takdirde, dar çerçevede, doğrudan Türkiye’den göç etmiş, Türkiye ile doğrudan göç ilişkisi olan, vatandaşlık ilişkisi olan, Mavi Kart ile ilişkisi olan insan sayısı dünyada 6 buçuk milyon civarında. Bunların yarısı Almanya’da yaşamaktadır. Dolayısıyla Almanya, Türkiye dışında yaşayan T.C. vatandaşlarının da ikinci ülkesidir. Hatta oradaki diasporamız açısından da ikinci vatandır. Bu şekilde de değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla Türk-Alman ilişkilerinin makul bir düzeyde yürümesi, iyi düzeye çekilmesi ve arada kriz çıkmaması, yine orada yaşayan Türk vatandaşlarımızın da geleceği açısından çok önemlidir. Maalesef hükümet, özellikle Türkiye hükümeti, bu konuda üzerine düşen hassasiyeti genelde yapmamaktadır. Tabii diğer tarafta Almanya da oradaki vatandaşlarımızın temel hakları noktasında, özellikle oradaki Türk kurumlarına yönelik tutumlar, dini cemaatlere yönelik kurumsal hakları devamlı bir biçimde ertelemeleri de gündem maddelerimizden birisidir. Ancak maalesef ülkemizde iktidarın bu konularla ilgili çalışacak hali, takati olmadığı için de nesnel bir düzeyde bu meseleleri ele alma imkanına da sahip değiliz.

“HÜKÜMETE, VATANDAŞLARIMIZIN HAKLI BEKLENTİLERİNİ TEKRAR HATIRLATMAK İSTİYORUM”

Bugün ben size, yurt dışındaki vatandaşlarımıza ilişkin olarak iktidarın kimisi birkaç seçim dönemi tekrarladığı ancak gerçekleştirmediği; kimisini de gündeminden dahi kaldırdığı sözlerin üzerinde durmak istiyorum. Ve hükümete, vatandaşlarımızın haklı beklentilerini tekrar hatırlatmak istiyorum. Ve iktidarın yurt dışı vatandaşlarımıza yönelik politikalarının bir diğer adıyla diaspora politikalarıyla ilgili karnesini ortaya koymak istiyorum. 17 Kasım’da Berlin’e gidecek Sayın Cumhurbaşkanı da yurt dışı vatandaşlarımıza, genel seçimler öncesi verdiği vaatleri bu sayede hatırlamasını diliyorum. Hatta ve hatta yola çıkarken de bir-iki imza veyahut talimatla gerçekleştirilecek bazı sözlerin de yerine getirilmesini özellikle temenni ediyorum. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın da beklentisi bu. Nitekim 28 Mayıs 2023 seçimleri sonrasında kurulan hükümet, altıncı ayına girmiş vaziyette. Dolayısıyla hükümetin söz verip de yerine getirmediği konuları, elbette yakından takip etmemiz gerekiyor ve neyi yapıp yapmadığını da kamuoyuna açıklamamız ve iktidarın da bu konuda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesini hatırlatmamız gerekiyor.

AK PARTİ SEÇİM BEYANNAMESİNDE YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK 27 MADDE ÖZEL OLARAK SAYILMIŞTIR. EN UFAK BİR ÇALIŞMA YAPILMADIĞINI GÖRÜYORUZ”

AK Parti tarafından yayınlanan ‘Türkiye Yüzyılı İçin Doğru Adımlar Seçim Beyannamesi 2023’ isimli metinde, ‘Yurt Dışında Yaşayan Vatandaşlarımızı Sahiplenme’ alt başlığında, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik birçok vaatte bulunulmuştur. Somut olarak 27 madde de özel olarak sayılmıştır. Bugüne itibarıyla bu 27 maddeden hangisinin gerçekleştirildiğine baktığımız takdirde -ki birçok madde sadece talimatlık, bir-iki imzalık yani kanun gerektirmeyen hususlar- en ufak bir çalışma yapılmadığını, bununla ilgili adım atılmadığını, bu konuyla ilgili verdiğimiz soru önergelerine de maalesef yeterince cevap verilmediğini görüyoruz. Ben 1975 yılında Bayburt’ta doğmuş, 9 aylıkken yurt dışına çıkmış, 1976 yılında aile birliği çerçevesinde Almanya’ya göç etmiş, hayatının çok büyük bölümünü de Almanya’da geçirmiş bir arkadaşınızım. 2015 yılında bir milletvekili adayı olarak Türkiye’ye gelirken aklımda ana vatandan bakıldığında sorunları doğru şekilde tespit edilip çözüm üretilmeyen ve gün geçtikçe sayısı artan yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın yani diasporamızın meselelerini, onlardan biri olarak gündeme taşımak ve Türkiye için rasyonel bir diaspora politikası inşa etmek vardı.

