ABD ile görüşmeler hayra alâmettir
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kurtulmuş, ABD'den son günlerde üst düzey isimlerin peş peşe Türkiye'yi ziyaret etmesine ilişkin "Türkiye'nin ABD'den çok üst düzey bu yetkililerle görüşmeleri her şeyden evvel hayra alâmettir. ABD ile sahada özellikle Suriye'de bazı görüş ayrılıklarımızın giderilmeye başlandığı, özellikle FETÖ konusunda olumlu adımlar atılmasına imkân sağlayacak birtakım görüş yakınlaşmalarının başladığının da işaretidir" dedi.
"Hayraalâmet"
ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi Başkanı John McCain'in Türkiye ziyareti hatırlatılarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım ile görüşmelerinde, Fethullah Gülen'in iadesi konusunun gündeme gelip gelmediği sorulan Kurtulmuş, "Türkiye'nin ABD'den çok üst düzey bu yetkililerle görüşmeleri her şeyden evvel hayra alâmettir. ABD ile sahada özellikle Suriye'de bazı görüş ayrılıklarımızın giderilmeye başlandığı, özellikle FETÖ konusunda olumlu adımlar atılmasına imkân sağlayacak birtakım görüş yakınlaşmalarının başladığının da işaretidir. Bizim ABD ile çok uzun yıllara dayalı bir müttefiklik ilişkimiz var. Bu bölgede, yakın zamanlardaki teröre karşı mücadelede de çok yakın iş birliğimiz var. Bu çerçevede iki alanda, yeni yönetimle birlikte ilişkilerin iyileşmesinin sinyallerini bekliyoruz. Bunlardan birisi sahada PYD'ye vermiş oldukları desteği sonlandırmaları. Yapılacak operasyonlarda Türkiye'nin rahatsız olacağı PYD unsurları ile değil; yerli, ılımlı unsurlarla operasyonları yapmalarını arzu ediyoruz. Böylece başından beri söylediğimiz 80 milyonluk istikrarlı bir Türkiye mi, birkaç bin militana sahip olan PYD mi? ABD'nin bu çerçevede PYD'ye verdikleri destekleri gözden geçireceğini ümit ediyoruz" diye konuştu.
"FETÖ'yü ve onun suç makinası adamlarını Türkiye'ye iade etmelirini istiyoruz"
Fethullah Gülen'in iadesinin, ABD ile son dönemde gerçekleştirilen her temasta gündeme geldiğini belirten Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Evet, bütün bu görüşmelerde hem Sayın Cumhurbaşkanı'mızın hem Başbakan'ımızın McCain ile görüşmelerinde, diğer bütün görüşmelerde FETÖ'nün iadesi gündeme gelmiştir. Sadece Gülen'in değil, aynı zamanda bu örgütle iltisaklı olan ve ABD'ye kaçmış olan, suç işlemiş olan kişilerin de Türkiye'ye iadesi üzerinde durulmaktadır. Bu, Türkiye'nin bir ulusal güvenlik meselesidir. Türkiye'nin dostu ve müttefiki olan bir ülkeden de bunun gereği olarak FETÖ'yü ve onun suç makinası olan adamlarını Türkiye'ye iade etmelerini istiyoruz. Son zamanlarda yapılan ziyaretler, bunlar olumlu adımlardır. Ümit ediyoruz ki bizim beklentilerimize her iki alanda da karşılık gelecek ve ABD, hem Türkiye ile ilişkilerin daha iyiye gitmesi noktasındaki bu iki adımı atacak hem de ABD'nin milli menfaatleri bakımından da doğru istikamette iki adımı atmış olacaktır diye ümit ediyoruz"
"Bizim için her iki örgüt arasında birini tercih etmek şık olmaz"
Olası Rakka operasyonuyla ilgili güvenlik konusuna ilişkin Bakanlar Kurulu'nda atılacak hangi adımların görüşüldüğü sorulan Kurtulmuş, şu yanıtı verdi:
"Güvenlikle ilgili olarak en iyi senaryodan en kötü senaryoya kadar hepsini gözden geçirirsiniz. Siz bunları yaparken, sahada da birçok yeni gelişmeler olur. Güvenlikle ilgili şu anda konuştuğumuz şartlar bile belki birkaç saat sonra değişebilir. Bizim baştan beri söylediğimiz husus şudur. Bu şehirlerin, Rakka'sı da Musul'u da Cerablus'u da El Bab'ı da dahil olmak üzere söylüyorum, bu şehirlerin kurtarılması operasyonlarını mutlaka bu şehrin ahalisiyle birlikte yapmak ve ana hedef olarak da bu şehirde yaşayan insanların geri dönüşlerini sağlamak olmalıdır. Bir terör örgütünü şehirden çıkarırken, yerine başka bir terör örgütünü ikame etmenin son derece sakıncalı olacağını ifade ediyoruz. Bizim için her iki örgüt arasında birisini tercih etmek gibi bir şık yoktur. Mevzu bahis olamaz"
"Aynı modeki Rakka'da kullanalım diyoruz"
Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Cerablus'ta yaklaşık 45 bin insan oraya geldi. Şimdi inşallah El Bab'daki operasyon, orada da sona doğru gelinmek üzere. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin desteklemiş olduğu Özgür Suriye Ordusu güçleri şehrin bütününe hakim olmuştur. Ama dikkatle, titizlikle devam ediyoruz; çünkü DEAŞ'ın olası birtakım intihar saldırılarının ortaya çıkması muhtemeldir. Bunlara karşı da TSK da ÖSO da son derece titiz şekilde operasyonun temizleme faslını sürdürüyor. En kısa zamanda bütünüyle El Bab temizlendikten sonra oraya da insanlar gelecektir. Şimdi diyoruz ki aynı modeli, Rakka'da kullanalım. Rakka'da da bu çerçevede o şehrin ahalisinden oluşan yerel unsurlar desteklensin, uluslararası camia, Türkiye, ABD ve diğer unsurlar buraya lojistik destek versin. Orası DEAŞ'tan temizlensin. Temizlendikten sonra da bir başka terör örgütünün eline teslim edilmesin. Pozisyonumuz çok açık, çok nettir. Bu pozisyonumuzla gerekli görüşmeler yapılıyor. Bu görüşmeler çerçevesinde belli bir sonuç alınırsa Türkiye, bu sonuca göre hareket eder. Türkiye görüşlerini paylaştı. Ümit ediyorum ki bu görüşmelerde belli bir yakınlaşma sağlanır ve doğru adımlar atılması mümkün olur"
"En az şekilde kayıp vermemizi sağlayacak planlar yapılıyor"
Fırat Kalkanı Harekâtı'nın ardından başlayacağı gündeme gelen Münbiç operasyonuna ilişkin takvimin belirlenip belirlenmediği sorulan Kurtulmuş, "Bu operasyonların her biri Türkiye'nin kendi sınırlarını korumasına yönelik bir ulusal güvenlikle ilgili operasyondur. Türkiye'nin ulusal güvenliğini garanti altına alabilmek için atılan adımlardır. Mehmetçiğimizin orada böylesine cansiperane bir mücadelenin içerisine girmesi arasında Türkiye'nin güvenliği bakımından bir fark yoktur. Tabi ki bir planlamasını yapacaksınız, stratejisini oluşturacaksınız. Ama şu gün, şurada, şu; dediğiniz şeyler sahada bire bir olmayabilir. Sahanın gerektirdiği şekilde, bizim en az şekilde kayıp vermemizi sağlayacak planlamalar yapılıyor. İnşallah sonuç alacağız. Türkiye, bu bölgedeki bütün terör örgütlerinin, bu bölgeden ayıklanmasını inşallah sağlayacaktır" dedi.
"Ortak bir bakış açısı oluşmalıdır"
Olası Rakka operasyonunda, İncirlik Hava Üssü'nün kullanılması yönünde ABD ile ortak bir karar alınıp alınmadığı sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Önce ortaya Türkiye ve Amerika tarafının Rakka ile ilgili uluslararası koalisyonun Rakka ile ilgili bir ortak eylem planı çıkmalıdır. Bunun için de ortak bir bakış açısı oluşmalıdır. Ortak bir bakış açısı, ortak bir eylem planını ortaya koyar. Onun sonucu olarak bu planın gerçekleştirilmesi için nerede ve nasıl hareket edileceği ise meselenin sonraki kısmıdır. Türkiye şu anda o noktada değil. Şu anda ortak bir bakış açısına kavuşmak ve Rakka operasyonunun doğru unsurlarla, doğru bir zamanlamayla ve doğru bir stratejiyle yapılmasını sağlamak Türkiye'nin Rakka ile ilgili önceliğidir" diye konuştu.
"Almanlar ırkçı siyasetin tesirinde kalmaktan kurtulmalı"
Almanya'da Türk imamlara yönelik suçlama üzerinden Türkiye'nin Almanya ile ilgili herhangi bir adım atıp atmayacağı sorulan Kurtulmuş, şunları söyledi: "Bu konu, Sayın Başbakan'ımızla Sayın Merkel arasındaki görüşmede de gündeme geldi. Ümit ediyoruz, bu görüşmeden sonra Alman makamları bu yanlış uygulamaları sonlandırır. Türkiye'nin yurt dışındaki hiçbir din görevlisi, DİTİB'in hiçbir mensubu ajan değildir. Avrupa için en büyük tehlike, Avrupa'da artık rap rap ayak seslerini duyduğumuz yeni faşizmin yükseliş sesleridir. Buna karşı herkesin uyanık olması lazım. Faşizm dalgasının, ırkçı dalgasının Avrupa'yı yutmaması içinde Avrupa'nın yabancılarla barış içinde yaşayabilmeyi sürdürmesi gerekiyor. Almanlar, artan birtakım ırkçı, milliyetçi siyasetin tesirinde kalmaktan kurtulmalıdır"
"Siyaseten çok farklılıklarımız var ama..."
Türkiye'nin İran ile ilgili açıklamalarından sonra İran'ın, Türk büyükelçiyi Dışişleri Bakanlığı'na çağırması hakkında görüşleri sorulan Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, "Zaman zaman böyle şeyler olur. Bunlar iki ülke arasındaki ilişkilerin kötüleştiği anlamına gelmez. İran, Türkiye, bütün bu bölge ülkelerinin hepsi aynı coğrafyanın dost ve kardeş ülkeleridir. Zaman zaman aramızda siyaset farklılıkları olur. Birtakım görüşler dile getirilir. Bundan rahatsızlık duyulabilir. Bu sözler dolayısıyla ülkeler birbirilerine karşı düşmanlık ilişkisi geliştirmezler. Türkiye ve İran dost ve kardeş iki ülkedir. Sınır komşudur. Siyaseten çok farklılıklarımız var; ama sonuçta bunların üzerinden farklı bir ilişki ortaya çıkmaz. Bunları çok büyütmemek lazım" diye yanıt verdi.