YOZGAT BOZOK ÜNİVERSİTESİ'NDE İKİ AKADEMİSYEN, 'DOĞA DOSTU KAMPÜS PROJESİ' KAPSAMINDA SOKAK HAYVANLARIYLA YAKINDAN İLGİLENİYOR
SEYFİ ÇELİKKAYA
Yozgat Bozok Üniversitesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Esra Gedik ve Prof. Dr. Çiğdem Kader, “Doğa Dostu Kampüs Projesi” kapsamında üniversite kampüsünde bulunan sokak hayvanlarının beslenmesi ve bakımıyla yakından ilgileniyor. İki öğretim üyesi, hem kendi aldıkları mamalar hem de üniversite ve yurtlardan topladıkları yemek atıkları ile sokak hayvanlarını besliyor.
Yozgat Bozok Üniversitesi Yerleşkesi’ndeki sokak hayvanlarıyla 2015 yılından itibaren ilgilenen Doç. Dr. Esra Gedik, Yozgat Bozok Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapıyor. Kendisine yaklaşık bir yıldır ise Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Kader ile birlikte fakültelerde görev yapan bazı personel yardımcı oluyor. Kendi araçlarıyla hayvanların beslenmesi için üniversite kampüsünü gezen Gedik ve Kader'i gören sokak hayvanları, araçların peşinden koşup sevgi gösterisinde bulunuyor.
“13 YAŞINDAN BERİ SOKAK HAYVANLARIYLA İLGİLİ GÖNÜLLÜ ÇALIŞMALAR YAPIYORUM”
Asker çocuğu olduğunu ve küçük yaşlardan itibaren sokak hayvanlarıyla ilgilendiğini belirten Doç. Dr. Esra Gedik, şöyle konuştu:
“13 yaşından beri sokak hayvanlarıyla ilgili gönüllü çalışmalar yapıyorum. Gerek diğer gönüllü arkadaşlarla gerek bireysel olarak ama kampüsümüzdeki etkinlikleri 2015 yılından beri bir proje çerçevesinde yapıyoruz, ‘Doğa Dostu Kampüs’ projesi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Burada amacımız sadece sokak hayvanları değil, hiç kimsenin canı yanmasın, hiç kimse zor durumda kalmasın. Ne insanlar, personel, öğrenci arkadaşlar ne de bu kampüse zaten çok önceden beri yaşayan hayvanlar zarar görmesin diye bir denge kurmak adına bir proje yürütüyoruz. Günlük olarak hepsi her gün besleniyor, sağ olsun rektör hocamın izniyle biz yemekhanedeki yemek atıklarını alıyoruz. Hem aynı zamanda ‘Sıfır Atık’ projesine destek oluyoruz. Bozulabilen yiyecekler dediğimiz yiyecekleri alıyoruz. Her gün belli noktaları var, besleme noktaları, onları besliyoruz. İki ayda bir, üç ayda bir iç dış parazitlerini yaptırıyoruz ki, sokakta yaşadıkları için bit, pire, kene tutmasın. Önceliğimiz insan, herhangi bir şekilde insana zararı olmasın. Yıllık aşıları var, aşılarını yaptırıyoruz. Bu noktada Yozgat Belediyesi Veteriner İşleri'ne teşekkür ediyorum, onlar her daim geliyorlar, her yıl aşılarını yapıyorlar, kampüsteki köpeklerin. Sokakta yaşadıkları için gündelik olarak yaralanabiliyorlar ya da işte çizilebiliyorlar, bir şey olabiliyor. Bu şekilde pansumanlarını yapıyoruz. Ya da özel bakım gerekiyorsa enfeksiyon olmasın, yara olmasın diye, bunları yapıyoruz. Bunları her gün kış dahi olsa devam ettiriyoruz.”