“AK PARTİ’NİN DE SEÇİM BEYANNAMELERİNDE KUŞATICI BİÇİMDE DİASPORA POLİTİKALARI ORTAYA KOYMAMIŞTIR, KOYMAK İSTEMEMİŞTİR, KOYAMAMIŞTIR”

Bu konuyla ilgili Türkiye’nin yurt dışıyla ilgili vizyon, kurumsal yapı, medya, ekonomi, hukuk, istihdam, aile, sosyal hizmetler, dini hizmetler vesaire Türkiye’de iddia ediyorum bu konuda eşi benzeri olmayan bir çalışmayı ben gelirken ortaya koydum. Adı da ‘Vatandaş Diasporası Eylem Planı 2016-2019.’ Bugün 2023 yılındayız. Maalesef bu çalışmaların o dönem itibarıyla hükümet programına koydurduğum, AK Parti’nin de seçim beyannamelerinde kuşatıcı biçimde Cumhuriyet tarihinde ilk defa koyulmuş maddelerin bir kısmının yapılması dışında, kuşatıcı biçimde Türkiye, diaspora politikaları ortaya koymamıştır, koymak istememiştir, koyamamıştır. Koyması için bu konuda tabii ki öncelikli olarak gerekli olan kurumsallaşmadır. Öyle ufak tefek, noktasal veyahut ekonomik olarak insanları tatmin eden tek tük sözlerin yerine getirilmesi değil, kuşatıcı bir biçimde; özellikle yasama, yürütmeyi, koordinasyonu, dilin senkronizasyonunu dikkate alan bütüncül politikaların ortaya konulmasıdır ki maalesef bu, gerçekleştirilmemiştir.

“TÜRKİYE, HUKUK DEVLETİ VE DEMOKRASİ ROTASINDAN UZAKLAŞTI VE YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIMIZA DÖNECEK YÜZÜMÜZ KALMADI”

Maalesef Türkiye, öyle bir hale adeta koşar adımlarla ilerledi ki bu yapılması gereken işlerin hiçbirisi yapılamadı. Çünkü Türkiye, hukuk devleti ve demokrasi rotasından uzaklaştı, her geçen gün çok daha ağır sorunlara gömüldü, bizzat kendisinin ürettiği meselelerle boğulmak zorunda kaldı, her gün temellerin duruşmasının yaşandığı bir yer haline dönüştürüldü ve yurt dışındaki vatandaşlarımıza dönecek yüzümüz kalmadı. Her türlü ayrımcılığı, hukuksuzluğu iktidar olarak ülkede sen yapıyorsun, bu durumda senin yurt dışında ilgili ülkelere, ‘Benim vatandaşlarımın hakkını, hukukunu koru, onlara eşit vatandaşlık statüsü ver’ demenin herhangi bir karşılığı olabilir mi? Olmuyor zaten ve Türkiye'nin bu konudaki söylemleri de hiçbir zaman ciddiye alınamadı. Türkiye’deki olumsuz gidişat, bu sebeple de yurt dışındaki vatandaşlarımıza çok büyük bir ölçüde sirayet etti. Ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları ikinci, üçüncü plana atıldı. Buradaki otoriter popülizm de kısmen oralara da taşındı ve oradaki vatandaşlarımız ayrıştırıldı. Ve aynı zaman suni krizler çıkartıldı. Hollanda olayları, bu şekilde suni krizlerin çıkartıldığı ve özellikle Türkiye’de sözde milliyetçi seçmen ikna edilmemiş, milletçi seçmeni daha fazla ikna etmemiz için yurt dışında suni gündemler çıkartmamız lazım, bunu popülizmiyle de bu konuda iş yaparız diye düşünüldü. Birçok vatandaşımızın da bu olaylarda yaralanmasına ve Hollanda özelinde yüz binlerce insanımızın birçok noktada mağdur edilmesine, ötekileştirilmesine ve sorgulanmasına vesile olan bir durum ortaya çıktı.

