HAKAN FİDAN: AB, TOPLUCA ALDIĞI POZİSYON GEREĞİ ATEŞKES İFADESİNİ DUYMAK İSTEMİYOR. İNSANİ YARDIMLARLA İLGİLİ BASKI UYGULAYICI ZEMİNİ DE KABUL ETMİYOR

HAKAN FİDAN: AB, TOPLUCA ALDIĞI POZİSYON GEREĞİ ATEŞKES İFADESİNİ DUYMAK İSTEMİYOR. İNSANİ YARDIMLARLA İLGİLİ BASKI UYGULAYICI ZEMİNİ DE KABUL ETMİYOR
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail ve Filistin'deki gelişmeler bağlamında yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğünü belirterek, "Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Birleşmiş Milletler ile yoğun bir diplomasi trafiğimiz var. Gönül isterdi ki bunu Avrupa Birliği (AB) ile de aynı şekilde yapabilseydik ama AB, topluca aldığı pozisyon gereği ateşkes ifadesini duymak istemiyor. İnsani yardımlarla ilgili herhang

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail ve Filistin'deki gelişmeler bağlamında yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğünü belirterek, "Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Birleşmiş Milletler ile yoğun bir diplomasi trafiğimiz var. Gönül isterdi ki bunu Avrupa Birliği (AB) ile de aynı şekilde yapabilseydik ama AB, topluca aldığı pozisyon gereği ateşkes ifadesini duymak istemiyor. İnsani yardımlarla ilgili herhangi bir zorlayıcı, baskı uygulayıcı zemini de kabul etmiyor. Onların durduğu yer ABD ile beraber İsrail’in şu anda yürüttüğü askeri harekatın yine İsrail’in takdir edeceği ölçüde devam etmesi" dedi. Abdullahiyan ise, "Savaş suçları durdurulmadığı takdirde bölge çok büyük ve belirleyici bir karar almaya çok yaklaşmış bulunuyor. Savaş durdurulmadığı takdirde bölgenin koşullarının kontrolünün kaybedilmesi, bu sorumluluk ABD, İsrail ve savaşı destekleyenlerin üzerinde olacaktır" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'ye gelen İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bugün Ankara'da görüştü. Görüşmenin ardından iki Bakan, Dışişleri Bakanlığı’nda basın toplantısı düzenledi. Fidan şöyle konuştu:

"UKRAYNA İÇİN AYRI, FİLİSTİN İÇİN AYRI STANDART OLMAZ"

"Terörle mücadelede iş birliğimizi güçlendirmek için neler yapabiliriz onu da görüşmek fırsatımız oldu. Bildiğiniz gibi, Gazze'deki trajedi tabii ki en önemli gündem maddemiz. Gazze'de Filistinli kardeşlerimizi en temel haklardan mahrum bırakan yasa dışı kuşatma halen maalesef devam etmekte. Elektriği ve suyu kesilen, gıda ve ilaç tedariki engellenen Gazzeliler günlerdir ağır bombardıman şartları altındalar. Evleri yerle bir edilen insanlar tüm dünyanın gözü önünde acımasızca ve alenen katledilmekteler. Mülteci kampları okul, ibadethaneler, hastaneler bile maalesef hedef alınmakta.

Gazzeli kardeşlerimize yönelik bu insanlık dışı kuşatma ve saldırılar uluslararası hukukun açıkça ihlalidir. Bu kıyım ve zulüm karşısında sessiz kalmamız mümkün değil. Nitekim Cumartesi günü İstanbul'da hep birlikte katıldığımız mitingi Gazzeli mazlumların yanında olduğumuzu en somut göstergelerinden biriydi. Türkiye olarak kim tarafından ne amaçla yapılıyorsa yapılsın masum sivilleri hedef saldırıları hiçbir suretle tasvip etmediğimizi her zaman, her platformda dile getirdik.

