İLHAN UZGEL: "ERDOĞAN'IN İÇ VE DIŞ POLİTİKAYA YAKLAŞIMI TÜRKİYE'Yİ HEM DÜNYADAN KOPARIYOR HEM İMAJINI BOZUYOR"

İLHAN UZGEL: "ERDOĞAN'IN İÇ VE DIŞ POLİTİKAYA YAKLAŞIMI TÜRKİYE'Yİ HEM DÜNYADAN KOPARIYOR HEM İMAJINI BOZUYOR"
CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Genel Başkan Özgür Özel'in SPD Kongresi'ne katılmak üzere yaptığı Almanya ziyaretine ilişkin "Amacımız şuydu: Türkiye'nin yalnızca Erdoğan'dan ibaret olmadığını, Türkiye'de bir muhalefet partisi olduğunu, bunun güçlü olduğunu, Türkiye'nin sorunlarına dair çözüm üretebileceğini, dış politikasında iç politikasında iktidara aday olduğunu göstermek istedik. Bunun ciddiye alındığını görmek önemliydi" dedi. Uzgel ayrıca, "Erdoğan'ın iç ve dış politikaya yaklaşımı Türkiye'y

Haber: MELİS YILDIRIM / Kamera: ÜNAL AYDIN

CHP Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, Genel Başkan Özgür Özel'in SPD Kongresi'ne katılmak üzere yaptığı Almanya ziyaretine ilişkin "Amacımız şuydu: Türkiye'nin yalnızca Erdoğan'dan ibaret olmadığını, Türkiye'de bir muhalefet partisi olduğunu, bunun güçlü olduğunu, Türkiye'nin sorunlarına dair çözüm üretebileceğini, dış politikasında iç politikasında iktidara aday olduğunu göstermek istedik. Bunun ciddiye alındığını görmek önemliydi" dedi. Uzgel ayrıca, "Erdoğan'ın iç ve dış politikaya yaklaşımı Türkiye'yi hem dünyadan koparıyor hem dünyadaki imajını bozuyor, Türkiye'yi içeride ve dışarıda çürütüyor, kurumlarını erozyona uğratıyor. Buradan biz iyi bir yere varamayacağız, Erdoğan hükümetinin bunu görmesi lazım" diye konuştu.

CHP’nin Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İlhan Uzgel, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 9 Aralık'ta Berlin'deki SPD Kongresi'ne katılmak üzere yaptığı ziyaret başta olmak üzere dış politikadaki son gelişmeleri ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Özel'in Almanya ziyaretinin önemli olduğunu ve daha önce CHP Genel Başkanı düzeyinde bu şekilde bir ziyaret yapılmadığını belirten Uzgel, doğrudan Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin daveti üzerine gidildiğini söyledi.

Uzgel, Özel'in Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı’nın ardından Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile görüştüğünü belirterek, "Bu şimdiye kadar hiç gerçekleşmemiş bir gelişmeydi. Amacımız şuydu: Türkiye'nin yalnızca Erdoğan'dan ibaret olmadığını, Türkiye'de bir muhalefet partisi olduğunu, bunun güçlü olduğunu, Türkiye'nin sorunlarına dair çözüm üretebileceğini, dış politikasında iç politikasında iktidara aday olduğunu göstermek istedik. Bunun ciddiye alındığını görmek önemliydi" dedi. Uzgel, söz konusu ziyaretin "bir kırılma noktası" olduğunu kaydetti.

"HÜKÜMET DEVLETİN ASLİ GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEMİŞ OLDU"

30 Kasım 2023 tarihinde İstanbul'da Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun yaptığı kaza sonucunda bir motokuryenin yaşamını yitirmesine dair Uzgel şunları söyledi:

"Devletin öncelikli ve asli görevi kendi vatandaşını korumak ve kendi vatandaşının hakkını savunmaktır. Son olayda, Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlunun bir kuryeye çarpması ve sonra elini kolunu sallayarak bu ülkeden çıkıp gitmesi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarında bu duyguyu kırdı. Yani diyor ki, 'Siz kendi ülkenizde bile hakkınızı arayamazsınız, eğer bu bir yabancıysa bizim onunla yaptığımız bazı işler varsa, kollamamız gerekiyorsa, tercihte bulunmak gerekiyorsa kendi vatandaşımı değil bir başka ülkenin vatandaşını tercih ederim' demiş oldu hükümet aslında ve devletin asli görevini yerine getirmemiş oldu. Bunun daha ötesi yok doğrusunu isterseniz. Ben sözde ona ayar verdim, şuna 'ey' bilmem ne dedim, bunların hiçbirinin anlamının olmadığını AKP hükümeti bize gösterdi."