“BU İNSANLARI ÖTEKİLEŞTİRDİKÇE, BU İNSANLARIN TÜRKİYE KARIŞTI OLARAK KONUMLANMASININ ÖNÜNE GEÇEMEZSENİZ”

Türkiye, yurt dışındaki insanlarını, yeterince ortak değer ve zenginlik olarak göremedi. Tüm farklılıklarıyla birlikte onları gerçekten birbirine eşit bir değer olarak göremedi. Son yıllarda özellikle yurt dışına yoğun bir biçimde yönelen iltica başvurularına baktığımız zaman da Türkiye'nin aynı zamanda gerçekten üzerinde ciddi manada durması gereken bir tablo ortaya çıkıyor. Bu insanları ötekileştirdikçe, bu insanlara hukuk devleti noktasında ümit vermedikçe bu insanların Türkiye karıştı olarak orada konumlanmasının önüne geçemezseniz. Bu da Türkiye için aklı başında bir iktidar olsa en önemli gündem maddelerinden birisi olması gerekiyor. Almanya’ya baktığımız zaman 2014’ten sonra Almanya’da ilk defa Suriyelilerin önüne geçen iltica taleplerinde başka bir millet var. 2014-2023, 9 yıldan beri Suriyeliler, Almanya’da iltica taleplerinde her ay çıkan istatistiklerde birinci sırada. Ekim ayında ilk defa Türkler birinci sırada.

“AK PARTİ’NİN YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK VAATLERİ VE ÇALIŞMALARIN DURUMUNU İNCELEDİĞİMİZDE, İKTİDARIN SEÇİMLERE ODAKLI, ÇIKARCI YAKLAŞIMINI SOMUT BİR BİÇİMDE GÖZLEMLEMEK MÜMKÜNDÜR”

AK Parti’nin 2018 ve 2023 seçim beyannamelerinde yer alan yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik vaatleri ve buna yönelik çalışmaların mevcut durumunu incelediğimizde, iktidarın seçimlere odaklı, çıkarcı yaklaşımını somut bir biçimde gözlemlemek mümkündür. AK Parti’nin 2018 seçim beyannamesinde yer alan en önemli vaatlerden birisi; ‘TBMM’de, Yurt Dışı Türkler Komisyonu adıyla daimi bir ihtisas komisyonu kurulmasını sağlayacağız.’ Bu vaadin üzerine tam 5 yıl geçti. Dönemin Başbakanı Sayın Binali Yıldırım, bir ihtisas komisyonu kurulmasıyla ilgili bizzat bana verdiği sözü, maalesef seçimden sonra, ‘Ben bu sözü yerine getiremem’ diye yine bizzat bana söylemiştir. 2023 seçim beyannamesinde, bu kaldırılan vaat yerine sadece ‘Yurt dışındaki vatandaşlarımıza ait konu ve taleplerin TBMM’de daha güçlü şekilde temsil edilmesine yönelik çalışma ve düzenlemeler yapacağız’ diyor. Somut hedef çıkartıldı. Ve ‘Yurt dışındaki vatandaşlarımızın TBMM’de temsilini güçlendireceğiz’ ifade ediliyor. Yani Türkçesi; yurt dışından seçtirdiğimiz birkaç vekil arkadaş var, o vekil arkadaşlar üzerine düşeni yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa kusura bakmayın, kurumsallaşma noktasında en ufak bir adım atmayacağız.