"GAZZE'DEKİ İNSANIK DRAMININ BÖLGE ÜLKELERİNİ DE ETKİSİ ALTINA ALACAK BİR SAVAŞA DÖNÜŞMESİNİ İSTEMİYORUZ"

Batılılar dahil ilgili taraflarla yoğun bir diplomasi trafiği içindeyiz. Her meselede ilkeli ve hakkaniyetli davranmayı esas alıyoruz Ukrayna için ayrı, Filistin için ayrı standart olamaz. Adil bir dünya istiyorsak her zaman ilkeli ve tutarlı davranmak zorundayız. İsrail'in girdiği yanlış yoldan bir an önce geri dönmesi, şiddete son vermesi gerekiyor. İsrail şiddet yoluyla güvenlik test edilemeyeceğini artık anlamalı. İsrail, Filistinlileri görmezden gelerek daha fazla kan dökerek bir yere varılamayacağını anlamalı.

Bazı ülkelerin Gazze'deki kıyıma aleni destek vermesi, şiddeti teşvik etmesi kabul edilemez. Gazze'deki insanlık dramının bölge ülkelerini de etkisi altına alacak bir savaşa dönüşmesini istemiyoruz. Bu nedenle, bölge içi ve bölge dışı tüm aktörleri kalıcı ve adil barışı teşvik etmeye çağırıyoruz. Bu bölgenin aktörleri olarak bölge sorunlarımızın çözümünü başkalarına havale etmemeliyiz. Politika geliştirip kapasitemizi ortaya koymayı başarmalıyız. Çözüm odaklı alternatif görüşlerin ele alınabileceği bir zemin oluşturmamız gerekiyor. Uluslararası barış konferansının bu iş için en uygun platform olacağını düşünüyoruz. Bunu nerede, nasıl olacağına dair istişarelerimiz ilgili dostlarımızla devam etmekte. Biz Türkiye olarak dostlarımızla eşgüdüm içerisinde önce ateşkes sonra kalıcı barışın tesisi için üzerimize düşeni yapmakta kararlıyız. Varılacak bir anlaşmanın uygulanması aşamasında garantör olarak sorumluluk almaya da hazırız. Tüm bu çabalarımızın amacı 67 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız ve egemen Filistin devletinin kurulmasıdır. Filistin için de İsrail için de güven ve huzura kavuşmanın yolu iki devletli çözümden geçiyor."

ABDULLAHİYAN: SİYONİZM REJİMİ CİNAYETLERİNE HER TÜRLÜ YASAK SİLAHI KULLANIYOR

İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan konuşmasına Cumhuriyet'in ilan edilişinin 100'üncü yıl dönümünü kutlayarak başladı. Abdullahiyan şöyle devam etti:

"Burada Filistin konusuna odaklandık. İsrail türlü suçu başta soykırım, kırım, savaş suçu kadınları, çocukları, sivilleri Gazze'de öldürmeye devam ediyor. Siyonizm rejimi bu cinayetlerinde her türlü yasak silahı kullanıyor. Vurgulamak isterim ki, İran İslam Cumhuriyeti bölgede savaşın gelişmemesini sağlamak için bölgedeki bütün ortakları ile görüşmelere devam ediyor.

Sayın Reisi, bölge liderleriyle, İslami ülkelerin liderleriyle bir an önce apartheid rejim ve çocuk öldüren İsrail rejiminin savaşını, Gazze'de sivillere karşı başlattığı savaşı durdurmak bir toplantı düzenlenmesini önerdi. Hem Katar'da hem Türkiye'de bu düşünceyi gündeme getirdik.
Savaş suçları durdurulmadığı takdirde bölge çok büyük ve belirleyici bir karar almaya çok yaklaşmış bulunuyor. Savaş durdurulmadığı takdirde bölgenin koşullarının kontrolünün kaybedilmesi, bu sorumluluk ABD, İsrail ve savaşı destekleyenlerin üzerinde olacaktır.
Reisi'nin Sayın Erdoğan'ın daveti üzerine Türkiye'ye ziyareti yakın zamanda yapılacak. Yüksek düzeyli iş konseyi toplantısı da yakın gelecekte yapılacak."