"CHP İKTİDARDA OLSA YUNANİSTAN İLE EGE'DE SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN DİYALOG YOLLARINI AÇIK TUTUP BİR UZLAŞIYA GİDİLEBİLİR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 6 yıl aranın ardından Yunanistan'a yaptığı ziyaret ve Türk-Yunan ilişkileriyle ilgili soru üzerine Uzgel, Yunanistan ile ilişkilerin kavgayla değil, iyi komşuluk ilişkileri içerisinde yürümesini tercih ettiklerini belirtti. Uzgel, "Bunu söylerken de Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün hakları saklı olmak koşuluyla söylüyoruz. Yani iyi ilişkiler içinde olmak Ege'deki haklı pozisyonundan geri çekilmek anlamına gelmez" ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın siyasetiyle ilgili bir sorun olduğunu söyleyen Uzgel şöyle devam etti:

"Bir, tutarsız, iç politikaya alet edilen, lazım olduğunda hızlı pozisyon değiştiren bir siyaset bu. İkincisi, baskı altında, çabuk ödün veriyor Cumhurbaşkanı. Avrupa Birliği'nden (AB) baskı geldi, Amerika'dan baskı geldi. Dediler ki, 'Bu şeyi çok uzatıyorsunuz, Ukrayna savaşı var, Orta Doğu karışık. Yunanistan ile ilişkilerde gerilim siyaseti izlemeyin' dedi. Erdoğan, 'Sen benim için bittin', 'Bir gece ansızın gelirim' noktasından birden bire barış güvercini oluverdi. Bu hem samimi değil hem güvenilir değil hem de uzun vadede sorun teşkil eden bir yaklaşım.

CHP iktidarda olsa Yunanistan ile Ege'de sürekli bir gerilim siyaseti yerine var olan sorunları çözmek için diyalog yollarını açık tutup bir uzlaşıya gidilebilir. Erdoğan'ın yaptığı, baskı altında sürekli ödün veriyor görüntüsü vermesi. Bizim itirazımız temelde buna."

"ERDOĞAN İKTİDARDA OLDUĞU SÜRECE TÜRKİYE AB'YE ÜYELİK SÜRECİNDEN UZAK KALIYOR"

AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve AB Komisyonu'nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi'nin hazırladıkları "AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu" başlıklı ve Türkiye'nin AB üyelik sürecine ilişkin tavsiyelerin yer aldığı rapora ilişkin Uzgel, şöyle konuştu:

"Erdoğan iktidarda olduğu sürece Türkiye AB'ye üyelik sürecinden uzak kalıyor. Burası net. Çünkü Erdoğan AB ile pazarlığı üyelik süreci için değil, içeride sığınmacıları kullanarak kendi iktidarını sürdürmek için kullanıyor. Geçmişte bunu, yani AB ile üyelik sürecini, müzakereleri Türkiye'nin iç siyasetini dizayn etmek için kullanmıştı. Günümüzde de yine benzeri bir şekilde ama daha çok sığınmacılar üzerinden ve sıkıştıkça geri adım atarak AB ile politikasını uyumlulaştırmak için kullanıyor.

"ÜYELİK SÜRECİNİ BAŞLATIRSA DEMOKRATİKLEŞME HAMLELERİ YAPMAK ZORUNDA KALACAK"

AB ile tabii ki bazı sorunlar var. Gümrük Birliği sorunu da var, vize muafiyeti sorunu var, geçmişten kalan serbest dolaşım sorunu var. Bunların hiçbirini Erdoğan'ın çözme niyeti yok. Onun derdi AB ile kendi işine göre bir ilişki biçimini kurmuş olması. AB de bunu şimdilik bu koşullarda kabul etti, tercih etti. Dediler ki, 'Siz orada sığınmacıları tutun', AB üyeliği, demokratikleşme filan ondan da vazgeçtiler. Baktılar ki Erdoğan yönetiminde Türkiye demokratikleşme, insan haklarına saygı bu da olmuyor. Peki dediler, siz Orta Doğu'da çok sorun çıkarmayın, Türkiye'de istikrarı sağlayın, ekonominiz de biraz zayıf olsun. Erdoğan da bu yaklaşımı tercih etti. AB de 'Biz üyelik sürecini çok fazla ciddi almıyoruz. Şu an o defteri de kapattık'. Bu Erdoğan'ın da işine geldi. Çünkü üyelik sürecini başlatırsa demokratikleşme hamleleri yapmak zorunda kalacak.
Bu, sığınmacılar üzerinden yapılan kirli bir pazarlıktır. Bunu da devam ettirmeyi tercih ediyor Erdoğan."

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin tutuklu iş insanı Osman Kavala ve eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması yönündeki çağrısına dair Uzgel, "Türkiye AB'ye yaklaştıkça bu Erdoğan için sıkıntı yaratıyor. Dolayısıyla Erdoğan, Kavala davasını özellikle, hukukun olmadığını içeriye ve dışarıya göstermek için kullanıyor. Şimdiye kadar AB'nin ya da Avrupa Konseyi'nin tavrı da yeterince bu konuda etkili olmadı" şeklinde konuştu.

"ERDOĞAN'IN İÇ VE DIŞ POLİTİKAYA YAKLAŞIMI TÜRKİYE'Yİ DÜNYADAN KOPARIYOR"

Uzgel, son olarak şu değerlendirmeyi yaptı:

"Erdoğan'ın iç ve dış politikaya yaklaşımı Türkiye'yi hem dünyadan koparıyor hem dünyadaki imajını bozuyor, Türkiye'yi içeride ve dışarıda çürütüyor, kurumlarını erozyona uğratıyor. Buradan biz iyi bir yere varamayacağız, Erdoğan hükümetinin bunu görmesi lazım. Toplumsal olarak, hukuki olarak, organize suç açısından, kadına şiddet açısından Türkiye hiçbir noktada, ekonomik koşulları zaten söylemeye bile gerek yok, hiçbir noktada iyiye gitmiyor. Bu, yukarıdan aşağıya gelişti. Siz en tepede 'Ben hukuku tanımıyorum' derseniz, bunun etkileri aşağıya doğru, toplumun her noktasına doğru yayıldı maalesef. Buradan çıkmak için iktidarın kendine gelmesi lazım."