“İNSANLARLA ARASI İYİ OLAN, İLİŞKİLERİ İYİ OLAN KÖPEKLERİ SERBEST ALANDA BIRAKIYORUZ”
Sokak hayvanlarını sınıflandırıp ona göre bir yol belirlediklerini aktaran Gedik, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Şehir hayatındayız, bunlar avlanamaz ki. Ne yesinler, ne içsinler? Çöpleri karıştıramazlar. O nedenle lütfen azıcık vicdanı olan, azıcık inanan insanların herkesi, özellikle bu soğuk kış günlerinde, donarak ölmelerini önlemek için yiyeceklerinizi, yemek artıklarınızı çöpe atmak yerine bir kaba koyun, çöp kenarına koyun ya da insanlardan uzakta bir yere koyun. Bir tanesinin karnı doysa, bir sessiz kula yardım ettiğiniz için öbür dünyada ya da bu dünyada işleriniz rast gider bence. Biz bütün köpekleri kampüste tutmuyoruz, bir sınıflandırma yapıyoruz. İnsanlarla arası iyi olan, ilişkileri iyi olan köpekleri serbest alanda bırakıyoruz. Ama bazı köpekler travmatik olabiliyor. Daha önce ne yaşadıklarını bilmiyoruz onları da özel bakım alanlarımız var. Özel bakım alanlarında ilgileniyoruz ya da yuvalandırıyoruz. Burası hayvancılıkla geçinen bir şehir, il, çoban arkadaşlar bazen özellikle bizim köpeklere talip olabiliyorlar. Bazen cins köpeklerimiz oluyor, maalesef sokağa çok fazla hayvan terk ediliyor bunları da yuvalandırıyoruz. Biz şunu yapmıyoruz; her gelen köpeği kampüste tutalım, hepsine canımız, gözümüz gibi bakalım değil. Buna zaten gücümüz yetmez. Dediğim gibi başta dengeyi sağlamaya çalışıyoruz. Bu dengeyi sağlarken bakımları, yemekleri en önemlisi de sahiplendirme yapıyoruz.”
“SOKAKTA YAŞAYAN KAMPÜSÜMÜZÜ MEKAN EDİNMİŞ KÖPEKLERİN YARDIMA ÇOK İHTİYACI VAR”
Prof. Dr. Çiğdem Kader de şunları anlattı:
“Uzun yıllardır üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapıyorum ama son bir yıla kadar farkında değildim açıkçası, kampüste bu kadar güzel bakıldığını köpeklerin. Esra hocamın projesini takdirle karşılıyorum, ona elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum. Bu bilinç bende son altı aydır belki oluştu, son bir yıldır diyebilirim. Özellikle sokakta yaşayan kampüsümüzü mekan edinmiş köpeklerin yardıma çok ihtiyacı var, bizlerin yardımına, desteğine. Esra hocama bu anlamda elimden gelen desteği sağlamaya çalışıyorum. Öğrencilerimizi bilinçlendirmeye çalışıyorum. Çünkü insanlar yabancı olabiliyorlar. Daha önce fobileri olabiliyor, hayvan fobisi. Farklı kötü deneyimler yaşamış olabiliyorlar. Onları mümkün olduğunca hayvanları sağlık açısından kontrollerini yaptırdığımızı bende bir enfeksiyon doktoruyum aynı zamanda bilinçlendirmeye çalışıyorum. Bilimin bize önerdiği şekilde bu kampüste bulunan hayvanların sağlık bakımlarının kontrollerinin yapıldığı ve aslında sevgiyle şefkat onların da çok iyi birer arkadaş bu üniversitede öğrencilik hayatlarında onlara çok iyi bir arkadaş olacağını öğrencilerime anlatmaya çalışıyorum. Bu anlamda ben çok yeniyim ama Esra hocama elimden geldiğince yardımda bulunmaya çalışıyorum. Bu ateş bende başladı, kalbinde bu sevgi artık herhalde hiç çıkmaz diye düşünüyorum. Geç kalmışım bile diyorum ama hiç yaşamamaktansa bu sevgiyi tatmak onlara o bakımı verirken ki duyulan sevgiyi hissetmek bence her yüreğin, her insanın yaşaması gereken bir duygu.”