FİDAN: AB, ALDIĞI POZİSYON GEREĞİ ATEŞKES İFADESİNİ DUYMAK İSTEMİYOR

Ortak açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Fidan, yoğun bir diplomasi trafiğinin olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:

"Diplomatik ve diğer çabalarımız devam ediyor. Birincisi halihazırda devam eden insanlık dramını, felaketin bir an önce ateşkes yoluyla ve insani yardımlara müsaade edilmesini sağlanmasıyla son bulması. En azından daha fazla acıya yol açılmaması için gösterdiğimiz çabalar. Bunu uluslararası toplumun diğer üyeleriyle ve organlarıyla beraber gösteriyoruz. Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Birleşmiş Milletler ile yoğun bir diplomasi trafiğimiz var.

Gönül isterdi ki bunu Avrupa Birliği (AB) ile de aynı şekilde yapabilseydik ama AB, topluca aldığı pozisyon gereği ateşkes ifadesini duymak istemiyor. İnsani yardımlarla ilgili herhangi bir zorlayıcı, baskı uygulayıcı zemini de kabul etmiyor. Onların durduğu yer ABD ile beraber İsrail’in şu anda yürüttüğü askeri harekatın yine İsrail’in takdir edeceği ölçüde devam etmesi. Bu hem kendi toplumlarında hem de bölgede ciddi bir krize yol açmakta. Özellikle Doğu’da ve Batı’da son zamanlarda gördüğünüz gibi yoğun bir toplumsal hareketliliğin insanlığın vicdanının protestolar yoluyla buna başkaldırdığını, her türlü yöntemle bunu ifade ettiklerini görüyoruz.
Batı moral üstünlüğünü tamamıyla kaybetmiş durumda. Bundan sonra gidecek bir yer yok. Daha fazla insanın zulmünün devam ettiği ve buna da kılıf üretilmeye çalışıldığı bir noktada ortaya konmuş mazeretler tükenmiş durumda. Bundan sonra barış için ne yapılabilir, ona yoğunlaşmak gerekiyor.

Bölgede başka silahlı unsurların eğer şartlar değişmezse çatışmaya müdahil olabileceğini kendisi de (konuk Bakan) paylaştı. Böyle bir gerçeklik karşısında ateşkes ve barış her zamankinden daha elzem bir duruma geldi. Bölgedeki başka silahlı unsurların eğer şartlar değişmezse çatışmaya müdahil olabileceklerine ilişkin güçlü emareler olduğunu kendisi de paylaştı. Şimdi böyle bir gerçeklik karşısında ateşkes ve barış her zamankinden daha elzem bir duruma gelmiş durumda."

Fidan, garantörlük formülüne ilişkin de “Sadece iki devletli çözümün bir an önce hayata geçmesini talep etmiyor Türkiye, hem kendimizi hem de bölgedeki diğer ülkeleri bu sorunun çözümünde ve uygulamasında elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde, iki tarafın da kendi başına bu şartlar altında bir anlaşmaya varması ve bu anlaşmayı uygulaması oldukça zor” değerlendirmesini yaptı.

"500 CİVARINDA YABANCI ÜLKE VATANDAŞININ GAZZE'DEN ÇIKMASINA YÖNELİK MUTABAKATA VARILDIĞI YÖNÜNDE BİZE DE BİLGİ ULAŞTI"

Mısır'daki Refah Sınır Kapısı'ndan yapılacak tahliyelere ilişkin soru üzerine de Fidan şunları kaydetti:

"An itibarıyla 500 civarında yabancı ülke vatandaşının Gazze'den çıkmasına yönelik İsrail ile Mısır makamları arasında mutabakata varıldığı yönünde bize de bilgi ulaştı. Refah Sınır Kapısı’nın işletilmesinde Mısırlı kardeşlerimiz tek başına inisiyatif sahibi değil. İsraillilerle birlikte yürüttükleri müzakereler neticesinde hem insani yardım malzemeleri giriyor hem de oradaki vatandaşlar çıkabiliyor. Zaman içerisinde bazı yaralıların Mısır’a tahliyesi konusunda da karar alındığını duyduk.
Önümüzdeki günlerde de artan sayılarda yabancı ülke vatandaşlarının Gazze’den beli bir mekanizmayla çıkarılmaya başlanacağını görüyoruz. Bunlar arasında Türk vatandaşları olması için de şu anda müzakerelerimiz devam diyor. Gazze’de olan kardeşlerimizin kimlikleri belli."