Sigara içmek kolorektal kanser riskini artırıyor!
Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ufuk Arslan konu hakkında şu bilgileri verdi:
"Kolon ve rektum, sindirim sisteminin kalın bağırsak denen kısmını oluşturur. Son 15-20 cm’lik kısmı rektum, buradan ince bağırsaklara kadar olan kısmı ise kolon olarak adlandırılır. Toplam yaklaşık 1,5 m uzunluğundadır. Kolonun rektumla birleştiği yer sigmoid kolondur. Kolonun ince bağırsakla birleştiği yere çekum adı verilir. Kısmen sindirilmiş gıdalar ince bağırsaktan kolona gelir. Kolon su ve mineralleri besinden ayırır, geri kalanı anüsten atılmak üzere depolar. Kolon ve rektum kanserleri bu organların iç yüzeyini örten tabakayı oluşturan hücrelerden gelişir. Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre en sık görülen ilk 5 kanser arasındadır. Her yaşta görülebilmelerine rağmen en sık 50 yaşından sonra gözlenmektedir. Ortalama görülme yaşı 63’dür. Kadın-erkek arasında görülme sıklığı açısından pek bir fark yoktur. Kolorektal kanser kolon ve rektumun dışına çıktığında, kanser hücreleri genelde yakındaki lenf bezlerinde bulunabilir. Kanser hücreleri bu lenf bezlerine ulaşabilirse diğer bezlere, karaciğer ve uzak organlara ulaşabilir.
Kolorektal Kanserlerde Risk Faktörleri Kolorektal kanserde risk faktörleri; yaş, polipler, ailede kolorektal kanser öyküsü, herediter nonpolipozis kolon kanser, ülseratif kolit veya crohn hastalığı, sigara tüketimi ve hayvansal yağdan zengin, kalsiyum, folat ve liften fakir diyetle beslenenlerde kolorektal kanser riski artmıştır. Meyve ve sebzeden fakir beslenmek de riski artırır.
Kolorektal kanserlerde belirtiler
Kalın bağırsak kanserlerindeki bulgu ve belirtiler, tümörün evresine göre değişir. Tümör bağırsak içine doğru büyürken bulgu vermezken, tam tıkandığında oluşan, hastanın gazını ve dışkısını çıkaramadığı duruma kadar değişen belirtiler verebilir. Burada klinik açıdan önemli bir durum sağ taraftaki bağırsak çapının soldan daha geniş olması ve geçişle ilgili belirtilerin daha geç olmasıdır. Kalın bağırsağın sağ tarafındaki tümörlerde gözlenen belirtiler dışkı ile birlikte fark edilmeyen kan kaybı ve bu kanamaya bağlı kansızlık, halsizlik, nefes darlığı, çabuk yorulma, dışkılama alışkanlarında değişikliktir. Zaman zaman kabızlık ve ishal atakları, karın ağrısı, karında şişkinlik, normalde olduğundan daha ince dışkılama, kilo kaybı diğer bulgulardır. Kalın bağırsak tümörlerinin en sık yerleşim yeri sol taraftadır, burası da kalın bağırsağın dar yerlerindendir. Bu yüzden sol taraf tümörlerinde bağırsak tıkanıkları karşımıza daha çok çıkmaktadır. Rektum tarafında yani makata yakın kısımdaki tümörlerde en sık bulgu, dışkıya kan bulaşmasıdır. Burada dikkat edilecek durumlardan birisi hemoroid denen hastalıkta da dışkıda kan gözlenir ve kişi bu durumu karıştırarak teşhis ve tedaviyi geciktirebilir. Dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, dışkı çapının incelmesi, kabızlık, dışkılama sonrası tam boşalamama, karında şişkinlik gözlenen diğer bulgulardır. Bu bulgulardan şüphelendiğinizde doktora başvurmalısınız.
Kolorektal kanserlerde tedavi
Cerrahi tedavi, kanserin tedavisinde ana basamağı oluşturur. Ama bunun için kanser uzak organlara (karaciğer, akciğer, beyin, kemik vb.) yayılmamış olmalıdır. Cerrahi yöntemde tümörlü kısım etraftaki sağlam dokuyla beraber çıkartılır. Bunun yanında bağırsağı vücuda bağlayan mezenter denilen doku ve lenf bezleri de çıkartılır. Rektum kanserlerinde tümör kalın bağırsağın sol tarafının bir kısmı ile birlikte alınır ve iki uç birbirine birleştirilir. Birleştirmenin mümkün olmadığı durumlarda cerrah, sağlam bağırsağın ucunu karın duvarına ağızlaştırır, diğer ucu kapatır. Buna kolostomi denir. Çoğu hastada bu durum geçicidir, cerrahi sonrası kolon veya rektum iyileşmesi tamamlanınca kapatılır. Rektum alt bölgelerinde makata çok yakın kısımlarda tümörü olan hastalarda kolostomi kalıcı olabilir. Son yıllarda özellikle karaciğere ve akciğere yayılan bağırsak tümörlerinde o bölgedeki tümörü tamamen çıkartıldığı durumlarda da artık cerrahi tedavi uygulanmakta ve sonuçlar yüz güldürücü olmaktadır." (İLKHA)