“ÜLKEMİZDE HÜKÜMETİN POLİTİKASIZLIĞI NETİCESİNDE ARTAN YABANCI DÜŞMANLIĞI, TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ BİR GÜNDEM MADDESİ”

Bütün ileri demokrasilerde, mutlaka ve mutlaka yasama organının da önemli bir gündem maddesi olan göç komisyonu vardır, daimi ihtisas komisyonu. Bugün Türkiye’nin en önemli meselelerinden birisi göçtür. Düzensiz göç, başlı başına Türkiye için çok ciddi bir sorun. Sığınmacılar, Türkiye’nin önemli bir gündem maddesi. Ülkemizde hükümetin politikasızlığı neticesinde artan yabancı düşmanlığı, Türkiye’nin önemli bir gündem maddesi. En azından 15 milyonluk bir kitleyi doğrudan ilgilendiren bir konuyu, yasama ciddiye almıyor. 2018’de söz verilen diğer bir konu ise yurt dışında yaşayan gençlerimizin ülkemizdeki staj imkanlarının artırılması hakkında. Aynı vaade, 2023 seçim beyannamesinde de yer verilmiştir. Yıllardır Yurt Dışı Türkler Başkanlığı’nın gündeminde. Sanki yurt içinde staj mekanizmasıyla ilgili ülke bir adım atmış da bir de yurt dışına vadediyoruz. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bir araya geleceği ve kendilerini ilgilendiren konuların istişare edileceği, Yıllık Diaspora Buluşmalarının gerçekleştirilmesi, 2018’deki vaatlerden bir diğeri. 2024 bütçesine baktım, bununla ilgili somut bir veri yok, dolayısıyla bu da lafta kalacak gibi bir durum söz konusu.

“ÜLKEMİZDE BİR TANE CİDDİYE ALINACAK NİTELİKTE BİR GÖÇ MÜZESİ YOK. DAHA KÖTÜ BİR TABLO OLABİLİR Mİ?”

Göç müzelerinin kurulması, yurt dışındaki vatandaşlar için çok önemli bir konu. Almanya’da bu konuda çalışmalar var fakat Türkiye’de bu konuda çalışmalar yok. Biz bir göç ülkesiyiz. Cumhuriyetin kuruluş dönemi, öncesi, sonrası devamlı göçlerle birlikte Türkiye büyümüş, gelişmiş, güçlenmiş. Yurt dışına 1960’lı yıllardan sonra çok yoğun bir işçi göçü vermişiz. Ülkemizde bir tane ciddiye alınacak nitelikte bir göç müzesi yok. Daha kötü bir tablo olabilir mi? KPSS’de yurt dışı gençlerimiz için modüller açılacaktı, bir çalışma yok. Üniversitelerimizde diaspora gençlerimize yönelik ayrılan kontenjan iki katına çıkartılacaktı, daha da geriletildi. Türkiye'ye kesin dönüş yapanlar için kamu hizmetlerinin önündeki engellerin kaldırılmasıyla ilgili bir dizi somut eylemleri ortaya koymuştuk, bunların gereği yerine getirilecekti. 2018 seçim beyannamesinde bunlara yer verilmişti. Herhangi bir çalışma yaptıramadığımız gibi, 2023 seçim beyannamesinde de tamamıyla gündemden kaldırılmış vaziyette.

“SON GENEL SEÇİM ÖNCESİ YAYINLANAN SEÇİM BEYANNAMESİNDE DE AK PARTİ, YURT DIŞINDA YAŞAYAN VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK 27 SOMUT VAADE YER VERDİ. BU VAATLERİN HİÇBİRİSİ YERİNE GETİRİLMEDİ”

