ERKAN BAŞ: “ANAYASA YÜRÜRLÜKTEYSE AYM KARARLARI KESİNDİR. UYGULANMAK DURUMUNDADIR. CAN ATALAY DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, “Elimizde bir anayasa var. Yani görüş farklılığı varsa bile yapılması gereken şey ne? Kitaba bakacağız. Madde 153... Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir. Yasama, yürütme, yargı organları, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar diyor. Görüş farklılığı varsa da diyelim ki sizin dediğiniz gibi olsun. E bu anayasa diyor ki 'Anayasa Mahkemesi kararları kesindir.' Daha neyin laf salatasını yapıyorsunuz? Buradan yola çıkarak bir anaysa değişikliği girişiminde bulunmak... Bu tam bir aymazlık örneği. Anayasa'yı ayaklar altına alıyor. Sonra diyor ki: Hadi gel değiştirelim. Nasıl değiştireceğiz? Benim istediğim gibi… Evinizi soyan hırsıza, evinizin yeni anahtarlarını teslim etmenizi istiyorlar. Şu aşamada konuşulacak hiçbir şey yok. Anayasa yürürlükteyse AYM kararları kesindir, uygulanmak durumundadır. Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, bugün TBMM'de basın toplantısı yaptı. Gündeme ilişkin değerlendirmeler yapan Baş, özetle şunları söyledi:
“Hatay milletvekilimiz sevgili Can Atalay'ın esaretinin merkezinde durduğu tartışmaya dair artık neredeyse tüm sözler söylenmiş durumda. Bizim açımızdan tartışmanın özeti şudur: İktidar diyor ki: Ben çoğunluğum. Keyfim ne isterse onu yaparım. Halkı da hukuku da anayasayı da tanımam diyor. Buna alışacaksınız diyor. Biz alışmayacağız. Hukuksuzluğu kabul etmeyeceğiz ve halkın haklarını sonuna kadar korumaya çalışacağız. Halkın haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.
“BİZ DE EVRENSEL HUKUK KURALLARINA, HALK İRADESİNE, HAKLILIĞIMIZA GÜVENEREK İKTİDARIN BU YAKLAŞIMINA DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Geride kalan bir hafta boyunca iktidar tarafından söylenenler kelimenin tam anlamıyla laf salatasından ibaret. Yüksek yargı makamları arasında görüş farklılıkları varmış; anayasa değişikliğine duyulan ihtiyaç bir kez daha gün yüzüne çıkmış. Bu lafların hiçbir anlamı yoktur. İktidar bir hedef belirlemiş bu hedefe ulaşmak için engel tanımadan her türlü yola başvurarak ilerlemek istiyor. Biz de evrensel hukuk kurallarına, halk iradesine, haklılığımıza güvenerek iktidarın bu yaklaşımına direnmeye devam edeceğiz.
“ANAYASA YÜRÜRLÜKTEYSE AYM KARARLARI KESİNDİR. UYGULANMAK DURUMUNDADIR. CAN ATALAY DERHAL SERBEST BIRAKILMALIDIR”
Elimizde bir Anayasa var. Bu Anayasa’nın 153. maddesi var. Yani görüş farklılığı varsa bile yapılması gereken şey ne? Kitaba bakacağız. Madde 153... ‘Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesindir’. Böyle başlıyor. ‘Anayasa Mahkemesi kararları hemen yayınlanır. Yasama, yürütme, yargı organları, idari makamları, gerçek ve tüzel kişileri bağlar’ diyor. Görüş farklılığı varsa da diyelim ki sizin dediğiniz gibi olsun. E bu Anayasa diyor ki 'Anayasa Mahkemesi kararları kesindir.' Daha neyin laf salatasını yapıyorsunuz? Buradan yola çıkarak bir anaysa değişikliği girişiminde bulunmak... Bu tam bir aymazlık örneği. Anayasayı ayaklar altına alıyor. Sonra diyor ki: Hadi gel değiştirelim. Nasıl değiştireceğiz? Benim istediğim gibi… Evinizi soyan hırsıza, evinizin yeni anahtarlarını teslim etmenizi istiyorlar. Şu aşamada konuşulacak hiçbir şey yok. Anayasa yürürlükteyse AYM kararları kesindir. Uygulanmak durumundadır. Can Atalay derhal serbest bırakılmalıdır.
“BİR ADIM GERİ ATMAYACAĞIMIZI HERKESİN BİLMESİNİ İSTİYORUM. HALKIN İRADESİNİN ÜZERİNDE BİR GÜÇ YOKTUR”
Can Atalay'ın neden cezaevinde tutulduğunu, biz de kamuoyu da çok iyi biliyor. Mesela Can Atalay'ın adını ilk defa duydunuz? Eğer yanılmıyorsam geniş kamuoyunun Can Atalay adını ilk duyması Ahmet Şık'ın yayınlanmamış kitabı nedeniyle tutuklandığı günlere denk gelmektedir. Açık bir haksızlığın, kumpasın karşısında tutuklanan bir avukat olarak tanıdık. Daha sonra bugün tutukluğuna neden olan Gezi Parkı'nda tanıdık. Gezi Parkı hala orada duruyorsa, Can Atalay ve arkadaşlarının, hepimizin mücadelesinin bir sonucudur. Bakın Ahmet Şık'ı savundu, Ahmet Şık'ın haklı olduğu ortaya çıktı. Gezi Parkı'nı savundu, Gezi Parkı bugün hala orada duruyor. Yani bu iktidarın her seferinde haksızın yanında olması, bu iktidarın her seferinde hukuksuzluklardan medet ummaya çalışması, bu iktidarın her seferinde güç bende ben istediğimi yaparım demesine karşı boyun eğmediği için tanıdık. Bundan sonra da bir adım geri atmayacağımızı herkesin bilmesini istiyorum. Halkın iradesinin üzerinde bir güç yoktur."