Son genel seçim öncesi yayınlanan seçim beyannamesinde de AK Parti, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik 27 somut vaade yer verdi. Bu vaatlerin hiçbirisi yerine getirilmedi. Örneğin yurt dışından getirilen mobil telefonların kullanım süresinin 120 günden 180 güne çıkartılması sözü verilmişti. Bu vaat, kanuni bir düzenleme gerekmeksizin, yönetmelikte yapılacak basit bir değişiklikle anında hayata geçirilebilecek olmasına rağmen halen bu konuda bir adım atılmamıştır. Geçici ithalat kapsamındaki araçların Türkiye’ye getirilmesiyle ilgili olarak araçların Türkiye’de belli bir süre kaldıktan sonra yurt dışında kalma süresinin kısaltılması vaadi de kanuni bir düzenleme gerekmeksizin hayata geçirilebilir. Söz verdin, niye yerine getirmiyorsun? Sayın Cumhurbaşkanına çağrıda bulunuyorum: Cuma günü Almanya’ya gideceksiniz. Diasporamızın yarısı Almanya’da yaşıyor. Oradaki vatandaşlarımıza verdiğiniz, ikisi bir talimatlık, imzalık, bu sözleri yerine getirin. Diğeriyle ilgili de kanuni düzenleme konusunda hemen Meclis’e getirin biz de her türlü desteği vereceğiz.

“ÇİFTE VATANDAŞLIĞI DESTEKLEMEK, ASKERLİKTE ÖDENEN DÖVİZ MİKTARINI ARTIRMAKLA MI OLACAK?”

Çifte vatandaşlığı desteklemek, askerlikte ödenen döviz miktarını artırmakla mı olacak? 2016 yılında dövizli askerliği bin euroya düşürmüştük. Bir pasaport 3-5 bin eurodan çok daha değerlidir. Bu insanların T.C. ile bağını güçlü tutalım, muhafaza edelim, bunlar vatandaşlıktan çıkmak durumunda kalmasınlar dedik. 2019 yılında, 5 bin 200 euroya çıkartıldı. Gençlerin birçoğu da yüz binlerce insan, her yıl Türk vatandaşlığından çıkıyor. Bana göre tam bir geri zekalılık örneği. Türkiye'ye daha büyük zarar verilemez. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın yurt dışında da teşkilatlanması ve yurt dışında YTB müşavirliklerinin açılmasına ilişkin vaat, çok gereksiz, çok yanlış ve çok anlamsız harcamalara yol açabileceği için ciddiyetten de uzaktır. Böyle bir adım kesinlikle atılmamalıdır.

“BOŞ LAFTAN, POLEMİKTEN, AYM BAŞKANINA BİLE TERÖRİST NİTELEMESİ YAPMAKTAN ÖTE AKILLARINA CİDDİYE ALINABİLECEK BİR İŞ MAALESEF GELMİYOR Kİ”

Kapsamlı diaspora politikalarının nasıl olması gerektiğini biz ortaya koyduk. Yurt Dışı Vatandaşlar Eylem Planı hazırladım ben. DEVA Partisi olarak bunu biz, 19 Nisan 2023’te yayınladık. Mevcut politikaların eksikliğini bilerek özellikle yapısal dönüşümü önceleyerek yoğun bir çalışmayla hazırladık. ‘Türkiye Her Yerde Seninle’ başlığını taşıyan eylem plqnımızla 12 ana başlık ve 40 alt başlıkla toplam 106 somut çerçeve hedefi tek tek detaylandırdık. ‘Burun, uygulayın’ diyoruz hükümete ama çalışmak isteyen yok ki. Boş laftan, edebiyattan, polemikten, gelen geçeni terörist ilan etmekten, AYM başkanına bile terörist nitelemesi yapmaktan öte akıllarına ciddiye alınabilecek bir iş maalesef gelmiyor ki. DEVA Partisi olarak biz, her şeye rağmen günlük siyasi çekişmelerden uzak, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın kazanımlarını muhafaza eden, onları çekiştiren değil, yaşadıkları ülkelerle Türkiye arasındaki ilişkilerin en temel köprüsü olan, gören ve geliştiren, insanlarımızı günlük siyasete alet etmeyen bir diaspora politikamızın olması gerektiğine inanıyoruz. Bu çok acil, çok ivedi bir konu olarak Türkiye’nin önünde duruyor. Bu nedenle yurt dışında yerleşik olan tüm insanlarımızın sorunlarına deva olmak ve kazanımlarını artırmak adına kararlı bir şekilde çalışıp her zaman yanlarında olacağız.”